GÜNEY KAFKASLARDA ZOR DÖNEMEÇ
Yorum No : 2016 / 29
27.05.2016
16 dk okuma

“4 Gün Savaşı” olarak anılan, Karabağ’daki son çatışmalar,[1] bölgedeki jeopolitik konjonktürü sarsmıştır. Ermenistan ve Azerbaycan arasında Sovyetler Birliği’nin çöküşü ile başlayan çatışmalar, günümüzde başka bir boyut teşkil etmektedir. Güney Kafkasya’daki gelişmeler giderek bir “Soğuk Savaş” senaryosuna dönüşmektedir. Güney Kafkasya; ABD (“Batı Bloğu”) ve geçmişte bir dünya gücü olan Sovyetler Birliği’nin özlemini çeken Rusya arasında bir nüfuz mücadelesine sahne olmaktadır.

Rusya,  Sovyetler Birliği’nin çöküşünden bu yana ilk defa eski sınırlarının dışında, Suriye’de ön cephede yer alarak askeri faaliyet göstermiştir. Rusya’nın Sovyetler Birliği’nin dünya üzerindeki nüfuzunu geri kazanma arzusunu göstermektedir. Rusya, bunu sağlayabilmek için ilk olarak, eski Sovyetler Birliği ülkelerini tekrar nüfuzu altına almaya çalışmaktadır. Rusya bahsi geçen ülkelerin Batı Bloğuna yanaşmalarını her zaman şiddetle karşı çıkmıştır. Rusya 2013’te Ukrayna’nın Avrupa Birliğine yakınlaşmasını[2] veya Ermenistan’ın 2013’te Avrupa Birliği ile gümrük anlaşmasının önüne geçen[3] aktörlerden biri olmuştur.

“Ebedi Barış”[4] yaşayan Avrupa, askeri olarak Rusya’ya karşı gövde gösterisi rolünü ABD’ye teslim etmiştir. Bu bağlamda, ABD Kafkasya’da askeri faaliyetlerine devam etmektedir.

İngiltere, Gürcistan ve ABD, 14 Nisan'da başkent Tiflis yakınlarında bulunan Vaziani askeri üssünde gerçekleştirilmeye başlanan Noble Partner 2016 adlı Ortak ABD, İngiltere ve Gürcistan Askeri Tatbikatı başlamıştır. 500 Gürcü, 650 Amerikan ve 150 İngiliz askerinin katıldığı 2 haftalık tatbikata ilk kez 8 adet M1A2 Abrams savaş tankı da görev almıştır. Tatbikat 26 Mayıs’ta son bulacaktır. Tatbikatın açılış konuşmasını yapan Gürcistan Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelaşvili, tatbikatın NATO istikametinde gerçekleştirmeye çalıştıkları doğru politikanın sürdürülmesini temsil ettiğini ifade ederek, "Gürcistan, kuşkusuz NATO üyesi olacaktır"[5]demiştir.

2008’de Amerika’nın müttefiki[6] Gürcistan’ın Güney Osetya ve Abhazya’yı geri alma girişimleri sonucunda, Gürcistan’ın ve Rusya’n askeri kuvvetleri karşı karşıya gelmiştir. Güney Osetya Savaşı,[7] dolaylı olarak, bölgede yaşanan nüfuz mücadelesinin bir sahnesine tanık olmuştur.

ABD’nin Sovyetler Birliği’nin eski topraklarındaki girişimleri, Rusya tarafından bir tehdit olarak görülmektedir. Rus Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, tatbikatın NATO tarafından Kafkasya bölgesinin istikrarını bozmayı amaçlayan "kışkırtıcı bir hareket" olduğu savunulmuştur.

Rusya,  ABD’nin Gürcistan’daki bu etkinliklerine karşılık olarak “4 Gün Savaşı’nın” bitiminden (2-5 Nisan) kısa bir süre sonra 13 Mayıs 2016’da Ermenistan’da askeri tatbikata başlamıştır. Rusya gecen sene Erivan’a konuşlandırdığı MİG-29 savaş uçakları ve Mİ-24 helikopterleri kara kuvvetleri ile birlikte dağlık bölgelerde tatbikatlar düzenlemiştir. Bu tatbikatta, 200 Rus pilotu ve diğer askeri personel görev almıştır.

ABD’nin ve Rusya’nın eşzamanlı olarak birbirine komşu ülkelerde tatbikat düzenlemeleri, bölgedeki tansiyonu yükseltecek niteliktedir.

