BATININ TUTARSIZLIĞI: KENDİNE AYNA TUTMADAN “SOYKIRIM” İDDİASINDA BULUNMAK
Yorum No : 2019 / 81
17.12.2019
4 dk okuma

19 Kasım 2019 tarihinde, EU Observer’da Milan Schreuer tarafından kaleme alınan “Colonisers Speak - 60 Years After Congo's Independence” başlıklı yazı yayınlanmıştır. Yazıda Belçika’nın Kongo’yu sömürüsü ve yaptığı soykırım anlatılmıştır. Schreuer dayanak olarak André de Maere’in, Kongo’da geçirdiği zamanlara dair anlattığı anılarını da kullanmıştır ve Soykırım ithamının sebebini de nüfustaki değişimler ile yerel halka kötü muamele yapılmasına dayandırmıştır.[1] Schreuer’ün yazısı üzerine André de Maere yazıya cevaben bir mektup göndermiştir ve Belçika’nın Kongo’yu 1885-1960 yıllarında geliştirdiğini belirterek sömürgecilik faaliyetleri yürüttüklerini kabul etmemiştir. Ayrıca André de Maere, soykırım suçlamasına cevaben nüfus sayımındaki sayı değişikliklerini, hastalıklar ve yanlış yapılan nüfus sayımı ile açıklamıştır.[2]

Bilindiği üzere Raphael Lemkin’in ‘genocide’ (soykırım) terimini literatüre kazandırması ve bu bağlamda uluslararası hukuka geçirmesinden sonra 1948 BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırması Sözleşmesi kabul edilmiştir. Lemkin, ‘genocide’ kavramını Holokost’u tanımlamak ve ‘soykırımın’ tescili için geliştirmiştir. Ayrıca Lemkin çalışmalarında, 1915-1916 Sevk ve İskân dönemine dair iddiaları “Ermeni Soykırımı” olarak tanımlamaktadır. Bu kapsamda Batı’nın, Lemkin’in iddialarına dayanarak Türkiye’yi sözde Ermeni soykırımı ile itham ettiği bilinen bir husustur. Yazıda bahsi geçen Belçika da parlamentosunda aldığı kararla Türkiye’yi sözde Ermeni soykırımı suçu ile itham etmiştir.  Bu kararını da diğer Avrupa Devletleri ve Batı gibi Lemkin’in çalışmalarına dayandırdığını belirtmiştir.

Bunların yanı sıra Lemkin, çalışmalarında çok daha ayrıntılı biçimde Belçika’nın Kongo’da soykırım suçu işlediğini de belirtmiştir. Birçok araştırmacı da bu kanıdadır; E. D. Morel tarafından yayınlanan çalışmalarda (King Leopold's rule in Africa, 1904) fotoğrafları ile insanlık suçu işlendiği görülmektedir. Fakat Belçika bu suçlamayı kabul etmemektedir; Kongo Bağımsız Devleti’ni Belçika Kralı II. Leopard’ın özel mülkü olarak nitelendirmekte ve yaşananlar ile ilgisinin olmadığını savunmaktadır. Bu bağlamda Avrupa’nın da eleştirilmemek ve okların hedefi olmamak adına önceden sömürgesi olan devletler ile işbirliği geliştirme/finansal yardım girişimleri olduğu da bilinmektedir. Ne var ki bu girişimler, soykırım suçunu örtbas etmek için yeterli bir zemin oluşturmadığı gibi, etik de değildir.

Bu noktada sorgulanması gereken husus şudur; Belçika özelinde Avrupa ve Batı kendine ayna tutmak yerine, kendi hesaplaşmasını tamamlamadan soykırım konusunda Türkiye’yi kanıtlanmamış hükümlerle suçlamaktadır. Batı, parlamentolarından geçirdiği kararlar ile ithamlarını/suçlamalarını Lemkin’in çalışmalarına dayandırdığı cihetle, ikiyüzlü olarak anılacaktır. Avrupa ve Batı Belçika’nın Kongo’da (dönemin Kongo Bağımsız Devleti’nde) soykırım suçu işlediğini kabul etmelidir. Bu bağlamda eğer insan hakları söz konusu ise, Lemkin’in savlarına dayanarak ve sadece Ermeni iddiaları özelinde alınmış kararlar tutarsızlık yaratmaktadır. Bu noktada da kararların şüphesiz siyasi refleksler ile alındığı hatıra gelmektedir. Zira günümüzde Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin, devletlerce –kendi çıkarları için- uluslararası toplumda Ermenistan’ın konumlandırıldığı gibi bir yere sahip olamadığı ve Ermenistan gibi diaspora gücüne de sahip bulunmadığına dikkat çekmek gerekir.

Öte yandan Raphael Lemkin’in çalışmaları ve bu çalışmalara dayandırılarak alınan parlamento kararları elbette bağlayıcı değildir; uluslararası hukuka göre bir bağlayıcılığı yoktur. “Soykırım” suçunu tescillemede esas alınan 1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’dir. Avrupa/Batı eğer gerçekten “insanlığı” düşünüyorsa, kendine de ayna tutarak konuyu da parlamentolarında tartışabilmelidir.

 


[1] “Colonisers speak - 60 years after Congo's independence”, Eu Observer, 19 Kasım 2019

[2] “Letter to the editor regarding Congo and Belgium”, Eu Observer, 27 Kasım 2019


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten