KARADENİZ’İN HER ZAMANKİNDEN DAHA FAZLA GÜVEN VE GÜVENLİK ARTIRICI ÖNLEMLERE GEREKSİNİMİ VAR
Analiz No : 2018 / 30
16.11.2018
13 dk okuma

Karadeniz bölgesindeki gelişmelerle ilgili “Batı İle Rusya Arasında Olası Bir Sürtüşme Alanı Olarak Karadeniz: Bölgenin Anahtarı Türkiye’de” başlıklı geçtiğimiz yıl yaptığımız Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) analizinde, Karadeniz Bölgesinin Rusya, Kafkasya, Orta Doğu ve Orta Asya arasında ana kesişme alanını oluşturduğunu belirtmiş, Karadeniz’e girişin ve Karadeniz’den çıkışın tüm kıyıdaş ülkeler ile bölgenin komşuları açısından hayati bir nitelik taşıdığını vurgulamıştık. Bunun yanı sıra, Rusya’nın iki yüzyıldan daha uzun bir süre süreden beri Karadeniz’de ayrıcalıklı bir güç olmaya çalıştığına ve İstanbul ile Çanakkale Boğazlarını kontrol etmek için çok sayıda savaşa yol açtığına dikkat çekmiştik.[1]

Söz konusu analizde belirtildiği üzere Karadeniz bölgesinde NATO ve Batı için oyun değiştirici gelişme Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı ve bunu takiben ortaya çıkan Ukrayna-Rusya anlaşmazlığı olmuştur. Bu çok talihsiz gelişme, daha talihsiz gelişmelerin ortaya çıkmasına yol açmış ve 1990lı yıllarda Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) himayesi altında zahmetli müzakerelerle sonuçlandırılan, hukuki ve siyasi bağlayıcılığı olan neredeyse tüm silahların kontrolü senetleri ve belgeleri işlevsiz hale gelmiştir. Buna paralel olarak Avrupa’daki işbirliğine dayalı güvenlik ağır bir darbe yemiştir. Bu bağlamda, hukuki bağlayıcılığı bulunan senetler olarak, Avrupa’daki (Atlantik’ten Urallara kadar olan bölge) ana konvansiyonel askeri teçhizat kategorilerine sınırlama getiren, ayrıntılı bilgi değişimi ve yerinde denetim gibi benzeri görülmemiş denetim hükümleri içeren Avrupa’da Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler Antlaşması’nın (AKKA) isminin belirtilmesi gerekir. Diğer hukuki bağlayıcılığı bulunan senet ise,  askeri kuvvetler ve bunların faaliyetleri konusunda açıklık ve şeffaflık sağlamak amacıyla tasarımlanan Açık Semalar Antlaşması’dır.  Bu hukuki bağlayıcı senetlere ek olarak siyasi bağlayıcılığı bulunan Viyana Belgesi, esas olarak bilgi değişimi ve denetim yoluyla askeri kuvvetler ve faaliyetler konusunda şeffaflık sağlamak amacıyla tasarımlanmıştır.

Bu bağlamda bundan 16 yıl önce Karadeniz’e kıyıdaş ülkeler arasında mutabık kalınan Karadeniz’de deniz kuvvetleri alanında güven ve güvenlik artırıcı önlemlere (GGAÖ) değinmekte ve bu önlemleri hatırlamakta yarar bulunmaktadır.

Ukrayna Daimi Temsilcisi tarafından BM Genel Sekreterine gönderilen 10 Mayıs 2002 tarihli mektuba göre Bulgaristan Cumhuriyeti, Gürcistan, Romanya, Rusya Federasyonu, Türkiye Cumhuriyeti ve Ukrayna 25 Nisan 2002 tarihinde Kiev’de bir Ortak Bildiri ve  “Karadeniz’de Deniz Kuvvetleri Alanında Güven ve Güvenlik Artırıcı Önlemler Belgesi” (KGGAÖ) kabul etmişlerdir. Ortak Bildirinin ve KGGAÖ’nün metinleri mektuba eklenmiştir. Bu konudaki yazışmada müzakerelerin 23 Haziran 1998’den 1 Kasım 2001 tarihine kadar yapıldığı ifade edilmektedir.[2]

Ortak Bildiri, Karadeniz’de barışın,  güvenliğin ve istikrarın desteklenmesinin Avrupa güvenliği ve uluslararası güvenlik ile doğrudan bağlantılı olduğunu belirtmektedir. Bildiri, Karadeniz’in özel niteliğini ve KGGAÖ belgesinin bölgesel karakterini vurgulamaktadır. Ayrıca, Belgede yaralan önlemlerin herhangi bir ülkenin güvenliğine yönelik olmadığını, Karadeniz’de her hangi bir ülkenin seyrüsefer serbestisini ve deniz kuvvetleri faaliyetlerini etkilemek gibi bir amacı bulunmadığını teyit etmektedir. 

