Kısa bir süre önce Türkiye’nin Güney Doğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) 2020-2021 Dönem Başkanlığını 1 Temmuz 2020 tarihi itibariyle bir yıllığına devraldığı açıklandı. Konuyla ilgili basın açıklamasında, Türkiye’nin daha önce 1998-1999 ve 2009-2010 yıllarında GDAÜ’nün Dönem Başkanlığını yürüttüğü belirtilmektedir [1].
Avrasya Araştırmaları Merkezi (AVİM) olarak uzun bir süredir Avrupa'nın “Güney Doğu Avrupa” alt bölgesinin özü ve merkezi olan Balkanların tarihi ve coğrafi bütünlüğüne dikkat çekiyoruz. Balkanların, isminin aslında Türkçe olduğunu vurguluyor, Britannica Ansiklopedisi’nin Balkan kelimesinin Türkçe olduğunu belirttiğini hatırlatıyoruz [2]. Balkanlar'dan bahsedildiğinde tarihsel olarak akla ilk gelen, (doğu ucunda) Türkiye’nin, Bulgaristan ile Romanya’nın ve (güneyinde) Yunanistan'ın yer aldığı bir bölgedir. Balkanların merkezi kısmını, eski Yugoslavya'nın bazı ardıl ülkeleri (Sırbistan, Bosna-Hersek, Makedonya, Karadağ, Kosova) ile Arnavutluk oluşturmaktadır. Hırvatistan ve Slovenya, kendi takdirlerine göre, bazen bölgenin içinde, bazen ise dışında yer almışlardır. Birçok AVİM analizimizde, Balkanların yapay şekilde bölünmesinin bölgenin bütünlüğünü zayıflattığını ve tarihsel gerçekleri göz ardı ettiğini vurguladık. Yeni isimlerle bölgede yeni alt bölgeler oluşturulmaya çalışılmasının, bölgedeki belirli bir ülkeyi, Türkiye’yi, Balkanlardan ve dolayısıyla Avrupa'dan dışlamak amacına hizmet eden bir yaklaşım olduğuna dikkat çektik. Konuyla ilgili AVİM analizlerinden birinde belirttiğimiz gibi, “Türkiye'nin Avrupa kimliği Balkanlar üzerinden Avrupa'nın diğer bölgeleriyle, özellikle de Batı ve Kuzey Avrupa ile birleşmektedir.” Bu hususlar çerçevesinde, uzun zamandır, “Batı Balkanlar” isminin yanlış bir isimlendirme olduğunu dile getirdik. AB’nin “Batı Balkanlar” için önerilen stratejisinin bir yanlış isimlendirilmeden yola çıkılarak yapılmaya çalışılan bir yanlış tasarımlama olduğunu vurguladık [3]. Bu analiz vesilesiyle bu görüşlerimizi bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyoruz.
Türkiye'nin coğrafi, tarihsel, kültürel ve sosyal olarak bir Balkan ülkesi olduğunun altı çizilmelidir. Bu bağlamda, Türkiye Cumhuriyeti'nin Balkan kimliğini açıklamak için 1930'lardan beri çeşitli Balkan işbirliği süreçlerine katılımına atıfta bulunmak yeterlidir [4]. Türkiye'nin bu Balkan kimliği, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Dönem Başkanlığını bir kez daha üstlenmesi vesilesiyle yeniden canlılık kazanmıştır. Bu bağlamda, 1934 yılında imzalanan Balkan Antantı Paktı’nın hatırlanmasında yarar bulunmaktadır. Söz konusu antlaşma, hatırlanacağı üzere, 1930'dan 1934'e kadar Balkan ülkelerinde yapılan dört konferans sonucunda Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya arasında imzalanmıştır [5]. İki dünya savaşı arasındaki dönemdeki kargaşalı günlerde nasıl ve hangi güçlüklerle sonuçlandırıldığı hatırlanması gereken bu 86 yıllık antlaşma aslında Balkan ülkeleri arasındaki işbirliğinin geçmişe yönelik en somut örneklerinden biridir. Bu antlaşma, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Sürecinin öncülü veya deyim yerinde ise “atası” olarak telakki edilebilir. Bu Antlaşma'nın önemini ve bunun çağdaş gelişmeler üzerindeki etkilerini ayrı bir analizimizde ele almayı öngörüyoruz.
SEECP' nin işlevsel kolu olan Saraybosna merkezli Bölgesel İşbirliği Konseyi'nin (RCC) web sayfasına göre, 1996 yılında Sofya / Bulgaristan'da düzenlenen Dışişleri Bakanları toplantısında kurulan SEECP, “Güney Doğu Avrupa'dan (GDA) tüm katılımcılar arasında iyi komşuluk ilişkilerinin güçlendirilmesini ve GDA ülkelerinin Avrupa ve Avrupa-Atlantik yapılarına tam katılımlarını sağlama temel amacıyla bu bölgenin barış, güvenlik, istikrar ve işbirliği alanına dönüştürülmesini” hedefleyen bir oluşumdur [6]. 2000 yılında Bükreş'te kabul edilen İyi Komşuluk İlişkileri, İstikrar, Güvenlik ve İşbirliği Şartı, SEECP'nin temel belgesi niteliğini taşımaktadır. SEECP, aynı zamanda RCC Yönetim Kurulu'nda da yer alan GDA bölgesinden 13 katılımcı ülkeden oluşmaktadır. Bu 13 ülkeden Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Yunanistan, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti, Romanya, Sırbistan ve Türkiye kurucu üyelerdir. Kurucu üyelere daha sonra Hırvatistan (2005), Moldova (2006), Karadağ (2007), Slovenya (2010) ve Kosova (2014) katılmışlardır. SEECP katılımcıları, bir yıllık dönem başkanlığını yürüten katılımcı ülkenin başkanlığında Devlet / Hükümet Başkanları, Dışişleri Bakanları ve Dışişleri Bakanlıklarının Siyasi Direktörleri düzeyinde bir araya gelmektedirler.
Yukarıda belirtildiği gibi, Saraybosna merkezli Bölgesel İşbirliği Konseyi (RCC), SEECP'nin işlevsel koludur. Avrupa Birliği de RCC üyesidir ve toplantılarda Avrupa Komisyonu ve Avrupa Dış Eylem Servisi tarafından temsil edilmektedir. AB, kurulduğundan bu yana RCC sekretaryasına mali destek sağlamaktadır [7].
Bu noktada, AB'nin keyfi diye nitelendirilebilecek, kendi önceliklerine göre oluşturduğu ölçütlere dayalı olarak Balkanlara yönelik çok amaçlı bir “iç içe geçmiş bebekler” (Matruşka) politikası izlediğini görüyoruz. AB, bir yandan, kendi önceliklerine göre yaratarak, keyfi olarak "Batı Balkanlar" ismini verdiği bir bölge çerçevesinde Balkanlara yönelik bir genişleme politikası izlemeye çalışmakta, öte yandan SECCP'nin işlevsel kolu RCC'ye katılarak bu bölgenin aslında Güney Doğu Avrupa/Balkanlar bölgesi olduğunu kabul etmektedir. AB’nin kendi önceliklerine göre belirlediği bu keyfi yaklaşımın “Güney Doğu Avrupa” bölgesine güvenlik ve istikrar getireceğini varsaymak gerçekçi görünmemektedir. Eğer GDA'nın Avrupa ve Avrupa-Atlantik yapılarına tam katılımı yolu ile bu bölgenin barış, güvenlik, istikrar ve işbirliği alanına dönüştürülmesi gerçekten amaçlanıyorsa, AB’nin bölgeyi keyfi olarak parçalara ayırmaktan kaçınması ve “Balkanları balkanlaştırmaktan” vazgeçmesi gerekmektedir.
*Bu analiz yazısının aslı İngilizce olarak kaleme alınmıştır.
** Fotoğraf: https://www.aa.com.tr/
[1] “Press Release Regarding South East Europe Cooperation Process (SEECP) 2020-2021 Turkish Chairmanship-in-Office” (Republic of Turkey Ministry of Foreign Afairs, 01 Temmuz 2020), 139, http://www.mfa.gov.tr/no_-139_-ulkemizin-guney-dogu-avrupa-isbirligi-sureci-(gdau)-donem-baskanligini-devralmasi-hk.en.mfa.
[2] John B. Allcock, “Balkans”, içinde Britannica (Encyclopædia Britannica, inc., 19 Kasım 2019), https://www.britannica.com/place/Balkans.
[3] Teoman Ertuğrul Tulun, “A Misnomer: Western Balkans”, Center For Eurasian Studies (AVİM) 2017, sy 24 (10 Temmuz 2017): 5.
[4] Teoman Ertuğrul Tulun, “Are the EU’s Divisive Policies in the Balkans in a Cul-De-Sac”, Eurasian World 3, sy 5 (Ekim 2019): 36-40.
[5] Melek Fırat, “Relations With Greece”, içinde Turkish foreign policy, 1919-2006 : facts and analyses with documents, çev. Mustafa Aksin, Accessed from http://nla.gov.au/nla.cat-vn5680539 (Salt Lake City: University of Utah Press, 2010).