Rusya, bu gelişmelere ilaveten Ermenistan’daki askeri güçlerini kuvvetlendirmeye de devam etmiştir. Aralık 2015’te, Erivan’daki askeri hava üssüne ilave 13 askeri helikopter ve modern silahlar takviyesinde bulunmuştur. Aynı askeri üste bulunan bir düzine MİG-29 savaş uçağını da modernize etmiştir.

Rusya’nın enerji fiyatlarının düşmesi ve Kırım/Doğu Ukrayna’daki tutumu sebebi ile yaptırımlara maruz kalması ekonomisini etkilemiştir. Var olan BTC[8] ve BTE[9] boru hatlarıve hayata geçmesi beklenen TANAP[10] gibi projeler, Rusya’nın küresel düzeydeki iddiaları açısından bir engel oluşturabilecek niteliktedir.  Bu bağlamda, 4 Gün Savaşı cephesinin BTC ve BTE boru hatlarının sadece 40 km uzağında yer almaları, olası saldırılara karşı ne derece yakın olduklarını göstermektedir. Boru hatlarına olası bir saldırı halinde, dünya enerji ihtiyaçları kısa dönemde etkilenmeyebilir, ancak, Azerbaycan’ın bütçesine ağır bir darbe vurması beklenmektedir. Buna ilaveten, Gürcistan’ın Doğal gazının %90’ı Azerbaycan tarafından sağlandığını hatırlatmakta yarar olacaktır. Bu bağlamda, Gürcistan’ın olası bir Azeri gaz kesintisinde ihtiyaçlarını karşılayabilmek için Rusya’ya yönelmesi beklenilebilecek bir sonuçtur.

4 Gün Savaşı’nın karadan yürütülmüş olması, Rusya’nın Ermenistan’da düzenlediği kara kuvvetleri tatbikatı gözdağı vermiş oldu. Diğer önemli bir nokta ise, Azerbaycan’ın Ermenistan’dan daha donanımlı hava kuvvetlerine sahip olmasıdır.[11]Rusya, Azerbaycan’ın hava üstünlüğünü ortadan kaldırabilmek için 2015 Aralık ayında varılan anlaşma ile Ermenistan’ın mevcut S-300 uçaksavar sistemini güçlendirmesi yönünde Ermenistan’la anlaşmaya varmıştır.

Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki sorunu çözmek ile yükümlü olan AGİT Minsk Grubu’nun[12] eş başkanı Rusya, Kafkasya’da nüfuzunu Azeri-Ermeni düşmanlığından sağlamaktadır.

“Her iki ülke ile yakın ilişkiler içerisinde olma gayretinde olan Rusya, hem Azerbaycan’ın hem de Ermenistan’ın en önemli silah tedarikçisi konumundadır ve bu konumunu meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Rusya Başbakanı Dmitri Medvedev silah satışlarını meşru göstermek için “Rossiya 1” televizyon kanalına verdiği bir röportaj sırasında şunları söylemiştir: “Eğer Rusya bu rolden vazgeçerse, yeri boş kalmaz, başka ülkelerden silah satın alacaklardır, bu da mevcut dengeyi yok edecektir””.[13][14]

Soğuk Savaş dönemini anımsatan bu olaylar Kafkasya ile sınırlı kalmamıştır. Askeri önlemleri ile Rusya’nın Doğu Avrupa’daki etkisini azaltmaya çalışan ABD, 12 Mayıs 2016’da Romanya’da Deveselu bölgesindeki savunma kalkanını aktif hale getirmiştir. Yapılan açılış törenine, ABD ve NATO’nun üst düzey yetkilileri katılmıştır. NATO ve ABD'li yetkililer, sistemin 'haydut devlet' olarak adlandırılan ülkelerden atılabilecek füzelerin takibi ve önlenmesi için geliştirildiğini söylemiştir. Geçmişte, bu bağlamda İran'ın adı geçse de ABD, Kuzey Kore'yi de tehdit olarak göstermektedir. ABD, Aegis sisteminin Rusya’ya karşı bir önlem olmadığını belirtmiş olsa da[15], Rus Dışişleri Bakanlığı sistemin nükleer kuvvetler anlaşmasını ihlal ettiğini ifade etmiştir.

Rus Dışişleri Bakanlığı'nın silahların denetlenmesi sorunlarından sorumlu yetkili Mihail Ulyanov, "Bu karar zararlı ve yanlıştır, çünkü stratejik istikrarı bozma kapasitesi var" demiştir.