“Karadeniz’de Deniz Kuvvetleri Alanında Güven ve Güvenlik Arttırıcı Önlemler Belgesi” , Giriş ve Diğer Hükümler bölümlerinin yanı sıra, aşağıdaki bölümleri içermektedir:

  • Deniz kuvvetleri alanında iş birliği
  • Deniz kuvvetleri alanında temaslar
  • Deniz kuvvetleri üslerine davet
  • Deniz kuvvetlerine dair bilgi değişimi
  • Yıllık deniz kuvvetleri tatbikatları güven tesisi

Belgede yer alan önlemlerin uygulama alanının,  Katılımcı Devletlerin Karadeniz’deki karasuları ve bu karasularının ötesinde, ilgili olduğu zamanlarda, Karadeniz’deki üsler veya deniz destek üsleri olması öngörülmüştür. [3]

Belge giriş bölümünde Türk Boğazlarının rejimine atıf yapmakta, uluslararası seyrüsefer serbestisi ilkelerini ve Karadeniz Sahildarı Devletlerin 1936 Montrö Sözleşmesi çerçevesindeki yükümlülükleri ile tam olarak uyumlu hareket etme yüklenimlerini teyit etmektedir.[4]

Taraf ülkeler Belge’nin giriş paragraflarında,  “… ilişkilerinde Birleşmiş Milletler Yasasının amaçlarına ve ilkelerine, diğer hükümlerinin yanı sıra, Devletlerin hükümranlığına toprak bütünlüğüne ve sınırlarının dokunulmazlığına sıkı sıkıya uymak” konusundaki kararlılıklarını belirtmektedirler.[5]

“Karadeniz’de Deniz Kuvvetleri Alanında Güven ve Güvenlik Arttırıcı Önlemler Belgesi” nin siyasi bağlayıcı bir anlaşma olduğunun belirtilmesi gerekir. [6]Belge, bölgesel düzeyde deniz kuvvetleri ile ilgili kapsamlı güven ve güvenlik artırıcı önlemlerle ilgili tek uluslararası belge olarak kabul görmektedir.

İnternette yapılan hızlı bir arama, bu özgün anlaşmanın hala yürürlükte olduğuna işaret etmektedir. Aynı arama, Rusya Federasyonu’nun Belge ile ilgili görüşlerini de ortaya koymaktadır. Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığının ana sayfasında hala yer alan 26 Nisan 2002 tarihli, “Karadeniz’de Güven Artırma Önlemleri Belgesi Kabul Edildi” başlıklı açıklamada, diğer hususların yanı sıra, aşağıdaki hususlar belirtilmektedir:

“Coğrafi konumu nedeniyle Karadeniz daima Rusya’nın özel ilgi alanının parçası olmuştur. Bu alanın Avrupa güvenliği ile olan yakın ilişkilerinin belirtilmesi gerekir. Bugün bu deniz barış, yoğun ticaret ve ekonomik işbirliği alanıdır. Kiev’de mutabık kalınan, Ukrayna’nın girişimiyle 1994 yılından beri üzerinde çalışılan Rusya’nın başından beri enerjik biçimde desteklediği Belge, bölgenin deniz kuvvetleri arasında şeffaflığı ve işbirliğini artırmak, güçlü barış ve karşılıklı yararlı işbirliği için yeni ufuklar oluşturmakta ve kapsamlı olanaklar yaratmaktadır.

Rusya tarafı çok taraflı bu belgenin kabul edilmesine büyük önem atfetmekte ve belgeye titizlikle uyulmasına olan bağlılığını beyan etmektedir. İyi niyet ve iyi komşuluk ruhu içinde hareket edecek diğer katılımcı ülkelerin benzer bir yaklaşım içinde hareket edeceklerine inanıyoruz. “ [7]

İnternet aramasında Ukrayna AGİT Delegasyonunun AGİT Güvenlik İşbirliği Forumu’nda (FSC) KGGAÖ belgesinin Gözden Geçirme ve Uygulama Onüçüncü Yıllık Danışma toplantısı sırasında 16 Aralık 2015 tarihinde yaptığı beyana rastlanmıştır. Beyanın ilgili bölümleri aşağıdaki şekildedir:

“ Kiev’de 25 Nisan 2002 tarihinde Belgeyi kabul ederek altı Karadeniz Kıyıdaş Devletlerinin hepsi ilişkilerinde Birleşmiş Milletler Yasasının amaçlarına ve ilkelerine, diğer hükümlerinin yanı sıra, Devletlerin hükümranlığına toprak bütünlüğüne ve sınırlarının dokunulmazlığına sıkı sıkıya uymak konusundaki kararlılıklarını yinelemişlerdir. Giriş bölümünün 11 inci paragrafına göre Belge siyasi bağlayıcıdır ve bölgesel güvenliğe ve istikrara katkıda bulunmak,  iyi komşuluk ilişkilerini ve işbirliğini güçlendirmek amacına yönelik önlemlerle daha da güçlendirilebilir. Biz, Belgede, tüm katılımcı Devletlerin Belgeyi iyi niyetle bütünüyle uygulayarak Karadeniz bölgesinde güveni ve istikrarı güçlendirmek için karşılıklı güvene ve işbirliğine katkıda bulunmaya dair bağlılıklarının yinelenmesi hususunun bulunmasını özellikle önemsiyoruz.

Ukrayna’nın Özerk Kırım Cumhuriyeti’nin ve Sivastopol kentinin Rusya Federasyonu tarafından yasa dışı biçimde işgal ve ilhak edilmesi, uluslararası hukukun temel normlarının ve ilkelerinin yanı sıra Karadeniz’de Deniz Kuvvetleri Alanında Güven ve Güvenlik Arttırıcı Önlemler Belgesi’nin hükümlerinin aleni biçimde ihlal edilmesini oluşturmaktadır.”[8]

AGİT belgelerinden, Belge’nin uygulanmasının 14üncü gözden geçirilmesinin 17 Kasım 2016 tarihinde Viyana’da Rusya Federasyonu’nun başkanlığı altında gerçekleştirildiğini anlıyoruz. Ukrayna yukarıda belirtilen tutumunu bu toplantıda da yinelemiştir. Ukrayna beyanının ilgili paragrafları şu şekildedir:

“ Maalesef bir kez daha belirtmek isteriz ki, Rusya Federasyonu’nun katılımıyla ve başkanlığı altında yapılan danışmalar yararsız ve hatta anlamsız bir hale gelmiştir. Rusya tarafı aşikâr bir hususu tanımayı ret etmektedir. Uluslararası normlara ve ilkelere ve ortak uluslararası anlayışa göre Ukrayna’nın ayrılmaz bir parçasını oluşturan Özerk Kırım Cumhuriyeti’nin ve Sivastopol kentinin Rusya Federasyonu tarafından yasa dışı biçimde işgali ve ilhak edilmesinin denenmesi, temel uluslararası hukuk normlarının ve ilkelerinin yanı sıra Karadeniz’de Deniz Kuvvetleri Alanında Güven ve Güvenlik Arttırıcı Önlemler Belgesi’nin hükümlerinin aleni biçimde ihlal edilmesini oluşturmaktadır… Karadeniz’de deniz kuvvetleri alanında GGAÖ’ler öngören Karadeniz’de Deniz Kuvvetleri Alanında Güven ve Güvenlik Artırıcı Önlemler Belgesi’nin işbirliği ve güven-artırıcı önlemler mekanizmalarının Belge’nin etkisizliğini ortaya koyduğunu ve bölgede vahim gelişmelerin ortaya çıkmasını engelleyemediğini ve sorunları çözemediğini üzüntüyle kabul etmek durumundayız… Ukrayna, kendisi bakımından Deniz GGAÖ’leri Belgesinin hükümlerini, Rusya Federasyonu’nun saldırganlığını göz önünde bulundurarak, imkânları ve kaynakları ölçüsünde uygulamaya devam edecektir.” [9]

Aynı toplantıdaki Rusya Federasyonu beyanında ise, “ Her ne kadar Karadeniz’deki güvenlik durumunun kırılgan ve karmaşık niteliğinin sonucu olarak Belge’nin bütünüyle uygulanması olanaklı değilse de, Katılımcı Devletler Belge’nin değerine geçerliliğine ve bölgesel güvenliğe ve istikrara katkısına inanmayı sürdürmektedirler ve bu yönde hareket edeceklerdir.” denilmektedir. Rusya Federasyonu beyanında ayrıca “Belge hükümlerine göre 2017’deki gelecek başkanlığı Türkiye üstlenecektir” şeklinde bir tümce yer almaktadır.[10]

RF ve Ukrayna beyanlarında belirtildiği üzere, Karadeniz’de Deniz Kuvvetleri Alanında Güven ve Güvenlik Arttırıcı Önlemler Belgesi halen yürürlüktedir.

Söz konusu Belge’nin hükümleri dikkate alındığında, Belge’nin uygulanmasına dair Ukrayna beyanlarının gerçeği yansıttığını yansız biçimde söylemek olanaklıdır. Anılan Belge hükümleri çerçevesinde Rusya Federasyonu teknik olarak “Karadeniz’de Deniz Kuvvetleri Alanında Güven ve Güvenlik Artırıcı Önlemler Belgesi” nin bazı hükümleri ile uyumlu bir davranış içinde değildir.

Yukarıda değinilen 26 Nisan 2002 tarihli RF Dışişleri Bakanlığı açıklamasında “Rusya tarafı çok taraflı bu belgenin kabul edilmesine büyük önem atfetmekte ve belgeye titizlikle uyulmasına olan bağlılığını beyan etmektedir. İyi niyet ve iyi komşuluk ruhu içinde hareket edecek diğer katılımcı ülkelerin benzer bir yaklaşım içinde hareket edeceklerine inanıyoruz.” tümcesi yer almaktadır. Açıklamada belirtildiği gibi, esasında “diğer katılımcı ülkelerin” de Rusya Federasyonu’ndan Belge’nin hükümlerine “titizlikle uymasını” beklemeleri gerekir.

Yukarıdaki hususlar ışığında Karadeniz bölgesinin her zamankinden daha fazla güven ve güvenlik artırıcı önlemlere gereksinim duyduğunun altının çizilmesi gerekir. Bölgenin karşıtlığa değil işbirliğine gereksinimi bulunmaktadır. Uluslararası planda mutabık kalınmış belgeler çerçevesinde dürüst bir işbirliği yapılabilmesi için her şeyden önce ahde vefa altın ilkesine uyulması gerekmektedir. 26 Nisan 2002 tarihli RF açıklamasında belirtildiği gibi, hepimiz iyi niyet ruhu içinde hareket etmeli ve iyi komşuluk ilişkileri için çaba sarf etmeliyiz. Sıfır toplamlı oyun oynamanın güvensizlikten ve istikrarsızlıktan başka hiç bir şey getirmeyeceğini unutmamalıyız.

 


[1] Teoman Ertuğrul Tulun, “Black Sea, A Potential Friction Venue Between Russia And The West: Turkey Holds The Key To The Region.” (Center for Euraisan Studies (AVİM), 13 Mart 2017), https://avim.org.tr/en/Analiz/BLACK-SEA-A-POTENTIAL-FRICTION-VENUE-BETWEEN-RUSSIA-AND-THE-WEST-TURKEY-HOLDS-THE-KEY-TO-THE-REGION.

[2] Valery Kuchinsky, “Letter Dated 10 May 2002 from  the Permanent Representative of Ukraine to The United Nations addressed to the Secretary General”, Letter, 03 Haziran 2002, A/57/82, http://undocs.org/en/A/57/82.

[3] Kuchinsky, par. 32.

[4] Kuchinsky, par. 7.

[5] Kuchinsky, par. 4.

[6] Kuchinsky, par. 11.

[7] “Document On Trust-Building Measures In The Black Sea Adopted” (The Ministry of Foreign Affairs of the Russian Federation, 26 Nisan 2002), 852-25-04-2002, http://www.mid.ru/en/web/guest/foreign_policy/rso/-/asset_publisher/0vP3hQoCPRg5/content/id/558526.

[8] “Statement by the Delegation of Ukraine  at the 807- th  FSC Plenary  Meeting  on the results  of the T hirteen th Annual Consultations on the Review of Implementation   of the Document on CSBMs in the Naval Field in the Black Sea” (Organization for Security and Co-operation in Europe, t.y.), FSC.DEL/235/15, https://www.osce.org/fsc/212776?download=true.

[9] “837th  PLENARY MEETING OF THE FORUM” (Organization for Security and Co-operation in Europe, 30 Kasım 2016), FSCEJ843 FSC.JOUR/ 843, https://www.osce.org/fsc/286176?download=true.

[10] “837th  PLENARY MEETING OF THE FORUM”, 2.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten