PERİNÇEK DAVASI
Yorum No : 2015 / 9
28.01.2015
4 dk okuma

Ömer Engin LÜTEM

E. Büyükelçi

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi Perinçek Davasına dün  baktı. Mahkemenin uygulaması gereğince karar sonra, olasılıkla bir çok ay sonra açıklanacaktır. Genel  kanı Doğu Perinçek’in davayı kazanacağıdır.

 

Bu davanın tarafları, Doğu Perinçek ve İsviçre hükümetidir. Türkiye ve Ermenistan hükümetleri davaya müdahil olarak katılmışlardır.

 

İlk söz verilen Doğu Perinçek ve avukatları savunmalarında ifade özgürlüğü üzerinde durmuşlar, Perinçek’in Ermeni soykırımını reddetmekle beraber, bunu Ermenilere karşı olmasından, diğer bir deyimle ırkçı bir davranıştan ileri gelmediğini belirtmişlerdir.

 

İsviçre hükümeti ise savunmasını İsviçre mahkemelerinin Perinçek hakkında aldığı kararın İsviçre mevzuatına uygunluğu olduğunu belirten uzun teknik açıklamalarda bulunarak yapmıştır. Ancak kanımızca sorun İsviçre mevzuatının uygulanmasının kişilerin ifade özgürlüğünü kısıtlaması sonucunu vermiş olmasıdır. Diğer yandan hakimlerden birinin soykırımı kavramı konusundaki bir sorusuna İsviçre temsilcisinin tatmin edici bir cevap verememesi de dikkatleri çekmiştir.

 

Türk hükümeti temsilcileri de savunmalarında ifade özgürlüğünü esas olarak almışlar, kısa ve fakat özlü konuşmuşlar ve kanımızca etkili de olmuşlardır.

 

Sıra Ermeni heyetine gelince durum tamamen değişmiştir. Ünlü sinema oyuncusu George Clooney’in eşi olduğu için medyanın dikkatini çeken Lübnanlı bayan Emel Alamuddin, Ermenistan’ın avukatı olarak,  Türkiye hakkında ifade özgürlüğünü konusunda bir çok dava açılmış olduğu belirttikten sonra Ermeni soykırım iddialarından, Talat Paşa’dan, Hrant Dink’in öldürülmesinden ve Perinçek davası ile doğrudan ilgisi olmayan diğer bazı konulardan bahsederek Türkiye’yi suçlamaya çalışmıştır. Son zamanlarda Ermeni soykırımı hakkında, bilinen iddiaların tekrarının ötesinde bir değer taşımayan bir kitapla gündeme gelen İngiliz Avukat Geoffrey Robertson da Türkiye’yi suçlayan saldırgan ifadelerde bulunmuştur. 

 

Davalar hakkında belirli deneyimleri bulunan bu iki avukatın  bu davranışlarını Perinçek’in davayı kazanacağının bilinci içinde, Türkiye aleyhinde konuşmak suretiyle Ermeni kamu oylarını tatmin etmeye çalışmalarıyla açıklamak mümkündür.

 

Yukarıda değindiğimiz gibi Doğu Perinçek’in bu davayı kazanması normal olacaktır. Ancak, Türkiye bazen, mesela Loizidou davasında olduğu gibi, uluslararası mahkemelerde hiç beklenmediği sonuçlarla karşılaşabildiğini hatırda tutmakta yarar vardır.

 

Tahmin ve temenni ettiğimiz gibi Perinçek bu davayı kazanırsa Mahkemenin kararını geç açıklayacak olması Ermenistan’ın lehine olacaktır. Zira Perinçek’i aklayan bir karar kısa zamanda açıklanırsa bu Ermenistan’ın tehcirin 100. yılı münasebetiyle Türkiye aleyhinde yürütmeye başladığı kampanyayı olumsuz etkileyecektir. Aksine karar mesela sonbahara açıklanırsa etkisi daha az olacaktır.

 

Son olarak Perinçek davasına, genelde aralarında büyük anlaşmazlıklar bulunan Türkiye’deki başlıca siyasi partilerin temsilci göndermeleri üzerinde durulması gerekmektedir. Partilerin bu davranışları, haksızlığa uğramış olan Perinçek’e dayanışma içinde olduklarını göstermenin yanında, yukarıda değindiğimiz Ermenilerin Türkiye’yi karalama kampanyasına karşı bir tepkilerini de belirtmekte ve gerektiği taktirde bu kampanyaya karşı  işbirliği yapabileceklerinin bir işaretini oluşturmaktadır.. 


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten