Almanya’nın uzun bir süredir perde arkasında sürdürdüğü Ermeni yanlısı tutum son dönemde su yüzüne çıkmıştır. 1915 olaylarının 100. yılı olmasının da etkisiyle 2015 yılında Almanya’da Türkiye aleyhine yapılan beyanatların sayısı artmıştır.

Bilindiği üzere, 24 Nisan 2015 tarihinde Almanya Federal Parlamentosu’nda 1915 olaylarının 100.ncü yılı anısına bir oturum gerçekleşmiştir. Oturumun açılış konuşmasını yapan Meclis Başkanı Norbert Lammert 1915 yılında gerçekleşen olaylarla ilgili olarak "Dünya kamuoyunun gözleri önünde, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşananlar soykırımdı” ifadesini kullanmıştır.[1] Koalisyon ve muhalefet partilerinden birçok milletvekili de oturumda 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak niteleyen açıklamalar yapmıştır. Ayrıca oturumda koalisyon partileri tarafından hazırlanan ve “Ermenilerin kaderi, 20'nci yüzyıla damgasını vuran katliam, etnik temizlik, tehcir ve soykırım tarihine bir örnektir" ifadelerine yer verilen bir önerge parlamentoya sunulmuş, ancak muhalefetin bunu yetersiz bulması ve ortak metin üzerine anlaşma sağlanamaması sebebiyle önerge üzerinde anlaşma sağlanamamıştır. [2] 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak nitelemek üzere yeni bir önergenin bu yıl içerisinde tekrar oylanması beklenmektedir.

Ne yazık ki, bu Türk karşıtı tutum Almanya’nın üst makamına kadar ulaşmıştır. Daha önce Türkiye’ye yaptığı aşırı eleştirileriyle bilinen Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, 23 Nisan 2015 tarihinde Berlin Katedralinde düzenlenen “Ermenilere, Süryanilere ve Pontus Rumlarına uygulanan soykırımı”nı anma törenine katılmış ve orada yaptığı konuşmada 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak nitelemiştir.[3]

Almanya, karşıt görüşlerini yakın komşuları ve etkili olduğu AB organlarında da gündeme getirmektedir. Avrupa Parlamentosu (AP) EPP grubu üyesi Alman milletvekili Renate Sommers’in AP’nin 2014 Türkiye İlerleme Raporu’na ilişkin kararı hakkında yaptığı açıklamada 2015 yılını Türkiye bakımından AB’ye veda jübilesi yılı olarak nitelemesi de bunun en son örneklerindendir.[4]

Ermeni görüşlerini savunan Türk yazarların ve tarihçilerin büyük bir bölümünün de Almanya’dan kaynaklanması veya Alman destekli enstitülerden çıkmış olmaları da üzerinde düşünülmesi gereken dikkat çekici bir ayrıntıdır.

Almanya’nın muhtemelen Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecine engeller çıkarmak üzere, ülkesindeki Türklerin duygu ve düşüncelerini hiç dikkate almadan Türkiye ve Türk görüşlerine karşı çıkması iki ülke ve halkı arasındaki ilişkilere zarar vermektedir. Almanya’nın iç ve dış siyasetinde izlediği Türk karşıtlığından vazgeçmesini, iki ülke ilişkilerini geliştirmeye yönelik çaba sarf etmesini ve ülkesindeki Türk vatandaşlarına duyarlı muamele yapmasını ümit ediyoruz. Ancak yaşanan son bir gelişme bu umutların yakın zamanda gerçekleşmeyeceği endişelerini güçlendirmektedir.

15 Kasım 2014 tarihinde Almanya'nın Offenbach şehrinde tacize uğrayan iki genç kızı kurtarmak isterken bir Sırp genci tarafından saldırıya uğrayarak ağır şekilde yaralanan Tuğçe Albayrak adlı 22 yaşındaki bir Türk kökenli bir öğrenci, 28 Kasım 2014 tarihinde komadayken hayatını kaybetmişti. Tuğçe Albayrak’a gösterdiği cesaretten dolayı Alman Cumhurbaşkanı tarafından Federal Liyakat Nişanı verilmesi için 300 binin üzerinde imza toplanmıştı.[5] Ancak geçtimiz günlerde Almanya Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada, Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck'un Tuğçe Albayrak'ın ölümünden derin üzüntü duyduğu, ancak yapılan detaylı inceleme ve değerlendirmeler sonucu Nişan'ın verilmesi için gerekli koşulların gereğince oluşmadığının anlaşıldığı bildirilmiştir.[6] 2009 yılında benzer bir olay sonucu hayatını kaybeden bir Alman’a Liyakat Nişanı verildiği düşünüldüğünde insanın aklına şu soru gelmektedir: eğer Tuğçe Albayrak’ın yerinde bir Alman veya bir Ermeni olsaydı, Gauck yine aynı kararı verir miydi?