[6] “South-East European Cooperation Process - SEECP”, International Organization, Regional Cooperation Council, 01 Temmuz 2020, https://www.rcc.int/pages/111/south-east-european-cooperation-process--seecp.
[7] “European Neighbourhood Policy, working towards a stronger partnership: EP’s position on the 2012 progress reports” (European Union, 21 Nisan 2016), http://www.europarl.europa.eu/sides/getDoc.do?type=TA&reference=P7-TA-2013-0446&language=EN.
© 2009-2025 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır
Henüz Yorum Yapılmamış.
-
LOZAN BARIŞ KONFERANSI VE ERMENİ HAYALLERİNİN SON BULMASI
Teoman Ertuğrul TULUN 22.07.2016 -
2025 MÜNİH GÜVENLİK KONFERANSI VE YAPICI AVRASYACILIĞIN GEREKLİLİĞİ
Teoman Ertuğrul TULUN 08.04.2025 -
BALKANLARDA YENİDEN SİLAHLI ÇATIŞMA HAYALETİ DOLAŞIYOR
Teoman Ertuğrul TULUN 14.02.2017 -
AVRUPA GÜNÜ KUTLAMALARI-AB SEMBOLLERİ VE TÜRKİYE
Teoman Ertuğrul TULUN 24.05.2019 -
KATİ PİRİ DE KABUL ETTİ: “KIBRIS SORUNUNA ÇÖZÜM BULUNMADAN KIBRIS’IN (AB'YE) GİRMESİNE İZİN VERİLMESİ… BÜYÜK BİR HATA”
Teoman Ertuğrul TULUN 05.04.2019
-
BM DESTEKLİ KAMBOÇYA MAHKEMESİNİN ALDIĞI SOYKIRIM KARARI VE 1915 OLAYLARI
Mehmet Oğuzhan TULUN 26.11.2018 -
ALMANYA’DA 1915 OLAYLARININ SOYKIRIM OLARAK TANINMASI TARTIŞMALARI
Cemre Dilay BOZTEPE 14.05.2015 -
İRAN DIŞ POLİTİKASINDA KAFKASYA
Gözde KILIÇ YAŞIN 24.08.2023 -
GÜNEY KAFKASYA’DA YENİ BİR DİNAMİK: AVRUPA BİRLİĞİ’NİN AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN ARASINDA ARABULUCULUK GİRİŞİMİ
Turgut Kerem TUNCEL 12.04.2022 -
NİKOL PAŞİNYAN’IN BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞININ SONA ERMESİ ETKİNLİĞİNDE YAPTIĞI KONUŞMA 1915 OLAYLARI İLE İLGİLİ NİYETLERİNİ ORTAYA KOYMAKTADIR
AVİM 20.12.2018
-
25.01.2016
THE ARMENIAN QUESTION - BASIC KNOWLEDGE AND DOCUMENTATION -
12.06.2024
THE TRUTH WILL OUT -
27.03.2023
RADİKAL ERMENİ UNSURLARCA GERÇEKLEŞTİRİLEN MEZALİMLER VE VANDALİZM -
17.03.2023
PATRIOTISM PERVERTED -
23.02.2023
MEN ARE LIKE THAT -
03.02.2023
BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN BORU HATTININ YAŞANAN TARİHİ -
16.12.2022
INTERNATIONAL SCHOLARS ON THE EVENTS OF 1915 -
07.12.2022
FAKE PHOTOS AND THE ARMENIAN PROPAGANDA -
07.12.2022
ERMENİ PROPAGANDASI VE SAHTE RESİMLER -
01.01.2022
A Letter From Japan - Strategically Mum: The Silence of the Armenians -
01.01.2022
Japonya'dan Bir Mektup - Stratejik Suskunluk: Ermenilerin Sessizliği -
03.06.2020
Anastas Mikoyan: Confessions of an Armenian Bolshevik -
08.04.2020
Sovyet Sonrası Ukrayna’da Devlet, Toplum ve Siyaset - Değişen Dinamikler, Dönüşen Kimlikler -
12.06.2018
Ermeni Sorunuyla İlgili İngiliz Belgeleri (1912-1923) - British Documents on Armenian Question (1912-1923) -
02.12.2016
Turkish-Russian Academics: A Historical Study on the Caucasus -
01.07.2016
Gürcistan'daki Müslüman Topluluklar: Azınlık Hakları, Kimlik, Siyaset -
10.03.2016
Armenian Diaspora: Diaspora, State and the Imagination of the Republic of Armenia -
24.01.2016
ERMENİ SORUNU - TEMEL BİLGİ VE BELGELER (2. BASKI)
-
AVİM Konferans Salonu 24.10.2025
“BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİ” BAŞLIKLI KONFERANS