Rusya ile Avrupalı ülkeler ve ABD arasındaki mücadelenin Avrupa’da da yoğunlaştığını söylemek mümkündür. Kızışan yeni bir cephe ise Baltık ülkeleridir. Rusya, Baltıklar’da kendisinin söz sahibi olduğunu göstermek için sürekli hava sahası ihlali yaparken, NATO da Rus jetlerine karşı uçaklarını havalandırmaktadır.  Letonya ve Estonya’nın hava sahasını sık sık ihlal eden, Baltık Denizi’nde Amerikan destroyer ve uçaklarına tacizde bulunan Rusya, Batı Bloğu’na “bölgenin hâkimi benim, buraya yaklaşma” sinyali göndermektedir. Ukrayna’nın 2014’te yaptığı Rusya’ya karşı yardım çağrılarına fazla kulak vermeyen Batı Bloğu, 1989-1991 yılları arasında Sovyetler Birliği’nden ayrılmak isteyen Litvanya, Letonya ve Estonya’nın çabalarına da benzer şekilde kayıtsız kalmıştı. Bölgedeki yükselen gerginlikten rahatsızlık duyan İsveç ve Finlandiya ise, ülke güvenliğine tehdit oluşturacak durumlarda NATO’ya üye ülkelerden, yardım almayı kabul etmişlerdir. “Tarafsızlık” ilkesini benimseyen İsveç bile özellikle 1990’lı yıllardan bu yana NATO ile ortak askeri operasyonlar yürütmektedir ve son olarak, İsveç Parlamentosu, hükümetinin NATO ile imzaladığı Savunma İşbirliği Antlaşması (Host-State) kabul edilerek onaylamıştır[16]. Her ne kadar Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja, bu anlaşmanın NATO ittifakına katılacakları anlamına gelmediğini belirtmiş olsa bile, Rusya bu yakınlaşmaya sert çıkmıştır. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İsveç’in Dagens Nyheter (DN) gazetesine verdiği röportajda, ‘‘Eğer İsveç NATO’ya katılırsa, biz de harekete geçeriz. Bunun nasıl olacağına Savunma Bakanlığı, ordu ve komuta kademesi karar verir, bu durumda İsveç’in mevcut altyapısı NATO’nun denetimi altına girecektir. Sınırın diğer tarafında Rusya’yı tehdit olarak gören askeri-politik bir paktın karşısında kuzey sınırlarımızda gerekli askeri ve teknik önlemleri almamız da doğaldır’’ diye ifade etmiştir[17].

Rusya’nın kendisini tehdit altında hissetmesi bir kısır döngüye yol açmaktadır: Doğu Avrupa’daki Eski Sovyet Cumhuriyetlerinin AB veya NATO ile yakın ilişkiler kurmalarına karşılık Rusya’nın askeri yaptırımlar ile karşılık vermesi, bölgede “Rus Psikozunun” oluşmasına sebebiyet vermektedir ve bahsedilen ülkelerin Batı’ya daha fazla bağımlı olmaları ile sonuçlanmaktadır. Ukrayna bunun somut bir örneğidir.

Türkiye de Sovyetler Birliği’nin ve Rusya’nın yayılmacı dış politikalarının etkisi ile özelikle İkinci Dünya Savaşı sonrası AB ve NATO ile yakın ilişkiler kurmaya başlamıştır.  Stalin’in Lenin zamanında imzalanan Brest Litovsk Barış Antlaşması ile Moskova ve Kars Antlaşmaları’na rağmen Türkiye sınırları ile ilgili talepleri dolayısıyla Türkiye, NATO ile yakınlaşmış ve daha sonra üyesi olmuştur[18].

Yaşanan son gelişmelerden sonra Güney Kafkasya patlamaya hazır bir “Barut Fıçısı” haline gelmiştir. 2008’deki Gürcistan-Rusya savaşını, Türkiye’nin Kasım ayında bir Rus uçağını düşürmesini, “4 Gün Savaşı”[19] ve göz önünde bulundurursak bölgenin ne kadar gergin ve şiddete ne derece eğimli olduğu anlaşılacaktır. Türkiye’de bölgenin etkin ülkelerinden olarak, bu senaryoda yer almaktadır.

Rusya’yı Sovyetler Birliği’nin hukuki ve siyasi devamı gibi gören Litvanyalı siyasi uzmanlar, Batı Bloğu’nun Baltık ülkelerinin kaygılarını tam anlamadığını düşünmektedir. Ancak Baltık Denizi’nde yaşanan olaylarla tehdidi hisseden NATO, ABD ve Avrupalı ülkelerin bir politika değişikliğine giderek Rusya’ya karşı daha etkili tedbirler alması öngörülmektedir.[20]

Rusya’nın Suriye krizini fırsat bilerek bu ülkede sahip olduğu köprübaşını sağlamlaştırması, bölgeye konuşlandırdığı İskender (S26) ve S 400 sistemleri[21] ile elde ettiği yeni hava üssü sayesinde kayda değer bir silah gücüne sahip olması da NATO’nun artan ölçüde gündemine giren bir başlık olmaktadır.

Bu yıl Temmuz ayında Varşova’da düzenlenecek NATO zirve toplantısında Rusya ile ilişkilerin ve yeni ortamda Rusya’ya karşı caydırıcılığı sağlayacak önlemlerin ayrıntılı olarak ele alınması beklenmektedir.

 

*Resim: chaoscontrole.canalblog.com/

 

[1]Turgut Kerem Tuncel, “Karabağ’da Yaşanan “4 Gün Savaşi”Nin Kisa Bir Değerlendirmesi”, AVİM,http://avim.org.tr/tr/Yorum/KARABAG-DA-YASANAN-4-GUN-SAVASI-NIN-KISA-BIR-DEGERLENDIRMESI

[2]Hükümet ile muhalefet arasında Kasım 2013'ten bu yana süregelen siyasi çatışma pek çok aşamadan geçti. Ülkedeki siyasi istikrarsızlığın ilk belirtileri, 22 Kasım 2013'te hükümetin AB Ortaklık Anlaşması'nı imzalamayı reddetmesi üzerine ortaya çıktı. Sergey Tolstov, “Ukrayna'daki siyasi krizin sebepleri ve öne çıkan özellikleri” ALJAZEERA, http://www.aljazeera.com.tr/gorus/ukraynadaki-siyasi-krizin-sebepleri-ve-one-cikan-ozellikleri

[3]2013’teSerj Sarkisyan’in seçimleri kazanmasından sonra Ermenistan sürpriz bir kararla Rusya önderliği ile 2014 yılında kurulan Avrasya Ekonomik Birliğine(Avrasya Ekonomik Birliği Belarus, Kazakistan, Ermenistan ve Rusya arasında imzalanan siyasi ve Ekonomik bir birliktir) katılmıştır. Böylelikle AB ile yürütülen gümrük birliği anlaşması Ermenistan’ın yeni sorumlulukları sebebinden imkânsızlaştırmıştır.

[4]18. yüzyılın şartlarında birçok filozof barış üzerine çalışmalarda bulunurken, Immanuel Kant, 1795 yılında yazdığı ve felsefi bir deneme olarak nitelendirilen kitabı ile ebedi barışın nasıl sağlanacağı konusunda fikirlerini ortaya koydu. Bu bağlamda, Amerikan dış politikasının önde gelen araştırmacılarından biri olan Robert Kagan’nın iddiasına göre, Avrupa gücün ötesinde kendi kanunlarından kurallarından ve pazarlıklarından oluşan bir dünyaya geçiş yaparken (Kant’ın edebi barış anlayışı) , Amerika kuralların ve kanunların güvenilmez olduğu, askeri gücün sık sık kullanıldığı “Hobbessian” dünyada yaşamaya devam etmektedir. John D. Fonte,

“Critical Review of Robert Kagan’s Of Paradise and Power”, American Entreprise Institute,https://www.aei.org/publication/critical-review-of-robert-kagans-of-paradise-and-power/ ;

[5]“Gürcistan, ABD ve İngiltere'den üçlü tatbikat”, SABAH, http://www.sabah.com.tr/dunya/2016/05/11/gurcistan-abd-ve-ingiltereden-uclu-tatbikat

[6]Rus Genelkurmay Başkan Yardımcısı, Anatoli Nogovitsyne, Ağustos 2008’de, çatışmaların sonunda, ABD’yi ve Batı bloğunu Gürcistan’ı destekleyerek ve maddi olarak yardımda bulunarak savaşa teşvik etmekle suçlamıştır. “Moscou accuse Washington d'armer la Géorgie,L'Express”,http://www.lexpress.fr/actualite/monde/moscou-accuse-washington-d-armer-la-georgie_778785.html

[7]Elise Labott ve Elene Gotsadze, “Russian warplanes target Georgia”, CNN,  http://edition.cnn.com/2008/WORLD/europe/08/09/georgia.ossetia/index.html

[8]Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Boru Hattı,  Azerbaycan Baküyakınlarındaki Sangaçal terminalinden gelen petrolü, Türkiye Akdeniz kıyısında Ceyhan deniz terminaline; AzerbaycanGürcistan ve Türkiye üzerinden geçerek taşıyan petrol boru hattı.

“Baku-Tbilisi-Ceyhan Pipeline”, BP, http://web.archive.org/web/20140207061512/http://www.bp.com:80/sectiongenericarticle.do?categoryId=9006669&contentId=7015093

[9]Bakü–Tiflis–Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı, Azerbaycan’ın Hazar Denizi’nde bulunan Şah Deniz sahasından üretilen gazı Türkiye’ye taşıyan, bir boru hattıdır. "TÜRKİYE’NİN ENERJİ PROFİLİ VE STRATEJİSİ", Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-enerji-stratejisi.tr.mfa

[10] Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi, TANAP, projesinin amacı, Azerbaycan’ın Hazar Denizi’ndeki Şah Deniz 2 Gaz Sahası ve Hazar Denizi’nin güneyindeki diğer sahalarda üretilen doğal gazın öncelikle Türkiye’ye, ardından Avrupa’ya taşınmasıdır. "TRANS ANADOLU DOĞALGAZ BORU HATTI PROJESİ", TANAP, http://www.tanap.com/tanap-projesi/tanap-nedir/

[12] Burak Geçkin,AZERBAYCAN, "ERMENİSTAN VE AGİT MİNSK GRUBU ÇERÇEVESİNDE KARABAĞ SORUN",Uluslararası Politika Akademisi, http://politikaakademisi.org/2013/09/28/azerbaycan-ermenistan-ve-agit-minsk-grubu-cercevesinde-karabag-sorunu/

[13]"L'Arménie et l'Azerbaïdjan s'accusent mutuellement de bombardements malgré le cessez-le-feu", L'Express, http://www.lexpress.fr/actualites/1/monde/l-armenie-et-l-azerbaidjan-s-accusent-mutuellement-de-bombardements-malgre-le-cessez-le-feu_1781130.html

[14] Osman Gün, http://avim.org.tr/tr/Yorum/FRANSIZ-MEDYASININ-KARABAG-SAVASI-DEGERLENDIRMESI, AVİM, http://avim.org.tr/tr/Yorum/FRANSIZ-MEDYASININ-KARABAG-SAVASI-DEGERLENDIRMESI

[15]ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Frank Rose, Çarşamba günkü açıklamasında "Hem ABD hem de NATO, sistemin Rusya'ya karşı tasarlanmadığını ve Rusya'nın stratejik caydırıcı kabiliyetini baltalama kapasitesine sahip olmadığını açıkça ifade etti" demiştir.

“ABD, Romanya'daki füze savunma kalkanını aktif hale getiriyor”, BBC, http://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/05/160511_abd_romanya_fuze

[16] “İsveç parlamentosundan NATO anlaşmasına onay”,  NTV, http://www.ntv.com.tr/dunya/isvec-parlamentosundan-nato-anlasmasina-onay,uqQP79l5P0eDK5QtSKwDrA

[18] http://www.koresavasi.com/basinda-kore-savasi/kore-savasi-derlemeler/138-nato-turkiyenin-uyelik-sureci-ve-kore-savasi

[19] Analist Thornike-Gordadge’ye göre, olayların alevlenmesi, Türkiye ve Rusya arasında yapılan bir bilek güreşinin sonucudur. Osman Gün, “Fransız Medyasının Karabağ Savaşı Değerlendirmesi”, AVİM, http://avim.org.tr/tr/Yorum/FRANSIZ-MEDYASININ-KARABAG-SAVASI-DEGERLENDIRMESI

[20]  Kamuran Samar, “Baltık ülkeleri Rus tehdidi altında”,  Euronews,  http://tr.euronews.com/2016/05/17/baltik-ulkeleri-rus-tehdidi-altinda/

[21] Rusya’dan Suriye’ye ‘İskender’ yığınağı, Vatan, http://www.gazetevatan.com/rusya-dan-suriye-ye-iskender-yiginagi-930318-dunya/

 


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten