TÜRKİYE G – 20 TROYKASI ÜYESİ OLDU
Yorum No : 2013 / 73
12.09.2013
5 dk okuma

İlk toplantısı Kasım 2008’de ABD-Washington’da yapılan G-20 ülkeleri devlet\hükümet başkanları zirvesinin sekizincisi 5-6 Eylül’de Rusya\St. Petersburg’da düzenlendi. Küresel düzeyde bir taraflaşmaya sahne olan Suriye krizinin bir çatışmaya dönüşmesi olasılığının gündeme yerleştiği bir dönemde ve ortamda gerçekleşen toplantı, G-20 oluşumunun yenidünya düzenindeki yerinin ve zirve sonuçlarının irdelenmesi yerine, bu güncel ve ciddi siyasi krize çözüm arayışı siyasi çabalarının gölgesinde kaldı. Oysa G-20 St. Petersburg zirvesi, yıl boyunca yapılan çalışmaları ve toplantı sonunda kabul edilen ve yayınlanan belgeleri ile, bugüne değin sağlanan sonuçları tadat eden, geleceğe yönelik köklü bir vizyon ortaya koyan ve uygulamaya yönelik somut adımlar öngören önemli bir kilometre taşı olmuştur.

G-20 oluşumu, küresel ekonomik dengelerin batıdan doğuya kaymaya başladığı, gelişmiş, sanayileşmiş ve teknolojik üstünlük sağlamış ülkelerin oluşturduğu G-7 grubunun artık küresel temsile yeterli olmadığının görülmeye başlandığı bir evrede ortaya çıkan küresel finans krizinin küresel ekonomik bir resesyona dönüşmesini engellemede gereken küresel işbirliği ve eşgüdüm ihtiyacından kaynaklanmıştır. Nitekim Vaşington toplantısı ile ortaya konan uluslararası eşgüdüm finans krizinin daha da derinleşmesini ve küresel ekonomik çöküşe dönüşmesini önlemiş ve G-20 grubunun beş yıllık sicili küresel ekonomiyi yönlendirmede sağladığı eşgüdüm kabiliyetini kanıtlamıştır. Tabiatıyla G-20 grubunun, özellikle gelişmekte olan ülkelerinin, hedefleri sadece itfaiye görevi yapmak değil, küresel ekonominin gidişatında etkili rol üstlenmek, güçlü, sürdürülebilir, dengeli ve herkesi kapsayan bir büyümeye öncülük edebilmektir.

Dengeli ve kapsayıcı büyüme kavramı bünyesinde rekabet ve çıkar çatışması riskini de barındırmaktadır. Pastanın büyümesine kimsenin itirazı yoktur. Ancak bu pastanın paylaşılmasında kaçınılmaz olarak gelişen ülkelerin daha fazla paya sahip olma arzusu ve vakıası bir ekonomik kuruluş olan G-20’nin neden siyasi sorunlara da bigâne kalamayacağını açıklamaktadır. Yakın tarih, ekonomik çıkar çatışmalarının nasıl siyasi gerginlikler yarattığına ve dünya savaşlarına yol açabildiğine şahittir. Günümüze ışık tutabilecek bir örnek olarak, Afrika sömürgelerinin paylaşılması kaynaklı 1911 Fas- Agadir bunalımı birinci dünya savaşına giden yolun ilk habercilerinden olmuştur. Dolayısıyla St. Petersburg zirvesinde bir küresel siyasi krizin görüşülmüş ve siyasi bir çözüm yolunun aranmış olmasının G-20 yükümlülükleri ve hedefleri ile tutarlı olduğunu söylemek mümkündür.

St. Petersburg zirvesinde, 2014 yılında Avustralya’nın dönem başkanlığında Brisbane’de yapılacak zirvede ve 2015 yılında Türkiye’nin dönem başkanlığında izlenecek ve geliştirilecek konularda çok sayıda belge kabul edilmiştir. Eşgüdüm sağlanması gereken bu geniş ve kapsamlı konular arasında, güçlü, sürdürülebilir ekonomik büyüme, özellikle gençler arasında işsizlik, yatırımların uzun süreli finansmanı, uluslararası ticaret, sınır aşan vergi kaçırmaları, mali reformlar ve finans kuruluşları reformu, kalkınma, yolsuzluk, enerji, iklim değişikliği, mali sürdürülebilirlik önde gelenler arasındadır. Rusya, Avustralya ve Türkiye’nin oluşturduğu troyka önümüzdeki yakın dönemde bu ve diğer konularda ciddi ve sorumlu bir çalışma içinde olacaktır.

6 Eylül 2013 tarihinde yayınlanan, 114 maddeden oluşan G-20 liderleri bildirisi, artık finans krizi döneminin aşıldığının ve küresel ekonomiyi düzenleme ve büyütme yolunda adımlar atılmaya başlandığının da işaretini vermiştir. Bu bağlamda Türkiye’ye 2015 başkanlık döneminde bildirinin yedinci ve sekizinci maddeleri kapsamında da önemli sorumluluk düşeceğe benzemektedir. Bu iki maddede, “Çok büyük sayıda vatandaşımız gelişmekte olan küresel ekonomik iyileşmeden hala yararlanmamaktadır. G-20 sadece güçlü, sürdürülebilir ve dengeli bir büyüme için değil, nüfuslarımızın tamamının yeteneklerini daha iyi kullanmalarını sağlayacak çaba içinde olmalıdır” ve “işbirliği, eşgüdüm ve güven sağlamak çabalarımız devam edecektir” denmektedir. Önümüzdeki dönemde G-20 ülkeleri arasındaki gelişmişlik ve gelişme potansiyeli farklılığından kaynaklanan çıkar farklılıklarının çatışmaya dönüşmeden dengeli ve geniş bir tabana yayılması önem taşımaktadır. G-20 içinde oluşan G-7 ve BRICS alt gruplaşmasının yapıcı ortak hedefe yönlendirilmesi Türkiye’nin 2015 dönem başkanlığında önemli bir konu olmaya devam edecek gibi görünmektedir. Zira St. Petersburg zirvesi BRICS ülkelerinin, bugünkü küresel finans düzeninin temelini oluşturan Bretton Woods sisteminin dışına çıkacak arayışlar içinde bulunduğuna, ilk adım olarak IMF’e ortak/rakip bir finans kuruluşu oluşturma kararlılığına da şahit olmuştur. 


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten