KİMLİK ARAYIŞINDA OLAN KARADAĞ’DA BİTMEYEN OYUNLAR - 29 Temmuz 2011
Paylaş :
PDF İndir :

12.04.2009


TEPAV Dış Politika Analisti
AVİM, 29 Temmuz 2011

Karadağ’da Nisan 2011’de, siyasi gerginliğin gölgesinde gerçekleşen nüfus sayımının ayrıntılı sonuçları belli oldu. Karadağ’ın toplam nüfusu 625.266 kişi olarak hesaplandı. Nüfusun yüzde 44,98’ini Karadağlılar, yüzde 28,73’ünü Sırplar, yüzde 11,96’sını Boşnak ile Müslümanlar ve yüzde 4,91’ini Arnavutlar oluşturuyor. Nüfusun geri kalanı ise diğer azınlıklardan ve etnik kimliğini belirtmeyenlerden oluşuyor. Nüfus sayımı hakkında aylarca süren tartışmalar Karadağ’da etnik kimliklere ilişkin sorunları yeniden gündeme taşımıştı.

Sırbistan ile olan 88 yıllık beraberliğinin ardından, Karadağ, 2006’da gerçekleştirdiği halkoylaması neticesinde dar bir çoğunlukla bağımsızlığını ilan etti. Karadağlı kimliğini Sırp kimliğinden ayıran çok ince bir çizgi bulunuyor. Ortak dilleri ve dinleri, benzer tarihleri ve gelenekleri yüzünden, kimlik yönünden Sırpları Karadağlılardan ayırmak oldukça zordur. Sırbistan ve Karadağ kardeş devletler olmasına rağmen, 1997 yılından itibaren siyaset aralarına sınır koymaya başlamış, 2006’da ise yollarını tamamen ayırmıştır. Ne var ki siyaset bu iki ülkeyi nasıl ayırdıysa, günün birinde yeniden ortak devlet çatısı altında buluşturabilirdi. Bunun bilincinde olan Karadağ yetkilileri bir taraftan devletleşme sürecini tamamlamak, diğer taraftan da Karadağlılara özgü milli, kültürel ve dini kimliği pekiştirmek yönünde çabalar sarf ediyor.

Ekim 2007’de Karadağca ülkenin resmi dili olarak ilan edildi. Sırpçadan farklılaştırmak için ise, kullanımdaki alfabeye 2 yeni harf ilave edildi. Eğitim dili de Karadağcaya dönüştürüldü. Ayrı bir dil olarak Karadağcanın varlığını savunanlar, Sırpçadaki Kiril harfleri yerine, Latin harflerin kullanımını tercih etti. Ne var ki bu yöndeki çabalar, Karadağca dilinin Sırpçanın bir lehçesi olduğu gerçeğini değiştirmedi. Nitekim Karadağ halkının önemli bir kısmı da Karadağcayı Sırpçanın bir lehçesi olarak algılıyor olsa gerek. 2011 nüfus sayımında kendini Sırp asıllı olarak kaydettirenlerin oranı yüzde 28,73 olmasına rağmen, Karadağ halkının yüzde 42,88’i kullandığı dilini Sırpça olarak beyan etti. Kullandıkları dili Karadağca olarak beyan edenlerin oranı ise yüzde 36,97’de kaldı.

2003’teki nüfus sayımının sonuçlarıyla kıyaslandığında, Karadağ’da Sırpça konuşanların oranının yüzde 20 oranında azaldığı, Karadağca konuşanların oranının ise yüzde 14 arttığı anlaşılıyor. Diğer taraftan, ülkedeki Sırpların sayısının yüzde 3,26 oranında azaldığı, Karadağlıların sayısının ise yüzde 1,82 oranında arttığı sonucu da ortaya çıkıyor. Karadağ yetkilileri bu yöndeki eğilime sevinçlerini gizlemiyor. Sırplar ise, Karadağ’da halkın çoğunluğunun Sırpça konuştuğu gerçeğinin değişmediğini belirterek, Sırpçanın ikinci resmi dil olarak kullanıma girmesini, bu kapsamda Sırpça eğitim hakkının da tanınmasını talep ediyor. Sırpça eğitim hakkının tanınmaması durumda, yeni eğitim yılında Sırp asıllı öğrencilerin okulları boykot etmeye başlayacakları uyarısı da yapılıyor.

Karadağ’daki Sırpların ve Sırp Ortodoks Kilisesi’nin statüsüne ilişkin sorunun varlığı yüzünden, nüfus sayımı kapsamında Karadağ’da yürütülen tartışmalar adeta nefret söylemine dönüşmüştü. Söz konusu nefret söylemi tehditleri, kişisel hakaretleri ve lanet okumaları bile içeriyordu. Böyle bir retoriği kışkırtan ise, siyasilerin nüfus sayımı çerçevesinde Karadağ halkına baskı yaptığı ve yönlendirmeye çalıştığı yönündeki iddialardı. Nüfus sayımına ilişkin retorik, Sırbistan ile Karadağ arasındaki siyasi ilişkilerin normalleştirilmesi çabalarına da olumsuz etki yapmıştı.

Karadağ’daki 2011 nüfus sayımlarında gölgede kalan, ancak eleştiriye en açık konu, İslam dinine haiz vatandaşların kaydına ilişkin oldu. Bunun nedeni ise, nüfus kayıt formlarında hem “İslam dini”, hem de “Müslüman dini” hanelerine yer verilmiş olmasıdır. Bunun sonucunda Karadağ halkının yüzde 15,97’si dinini İslam, yüzde 3,14’ü ise Müslüman olarak beyan etti. İlk başta teknik hata olarak algılanabilecek bu mesele, en az bir yüzyıl süren siyasi oyunun uzantısından başka bir şey değildir. Hatırlatmak gerekirse, Eski Yugoslavya’da Boşnakların kimliği uzun süre sindirilmeye çalışıldı. Örneğin 1948 yılındaki Yugoslavya nüfus sayımlarında Boşnaklar “Sırp asıllı Müslümanlar”, “Hırvat asıllı Müslümanlar” ve “etnik kimlik seçmeyen Müslümanlar” başlıkları altında kendilerini saydırabilme seçenekleriyle karşı karşıya bırakılmıştı. 1969’dan sonra ise ayrı bir millet olarak Boşnakların varlığı “Müslümanlar” olarak tanımıştı. O döneme ait siyasetin günümüzde de belli ölçüde yaşatıldığı, bu çerçevede Karadağ’daki Boşnakların hem etnik hem de dini kimlikleri bakımından yapay bölünmelere teşvik edildiği ortadadır. Oysa Karadağ’ın bağımsızlık ilanında Boşnakların oyları belirleyici rol oynamıştı.




Henüz Yorum Yapılmamış.