TÜRKİYE VE GÜMRÜ’DEKİ RUS ÜSSÜ
Yorum No : 2014 / 29
10.02.2014
6 dk okuma

Ömer Engin LÜTEM

 

11 Şubat 2014

 

Ermenistan’ın Savunma Bakanı Seyran Ohanyan birkaç gün önce Türkiye’den gelen güvenlik tehdidi nedeniyle Ermenistan’ın topraklarında Rus birliklerini bulundurduğunu, Karabağ için   Ermenistan ve Azerbaycan  arasında savaş  yeniden başlarsa Türk güçlerinin en azından dolaylı olarak buna karışacağını, ancak Rus-Ermeni ittifakının bu tür bir müdahaleyi durduracağını söylemiştir.

 

Bu sözler, uzun yıllardan beri ilk kez bir Ermeni bakanın Gümrü’deki Rus üssünün Türkiye’den gelebilecek bir müdahaleyi önlemek amacını taşıdığını ortaya koyması nedeniyle önemlidir. Genelde Rus ve Ermeni ilgilileri söz konusu üssün işlevi hakkında sessiz kalmayı tercih etmişlerdir. Gümrü üssünün süresinin 2044 yılına kadar uzatılması sırasında Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov  2010 yılı Eylül ayında verdiği bir mülakatta bu üssün esas amacının Rus Federasyonunun çıkarlarını  korumak olduğunu, bu çıkarların Güney Kafkasya ve Hazar bölgesinde istikrarın korunmasını içerdiğini söylemişti. Başbakan Medvedev de o ay Azerbaycan’a yaptığı bir ziyarette bu üssün süresinin uzatılmasının Azerbaycan’ın güvenliği için bir tehlike oluşturmadığını belirtmişti. 

 

Rus Devlet adamlarının bu sözleriyle Ermenistan Savunma Bakanının yukarıda değindiğimiz ifadelerinin tam bir çelişki oluşturduğu açıktır.  Türkiye ile iyi ilişkiler içinde olan ve bunları daha da geliştirmek isteyen Rusya’nın Ohanyan’ın sözlerinden memnun olmadığı, belki de bu hususun kendisine duyurulmuş olduğu tahmin edilebilir.

 

Ermenistan Savunma Bakanı neden bu ifadelerde bulunmak gereğini duymuştur. 

 

Bu konuda her şeyden önce Ermenistan ve Azerbaycan arasında keskin nişancılar aracılığıyla yürütülen küçük çapta bir tür savaşın bulunduğu dikkate alınmalıdır. Ermenistan’ın üstünlük sağlayamadığı,  Minsk Grubunun da durduramadığı bu çarpışmalar Ermenistan’da tedirginlik yaratmakta ve ayrıca Türkiye ile Azerbaycan arasındaki stratejik ortaklık nedeniyle Türkiye’nin olası bir müdahalesini akla getirmektedir. Ermenistan’da askeri alanda Azerbaycan ile baş edilebileceği gibi yersiz bir kanı vardır. Ancak Türkiye için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Ermenistan Savunma Bakanı Rus üssünün  Türkiye’nin olası bir müdahalesini önleyeceğini söylemek suretiyle bu konudaki endişeleri gidermek istemiştir.  

 

Bu askeri  denebilecek nedenin yanında siyasi nitelikte nedenler olduğu da görülmektedir.

 

Gerek Ermenistan gerek Diaspora kamuoylarında  2015 yılında, bazı ülkelerin de yardımıyla Türkiye’nin soykırım iddialarını kabul edeceği ve ardından da tazminat ödemesi ve hatta Ermenistan’a toprak vermesi sürecinin başlayacağı gibi hayli yaygın bir kanı bulunmaktadır. Oysa 2015 yılı ve sonrası için yapılacak eylemlerin, Türkiye’de bir ölçüde  rahatsızlık yaratacak olmakla beraber, bunların soykırımın tanınması ve bunun da ötesinde bazı sonuçlar doğurması mümkün görülmemektedir.  Başkan Sarkisyan da aynı düşüncede olsa gerektir ki bir yıl kadar önce, 2015’in bir tsunamiye benzetilmesinin doğru olmadığını, diğer yandan 2015’in mutlaka varılması gereken bir nokta olduğuna, bir yüz metre yarışı içinde bulunulduğuna, her yıl bir metre kazanılarak yüzüncü metreye gelindiğinde büyük bir zafer kazanılmış olunacağına inanmadığını ifadeyle 2015’in bir hedef değil bir süreç olduğunu vurgulamıştı.  Ancak Ermeni kamuoylarında 2015 ile ilgili aşırı beklentiler halen de devam ettiğinden bunlar gerçekleşmediği takdirde ileride Ermenistan Hükümetine karşı bir eleştiri kampanyası açılması olası görülmektedir.  Bu nedenle, Azerbaycan’a ek olarak Türkiye ile de bazı gerginlikler yaşanması, bunların güvenlik gibi hassas alanlarda olması söz konusu eleştirileri önleyecek bir işlev yapabilecektir.

 

Diğer yandan Ermenistan’ın 2015 ‘e ilişkin eylem ve girişimlerinin bir ölçüde olsun başarılı olması diğer bazı ülkelerin kendisine destek olması ile mümkündür.  Bazı ülkelerin böyle bir destek vermeye hazırlandıkları, mesela Almanya’nın bu iş için bir ödenek ayırdığı Sayın Başbakanın son Almanya ziyaretinde ortaya çıkmıştır.  Türkiye-Ermenistan arasındaki ilişkilerde olumlu gelişmeler görüldüğü takdirde diğer ülkelerin Ermenistan’a yardım etmeleri için bir neden kalmayacaktır.  Aksine iki ülke arasında gerginlik olması bazı ülkeler için “küçük ve fakir” Ermenistan’a yardım edilmesi için yeterli sayılacaktır. Bu nedenle Ermenistan’ın Türkiye ile kontrollü bir gerginlik politikası izlediği görülmektedir. Başkan Sarkisyan ve diğer Ermeni yetkililerin devamlı olarak Türkiye aleyhinde konuşmalarının ve  iki ülke arasında normal ilişkiler kurulmasının aynı zamanda Karabağ sorunun çözümüne de katkıda bulunacağı  gibi Türkiye’nin  yapıcı önerilerinin reddedilmesinin asıl nedeninin  bu olduğunu  düşündürmektedir. 


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten