I. ARAM’IN AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’Nİ YÖNLENDİRME ÇABASI
Yorum No : 2017 / 35
12.04.2017
4 dk okuma

Şu anda Beyrut yakınlarındaki Antilyas kasabasında konumlanmış olan Kilikya Ermeni Katolikosluğu, Adana’nın Kozan (Sis) ilçesinde bulunan ve 1921 yılında kendi rızasıyla[1] terk ettiği taşınmazın iadesi talebiyle Nisan 2015’te Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi, Haziran 2016 tarihli gerekçeli kararında[2] Kilikya Ermeni Katolikosluğu’nun başvurusunu usulen reddettiğini, zira Katolikosluğun Anayasa Mahkemesi’ne başvurmadan önce iç hukuk yollarını tüketmediğini belirtmiştir.[3] Katolikosluk iç hukuk yolları tüketilmemiş olmasına rağmen, 2016 yılının sonunda taşınmazın iade talebiyle ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruda bulunmuştur.

Ermeni Apostolik Kilisesi’nin en üst düzey yetkilileri arasında Türkiye’ye ve Türkler’e karşı sert ve radikal tutumuyla tanınan Kilikya Ermeni Katolikosluğu’nun ruhani önderi I. Aram, AİHM sürecinin yeteri kadar hızlı ilerlemediğini düşünmüş olsa gerek, Katolikosluğun AİHM’e başvurusunu daha hızlı bir şekilde ele alması çağrısında bulunmuştur.[4] I. Aram, çağrısı sırasında Türkiye’deki siyasi gelişmeleri kendince yorumlayarak AİHM’in gözünde Türkiye’yi karalamaya çalışmıştır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin başvuruları ele alış şekli ve içtihadı göz önünde bulundurulduğunda, Kilikya Ermeni Katolikosluğu baştan hatalı bir başvuru yapmıştır. AİHM içtihadı incelenecek olursa, Mahkeme başvurularda öncelikle hakkında şikâyet yapılan ülkedeki iç hukuk yollarının tüketilip tüketilmediğini bakmaktadır. Oysa Kilikya Ermeni Katolikosluğu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararında açıklamış olduğu gibi, bariz olan iç hukuk yollarını tüketmeye teşebbüs dahi etmemiştir.

Bunun ötesinde, Doğu Perinçek lehine sonuçlanan AİHM Perinçek-İsviçre davasında da gözlemlenmiş olduğu gibi, AİHM, dava sürecine yönelik baskı, lobi, yönlendirme vs. yapılmasına olumsuz tepki göstermektedir. I. Aram, AİHM’e yönelik yaptığı çağrıyla bariz bir yönlendirme çabası içerisine girmiştir.

Peki, Kilikya Ermeni Katolikosluğu başarısızlıkla sonuçlanacağı muhtemel olan ve bu sebeple prestij kaybına sebep olacak bir başvuruda neden bulunmuştur? Bunun cevabı 1915 olaylarına saplantılı bir şekilde soykırım yakıştırması yapmaya çalışan yaklaşımla ilgilidir. Soykırım anlatısını destekleyenler, bu anlatıyı yerli yersiz her yerde dile getirmeye, bunun propagandasını yapmaya çalışmaktadır. Katolikosluğun başvurusu bir taşınmazın iadesi veya bir hak arayışından ziyade, bir propaganda girişimdir. Nitekim I. Aram’ın 2014 yılında yaptığı bir konuşma, Katolikosluğun başvurusunun esas amacının propaganda olduğuna işaret etmektedir:  

Eğer Türkiye’nin Anayasa Mahkemesi taleplerimizi reddederse, davamızı hemen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne sunacağız… Davayı kazanırsak, şeref ve zafer ulusumuza ve kilisemize ait olacak. Davayı kaybedersek de bu bir zafer olacak, zira davayı [Mahkemeye] sunarak faillere [burada Türkleri kastediyor, yani yüz yıl önce yaşanan olaylardan dolayı günümüz Türklerini sorumlu tutuyor] ve uluslararası topluma, soykırımın başlamasından bu yana ne kadar yıl geçmiş olsa da Ermeni ulusunun haklarını talep etmeye kendini adamış olduğunu hatırlatmış olacağız.[5]

Yukarıdaki alıntıdan anlaşılacağı gibi, I. Aram her ne pahasına olursa olsun “şeref” ve “zafer” elde etmeninin hırsı ve Ermenistan ve Ermeni diasporasının oluşturduğu kampta Türkiye’ye karşı yasal talepte bulunmanın öncülüğünü yapmanın kör hevesiyle, Katolikosluk aracılığıyla AİHM’e hukuken yetersiz bir başvuruda bulunmuş ve daha da ötesinde, uluslararası saygınlığa sahip bir mahkemeyi kendi emelleri doğrultusunda yönlendirmeye kalkışmıştır.

 

*Fotoğraf: Public Radio of Armenia

 

[1] Mehmet Oğuzhan Tulun, “Kilikya Ermeni Katolikosluğunun Anayasa Mahkemesi Başvurusu”, AVİM, yorum, 21.12.2016, http://avim.org.tr/tr/Yorum/KILIKYA-ERMENI-KATOLIKOSLUGUNUN-ANAYASA-MAHKEMESI-BASVURUSU-2

[2] Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi, “Karar: Kilikya Ermeni Katolikosluğu Başvurusu (Başvuru Numarası: 2015/7661)”, karar tarihi: 15.06.2016, erişim tarihi: 13.04.2017, http://www.kararlaryeni.anayasa.gov.tr/Content/pdfkarar/2015-7661.pdf

[3] Tulun, “Kilikya Ermeni Katolikosluğunun Anayasa Mahkemesi Başvurusu”

[4] “Catholicosate of Cilicia Proposes ECHR to Accelerate Trial of Sis Catholicosate”, Armenpress, 04.04.2017, erişim tarihi: 13.04.2017, http://www.armenpress.am/eng/news/885520/catholicosate-of-cilicia-proposes-echr-to-accelerate-trial-of-sis-catholicosate.html ; Siranush Ghazanchyan, “His Holiness Aram I asks ECHR to declare it has jurisdiction over the claim for return of Seat in Sis”, Public Radio of Armenia, 04.04.2017, erişim tarihi: 13.04.2017, http://www.armradio.am/en/2017/04/04/his-holiness-aram-i-asks-echr-to-declare-it-has-jurisdiction-over-the-claim-for-return-of-seat-in-sis/

[5] “Catholicosate of Cilicia to Sue Turkey over Historic Headquarters in Sis”, The Armenian Weekly, 19.09.2014, erişim tarihi: 13.04.2017, http://armenianweekly.com/2014/09/19/sis/


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



  • İlhami Erol - I. ARAM’IN AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’Nİ YÖNLENDİRME ÇABASI
    Sayın TULUN; Ermenileri birlikte tutan, bize karşı olan bu düşmanlıklarıdır. Pek yakında Ermeni toplumunun nüfusu 1 milyon civarına inecek. Bu durumda her şey onlar için mubah görünüyor. Kalın sağlıcakla.
    14.04.2017

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten