AGOS’UN DEĞİŞEN YAYIN POLİTİKASI - 2
Yorum No : 2025 / 41
05.05.2025
4 dk okuma

Basın organlarının yalnızca haber verme işleviyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda toplumsal bellek oluşturma, kimlik inşası ve kamu diplomasisi vb. açılardan önemli roller üstlendiği bilinmektedir. Bu bağlamda Türkiye Ermeni cemaatinin yayın organlarından biri olan ve iki dilde yayın yapan Agos gazetesinin de yayın hayatının başlarında Ermeni cemaati ile Türk toplumu arasında bir iletişim kanalı oluşturduğu görülmektedir. Gazetenin kurucusu ve genel yayın yönetmeni Hrant Dink’in öncülüğünde geliştirilen bu yayın anlayışı, Dink’in katledilmesinin ardından önemli ölçüde değişikliğe uğramıştır. AVİM olarak daha önceki yazılarımızda da işlediğimiz söz konusu değişim, “soykırım” söylemi çerçevesinde daha sert ve ötekileştirici bir üslubun benimsenmesiyle kendini göstermektedir.

Agos’un değişen yayın politikasının bir örneği 25 Nisan 2025 tarihli 1495. sayısında bir kez daha görülmektedir.  24 Nisan’ın hemen ardından yayınlanan sayıda Sevk ve İskan Kanunu’nun konu edileceği elbette tüm okurların beklentisiydi. Ancak Agos bu konuyu çok daha ileriye taşıyarak bizleri bir kere daha şaşırtmayı başarmıştır.   Gazetenin ilk sayfasında “110 Yıldır Bekleyen Yüzleşme”  başlıklı yazı ile başlayan soykırım sözcülüğü gazetenin hemen her sayfasında kendine yer bulmaktadır. Yine sadece Ermenice sayfalarda yer verilen ve Türkçe sayfalarda yayınlanmayan yazılardan biri olan “Պատասխանատուութեան կոչ՝ բոլոր ցեղասպանութիւններու համար” (Tüm Soykırımlar İçin Sorumluluk Çağrısı) başlıklı yazı da; tarihi tek taraflı yorumlayan, ayrımcı, ötekileştirici ifadeler barındırmaktadır.

Söz konusu yazıda özetle dikkat çeken noktalar aşağıdadır:

  • Yüzyılın ilk toplu katliamının cezasız kalmaya devam ediyor…
  • …Türkiye, işlediği suçun kefaretini henüz dünya kamuoyu önünde ödemek zorunda kalmamıştır….
  • Türkler ve Kürtler gibi göçebe ve medeniyetsiz aşiretler de dini nedenlerle Ermenilere zulmetmişlerdi…
  • Bu amaca ulaşmak için bir asimilasyon stratejisi de uygulanmış, Türk olmayan tüm Müslüman gruplar zorla Türkleştirilme sürecine tabi tutulmuştur….
  • Kabul edelim ki bu insanlık dışı program oldukça başarılı oldu.
  • Ermenistan Cumhuriyeti, soykırıma uğramış halkın temsilcisi olarak, dünyadaki tüm soykırımlara karşı en gür sesi çıkarmakla yükümlüdür.
  • Adalet talebi küresel insanlığa yöneliktir, çünkü her birimiz zamanımızın çeşitli kötülüklerine karşı sorumluluk duygusu ve farkındalık taşımalıyız.

Unutulmamalıdır ki, “soykırım” suçu hukuki bir kavramdır. İnsanlığa karşı işlenmiş suçların en büyüğü olan “soykırım” teriminin hukuksuz bir şekilde kullanılması tarihsel adalet kavramının zedelenmesine neden olabileceği gibi, Türk toplumunun asılsız bir şekilde zan altında bırakılmasına da neden olmaktadır.

Medyanın kamuoyunun algısını ve davranış kalıplarını şekillendirici gücü olduğu bilinmektedir. Türkiye ve Ermenistan’ın normalleşme süreci için çalıştıkları bu süreçte Agos’un yayın politikasının sadece normalleşme sürecine zarar vermekle kalmadığı, aynı zamanda sözcülüğünü yaptıkları asılsız iddiaları sürekli gündeme taşıyarak, toplumlar arası iletişime de zarar verdiği açıktır. Agos’un mevcut yayın politikalarının, gazeteyi Dink döneminde üstlendiği toplumlararası iletişim kanalı olmak rolünden uzaklaştırarak siyasi bir mücadele alanı haline getirdiği görülmektedir.

Sonuç olarak, Agos’un 1495. sayısı gazetenin benimsediği yeni yayın politikasını ve ideolojik yönelimini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Türkiye Ermeni cemaatinin önemli yayın organlarından birinin tarihsel olaylara tek taraflı yaklaşımlar sergilemesi, ayrımcı ve ötekileştirici ifadeler kullanması devletlerarası normalleşme ve toplumlararası uzlaşı çabalarına zarar vermektedir.

 

*Görsel: AGOS


© 2009-2025 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.