6 Kasım 2025 tarihinde C5+1 diyalog formatı için ABD ve beş Orta Asya lideri ilk kez ABD’nin başkenti Washington’da bir araya gelmiştir. C5+1 şeklinde anılan beş Orta Asya devleti ve ABD arasındaki diyalog platformu, 2015 yılında BM Genel Kurulu sırasında bir toplantıda gündeme gelmiş ve bu doğrultuda aynı yıl Semerkant’ta dışişleri bakanları düzeyinde ilk kez toplanmıştır. 2023 yılında, ABD Başkanı Biden döneminde BM Genel Kurulu marjında, platform ilk kez liderler seviyesinde toplanmıştır. Böylece C5+1 platformu sayesinde, ABD’nin Orta Asya devletlerine bütüncül bir yaklaşım izlediği ileri sürülebilir.
ABD’nin Orta Asya politikası incelendiğinde bölgenin ilk olarak Afganistan politikası açısından öne çıktığı görülmektedir. Son döneme bakıldığında ise ABD tarafından yayımlanan “2019-2025 Orta Asya Stratejisi” belgesi ABD’nin Orta Asya ülkelerine yaklaşımı açısından önemlidir. Söz konusu belgede, ABD’nin Orta Asya’da altı temel önceliği olduğu belirtilmiştir. Bunlar, Orta Asya devletlerinin bağımsızlıklarını desteklemek, bölgedeki güvenlik tehditlerini azaltmak, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygıyı teşvik etmek, Afganistan’a istikrar için desteği sürdürmek, Orta Asya ve Afganistan arasındaki bağlantıyı güçlendirmek ve Orta Asya’nın kalkınması için ABD yatırımlarını teşvik etmek olarak sıralanmıştır.[1] 2024 yılına gelindiğinde, ABD öncülüğünde “C5+1 Kritik Mineraller Diyaloğu” girişimi başlatılmış ve ardından Kazakistan ve Özbekistan aynı yıl ABD’nin başlattığı “Minerallerde Güvenlik Ortaklığı Forumu”na katılmıştır.[2] Böylece ABD’nin Orta Asya politikasının; Afganistan bağlamında güvenlik, ABD yatırımları ve kritik mineraller konusunda iş birliği olarak üç temel alan etrafında şekillendiği görülmektedir.
C5+1 Washington Zirvesi’nin yukarıda belirtilen politika hedefleri bağlamında ilerlediği görülmektedir. Görüşmede bölge ülkeleri ve ABD arasında kritik minerallerde iş birliği ve ABD yatırımları hakkında çeşitli anlaşmalar imzalanmıştır. ABD ve beş Orta Asya ülkesi arasında kritik minerallerde iş birliği için çeşitli anlaşmalar imzalanmıştır. Ayrıca; Kazakistan ile ABD 17,2 milyar dolar değerinde çeşitli alanlarda otuzdan fazla anlaşma, Özbekistan ile ABD şirketlerinin 34,5 milyar dolarlık yatırımını amaçlayan ticaret sözleşmeleri, Tacikistan ile dijital yatırımlar ve çeşitli ABD yatırımları için anlaşma imzalanmıştır.[3] Kazakistan, Tacikistan ve Özbekistan'ın toplam 37 Boeing jetinin satışı konusunda anlaşılmıştır.[4] Türkmenistan ile Türkmen gazının ulaşım rotalarının çeşitlendirilmesi ve Kırgızistan ile hidroelektrik, ulaştırma altyapısı ve bilişim sektörünün geliştirilmesi konuları ele alınmıştır.[5]
Çin’in Orta Asya’da derinleşen ilişkileri, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle Rusya’nın bölge üzerinde etkisinin azalması ve AB’nin Orta Asya ülkeleri ile bütüncül biçimde ilişkilerini geliştirmesinin, ABD için Orta Asya’nın önemini artıran diğer faktörler olduğu söylenebilir. Söz konusu aktörlerin Orta Asya’daki iş birliği ve yatırım hamleleri rekabet yaratabilirken aynı zamanda bölge ülkelerinin dış politika tercihlerini çeşitlendirmeye de yardımcı olabilir. Bu bakımdan, Kazakistan ele alınabilir. Kazakistan’ın “çok vektörlü dış politika” yaklaşımı doğrultusunda Çin, AB, Rusya ve ABD ile yakın ilişkiler kurmakta olduğu görülmektedir.[6] Bu açıdan son örnek Washington zirvesinde ABD ile imzalanan anlaşmalar ve sonrasında Tokayev’in Moskova ziyareti örnek gösterilebilir.[7] Kazakistan ile ilgili bir başka gelişme ise, Kazakistan’ın, İbrahim Anlaşmaları’na katıldığını duyurmasıdır. İbrahim Anlaşmaları, özetle Ortadoğu’daki Müslüman ülkeler ve İsrail arasında ilişkilerin normalleşmesini ön gören anlaşmalar olarak ifade edilebilir. Bu bağlamda halihazırda İsrail ile ilişkileri bulunan Kazakistan’ın anlaşmalara katıldığını belirtmesinin, ABD ile ilişkilerini derinleştirmeye yönelik olduğu ancak bu gelişme sayesinde İbrahim Anlaşmaları’nın bölgesini ve etkisini genişleyebileceği belirtilebilir.[8]
Türkiye’nin bölge ülkelerinin bağımsızlığına kavuştuğu 1990’lı yıllardan itibaren Orta Asya devletleri ile kurduğu yakın siyasi, ekonomik, güvenlik ve kültürel iş birliği ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ile kurumsallaşan ilişkileri göz önüne alındığında, TDT ile iş birliği C5+1 mekanizmasını güçlendirebilir.
ABD’nin Orta Asya politikasında 2015 yılında başlatılan C5+1 mekanizmasının son on yıllık süreçte ilerlediği ve Washington görüşmesinde imzalanan anlaşmalarla somut adımlar atıldığı görülmektedir. Bu bağlamda ABD’nin bölge ülkeleri ile ilişkileri güvenlik, kritik mineraller konusunda iş birliği, ABD yatırımları olmak üzere güvenlik ve ekonomik hedeflerle ilerlemektedir. ABD’nin bölgeye yönelik yaklaşımı; Çin, AB ve Rusya gibi diğer aktörlerin bölgedeki varlıklarını artıracak adımlar atmasına yol açabilirken aynı zamanda Orta Asya ülkelerine dış politika alternatifi ürettiği söylenebilir. Bu noktada bölge ülkelerinin izleyeceği temkinli ve bağımsız dış politika tercihleri önem kazanmaktadır. ABD’nin somut adımlarla ilerlettiği C5+1 yaklaşımı, gelecek dönemde ABD tarafından kurumsal adımlarla desteklenebilir. Bu bağlamda TDT ile bölge ilişkileri için iş birliği imkanı oluşturabilir.
*Görsel: Geopolitical Monitor
© 2009-2025 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır