YUNANİSTAN’IN 17 KASIM TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUBUNA GÖSTERDİĞİ MÜSAMAHA
Yorum No : 2018 / 53
25.06.2018
3 dk okuma

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hami Aksoy, 20 Haziran 2018’de, Yunanistan’ın 17 Kasım Terör Örgütü mensubu Dimitris Kufodinas’ı 48 saatliğine serbest bırakacağının öğrenildiğini açıklamıştır[1].

Kufodinas, 1991’de Türkiye Cumhuriyeti’nin Atina Büyükelçiliği Basın Ataşesi Çetin Görgü’yü şehit etmiş, aynı sene Türkiye’nin Atina Büyükelçiliği’nde Müsteşar olarak görev yapan Deniz Bölükbaşı’na yönelik bombalı suikast girişiminde bulunmuştur. 1994 yılında ise yine Türkiye’nin Atina Büyükelçiliği Müsteşarı Haluk Sipahioğlu’nun katlinin failleri arasında yer almış ve ömür boyu hapis cezasına mahkûm edilmiştir. 

17 Kasım örgütü, 1973 yılında Yunanistan’da kurulmuş Marxist-Leninist bir terör örgütüdür. Örgütün saldırı hedeflerinde aralarında diğerleri meyanında Türk, Amerikalı ve İngiliz diplomatlar ile önde gelen Yunan politikacı ve iş adamları yer almıştır. Dolayısıyla 17 Kasım örgütü uluslararası planda terör örgütü olarak sivrilmiş bir cinayet şebekesidir.

İşte, “Yunanistan’ın en kanlı terör örgütü” olarak tanımlanan böyle bir şebekenin mensubu olan Kufodinas’a daha önce Şubat 2018’de de 2 kez 48 saatlik izin verilmişti[2]. Böylece adı geçenin sadece 2018 yılında 3 kere serbest bırakılması Yunanistan devleti tarafından uygun görülmüş olmaktadır. Bu durum Yunanistan hukuk sisteminin işleyiş tarzının kaygı verici boyutlara ulaştığını göstermektedir.

BBC’nin bu konudaki haberinde de “Yunanistan’ın en kanlı terör örgütü” olarak tanımladığı böyle bir örgüte mensup bir katilin bir kez daha dışarıya çıkmasına izin verilmesi kabul edilemez bir niteliktedir. Bu gelişme uluslararası planda terörle mücadele çabaları açısından umut kırıcı bir durumdur. İşlediği cinayetler nedeniyle ömür boyu hapse mahkûm edilen bir terörist için hukuk kurallarının bu kadar esnetilmesinin teröre destek vermek anlamına geldiği kuşkusuzdur. 17 Kasım örgütünü terörist bir örgüt olarak tanımlamış Yunanistan’ın bu tutumu terörle mücadele çabaları açısından çok olumsuz bir gelişme teşkil etmektedir. Adıgeçenin 48 saatlik izin talebinin hangi gerekçelerle kabul edilebildiğini anlamak mümkün olmamaktadır. 

Yunanistan’ın kabul edilemez bu yaklaşımının Atina’daki görevleri sırasında şehit edilen diplomatlarımızın aileleri başta olmak üzere Türk kamuoyunda infiale yol açması gayet doğaldır. Yunanistan’ın terörle mücadele kapsamında gösterdiği bu duyarsızlığın, hatta ağır ihmalin Türkiye ile geliştirilmeye çalışılan ikili ilişkiler bağlamında da olumsuz yansımaları olacağı Yunan hükümeti tarafından herhalde dikkate alınmış olması gerekirdi. 

Yunanistan’ın, suçluluğu bizzat Yunan yargısınca kabul ve tescil edilmiş teröristlerin cezalarını çekmeleri hususunda gerekli hassasiyeti göstermesinin terörle mücadele konusunda üstlenmiş olduğu uluslararası yükümlülüklerinin bir gereği olduğunu her zaman hatırda tutması gerekir. 

 

Fotoğraf: Reuters

 


[1]“SC-46, 20 Haziran 2018, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy’un 17 Kasım Terör Örgütü Mensubu Dimitris Kufodinas’ın Cezaevinden 48 Saatliğine Çıkmak İçin Yaptığı İzin Başvurusunun Üçüncü Kez Kabul Edilmesi Hakkındaki Soruya Cevabı", Dışişleri Bakanlığı, 20 Haziran 2018, www.mfa.gov.tr/sc_-46_-17-kasim-teror-orgutu-mensubu-dimitris-kufodinas-hk-sc.tr.mfa.

[2]“İki Türk Diplomatını Öldüren 17 Kasım Örgütü’nün Tetikçisine Yine 48 Saatlik İzin”, bbc.com, 9 Şubat 2018, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43003421.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten