AVRASYA JEOPOLİTİĞİNDE STRATEJİK BİR KAVŞAK NOKTASI: C5+1 FORMATI BAĞLAMINDA AVRUPA BİRLİĞİ’NİN ORTA ASYA POLİTİKASI VE TÜRKİYE’NİN ROLÜ
Analiz No : 2025 / 50
26.11.2025
10 dk okuma

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin 1991 yılında dağılmasının ardından bağımsızlıklarını kazanan beş Orta Asya devleti (Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan), zengin doğal kaynakları, nadir toprak elementleri rezervleri[1] ve Asya ile Avrupa arasındaki hayati jeopolitik konumu nedeniyle uluslararası ilişkilerde merkezi bir aktör haline gelmiştir[2]. Bu coğrafyanın stratejik önemi, ABD’nin 2015 yılında başlattığı[3] ve dışişleri bakanları düzeyinde bir deklarasyonla kurumsallaşan C5+1 formatı gibi çoklu işbirliği platformları aracılığıyla teyit edilmektedir. C5+1 (Orta Asya beşlisi ve Amerika Birleşik Devletleri) deklarasyonu, rekabetten ziyade işbirliğini vurgulamış ve karşılıklı çıkarlar temelinde yeni bir işbirliği çerçevesinin oluşturulmasını hedeflemiştir. Küresel güçler (ABD, Rusya, Çin) arasında bölge üzerinde hâkimiyet kurma çabasının bulunduğu bu ortamda, Orta Asya, büyük güç siyasetinin bir seyircisi olmaktan çıkıp Avrasya içerisinde öne çıkmaktadır.

Bu makale, artan uluslararası ilginin odağındaki Orta Asya’ya yönelik Avrupa Birliği’nin (AB) stratejik yönelimini ve ekonomik hareket alanını genişletme çabasındaki Türk Cumhuriyetlerinin ve bu bağlamda Türkiye’nin önemini diplomatik ve akademik bir perspektifle analiz etmektedir.

 

Avrupa Birliği’nin Orta Asya’ya Yönelik Artan İlgisi

Orta Asya, küresel siyasi ve ekonomik gidişat için büyük önem taşımaktadır. Kaynaklar, bölgenin Çin için olduğu kadar, AB için de önemli bir ekonomik ve ticari ortak olduğunu göstermektedir. AB, Orta Asya ülkeleriyle son yıllarda üst düzey ilişkilerini yoğunlaştırmıştır. Bu yoğunlaşmanın somut göstergeleri arasında, 2025’te Özbekistan’ın Semerkant kentinde gerçekleşen ilk AB-Orta Asya Zirvesi bulunmaktadır.

AB’nin Orta Asya’ya yönelik yaklaşımı, güncel jeopolitik manzaraya, özellikle Rusya-Ukrayna savaşı ve Afganistan’daki gelişmelere bağlı olarak stratejik önem kazanmıştır. AB, 2019’da Orta Asya’ya yönelik yeni bir strateji kabul etmiş, bu strateji bölgenin AB çıkarları için artan stratejik önemini vurgulamıştır. AB’nin bölgeye ilgisinin temelinde yatan stratejik ve ekonomik hedefler şu şekilde sıralanabilir:

  1. Ekonomik ve Ticari Ortaklık: AB, bölgenin ikinci en büyük ticaret ortağı ve yatırımların %40’ından fazlasının kaynağı olarak en büyük yatırımcı konumundadır[4]. AB, ticari ve ekonomik fırsatlara daha fazla odaklanarak bölgedeki yabancı politikasını adapte etmektedir.
  2. Geliştirilmiş Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmaları (EPCA): AB, Kazakistan (2020), Tacikistan (Temmuz’da paraflanan) ve Özbekistan (24 Ekim'de imzalanan) ile Geliştirilmiş Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmaları (EPCA) imzalamış veya müzakere etmiştir. Bu anlaşmalar, ticari ilişkileri genişletmeyi, gümrük prosedürlerini kolaylaştırmayı ve Avrupalı şirketleri çekmek amacıyla yatırım iklimini iyileştirmeyi amaçlamaktadır[5].
  3. Kritik Mineraller ve Enerji Çeşitliliği: AB, özellikle Çin’in tedarik zincirlerindeki hakimiyetini azaltmak için Orta Asya’nın kritik minerallerine erişim ve tedarik zincirlerini çeşitlendirme konusunda belirgin bir ilgi göstermektedir. Ayrıca, AB, Hazar havzasını alternatif enerji kaynakları için hedeflemekte ve yeşil enerji işbirliğini desteklemektedir.
  4. Altyapı ve Bağlantısallık: AB, Semerkant Zirvesi sırasında, Küresel Geçit (Global Gateway) çerçevesinde bölgedeki altyapı gelişimine yaklaşık 12 milyar Euro taahhüt etmiştir. Bu, Rusya ve Çin’e aşırı bağımlılığı sınırlama yönündeki Orta Asya ülkelerinin çok yönlü dış politika tercihlerini destekleyici bir rol üstlenme çabasını yansıtmaktadır.

Ancak, AB’nin Orta Asya’ya ilgisinin artmasına rağmen, bu girişimin geç kalınmış bir adım olduğu değerlendirilmektedir. Türkiye, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla oluşan jeopolitik boşluğu erken fark ederek, AB’den beklediği desteği almamasına rağmen, 1991’den itibaren bölgeyle geniş çaplı diplomatik, ekonomik ve kültürel angajmanlar geliştirmiştir[6].

 

Türk Cumhuriyetlerinin ve Türkiye’nin Avrasya Jeopolitiğindeki Stratejik Önemi

Orta Asya Cumhuriyetleri, ulusların karşılıklı çıkarlarına hizmet edebilecek bir işbirliği çerçevesine oturmaya çalışmakta ve yalnızca tek bir güç eksenine bağlı kalmayan çok yönlü dış politika tercihlerini sürdürmektedirler. Bölge, artık herhangi bir büyük gücün “arka bahçesi” veya yeni “büyük oyunun” bir sahnesi değildir.

Bu dinamik bağlamda, Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri arasındaki kurumsal ve jeoekonomik bağlar, Batı’nın (ABD/AB) bölgedeki etkinliğini artırma çabaları için hayati bir destek unsuru sunmaktadır:

  1. Tarihsel ve Kültürel Bağlar: Türkiye, Orta Asya ülkeleriyle güçlü kültürel, geleneksel ve dil bağları kurmuş ve yakın ilişkiler tesis etmiştir.
  2. Türk Devletleri Teşkilatı (TDT): 2009’da kurulan Türk Konseyi’nin 2021’de TDT’ye evrilmesiyle, Türkiye, bölgeyle kurduğu derin kurumsal, diplomatik ve ekonomik bağlar sayesinde öne çıkmaktadır. TDT, ortak ekonomi, güvenlik ve kültürel işbirliğini hedeflemektedir[7].
  3. Orta Koridorun Merkezi Konumu: Orta Asya’nın ekonomik stratejisinin merkezinde, Rusya’yı atlayarak Çin’den başlayarak Orta Asya, Hazar, Güney Kafkasya ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanan ticaret yolu olan Orta Koridor (Middle Corridor) bulunmaktadır. Bu güzergâh, ticaretin dünyaya açılan kapısını oluşturmaktadır. Orta Koridor’un potansiyelinin ortaya çıkarılması, uzun vadeli taahhütlere bağlıdır. Bakü-Ceyhan-Tiflis Petrol Boru Hattı’nın büyük bir bölümünün Türkiye’den geçmesi de ülkenin uluslararası konumunu güçlendirmektedir[8].
  4. Bölgesel Entegrasyona Katkı: Orta Asya ülkeleri, bölgesel işbirliğini güçlendirme amacıyla Taşkent’te toplanmış ve Azerbaycan’ı resmi üye olarak kabul etmiştir. Azerbaycan’ın katılımı, bölgenin ekonomik gelişim alanını genişletme ivmesini güçlendirmektedir. Orta Koridor üzerinde kilit öneme sahip Kazakistan ve Azerbaycan, bu koridorun işleyişinde merkezi bir rol oynamaktadır.
  5. Jeostratejik Köprü Rolü: Türkiye, Avrupa’nın Doğudaki uç noktası ve Avrasya’da göz ardı edilmesi mümkün olmayan bir konumdadır. Türkiye, bu konumu itibarıyla ne Batı’nın ne de Asya’nın dışarıda bırakabileceği hayati bir damar olarak nitelendirilebilir. Türkiye, Hazar havzasından gelen Türkmen gazının Avrupa’ya sınırlı hacimde de olsa ulaşmasını sağlamayı hedefleyen anlaşmalarla da Doğu ile Batı arasında bir enerji merkezi konumuna ilave bir güç katmaktadır.

ABD ve AB’nin Orta Asya’ya olan ilgisinin merkezinde yer alan ticaret ve lojistik, Türkiye’nin konumunu kritik hale getirmektedir. Bugün, bölgenin ekonomik stratejisinin merkezinde, Çin’den başlayarak Orta Asya, Hazar, Güney Kafkasya ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanan ticaret yolu olan Orta Koridor yer almaktadır[9]. Bu güzergâh, Rusya’yı atlayan önemli bir ticaret güzergahını kesin bir biçimde şekillendirmektedir ve Türkiye, bu yeni ticaretin dünyaya açılan ana çıkış noktası olarak konumlanmaktadır[10].

 

Sonuç

C5+1’in C6+1’e dönüşmesi ile daha da güçlenmesi ve AB’nin Orta Asya’ya yönelik stratejisi, bölgedeki çok kutuplu jeopolitik rekabetin yoğunlaştığını göstermektedir. Orta Asya ülkeleri, ekonomik çeşitlendirme ve bağımsızlıklarını koruma amacıyla Batı ile işbirliğini artırma arayışındadır.

Türkiye, bu stratejik denklemde göz ardı edilemeyecek bir rolü bulunmaktadır. Türkiye, Batı’nın Orta Asya’daki varlığını artırma çabaları için doğal bir ortak olarak öne çıkmaktadır. Ancak, AB’nin kendi Orta Asya stratejisi dahilinde EPCA’ları doğrudan Orta Asya ülkeleriyle müzakere etmeyi tercih etmesi ve bu anlaşmalara Türkiye’yi dahil etmemesi, tam bir işbirliğini engellemiştir.

AB’nin Orta Asya’da somut ve kalıcı kazanımlar elde etme niyetiyle hareket ederken, Türkiye ile işbirliği içinde başarılı olabileceği önemle vurgulanmalıdır. Batı’nın (ABD/AB) Orta Asya’da kalıcı ve etkin bir nüfuz tesis edebilmesi, Rusya ve Çin’in etkisine karşı denge kurabilmesi, bölgenin temel bağlantısallık rotası olan Orta Koridor’un Türkiye’nin kilit rolüyle geliştirilmesine bağlıdır. Türkiye’nin TDT içindeki ve Orta Koridor üzerindeki yerleşik konumu, Avrasya coğrafyasında stratejik bir köprü işlevi görmekte ve AB’nin ekonomik hedeflerine ulaşması için gerekli olan güvenilir ve yerleşik ortaklık potansiyelini sunmaktadır.

 

*Fotoğraf: https://yep.uz/en/2025/11/c5-1-washington-trump-central-asia-analysis/

 

[1] “The Future of US–Central Asia Relations,” Hudson Institute, Hudson.org, 10 November 2025,  https://www.hudson.org/events/future-us-central-asia-relations.

[2] “The Future of US–Central Asia Relations,” Hudson Institute

[3] Hazel Çağan Elbir,  “ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Beş Orta Asya Ülkesine Ziyareti,” AVİM, avim.org.tr, 10 Kasım 2015, https://www.avim.org.tr/public/index.php/tr/Yorum/ABD-DISISLERI-BAKANI-JOHN-KERRY-NIN-BES-ORTA-ASYA-ULKESINE-ZIYARETI.

[4] Hazel Çağan Elbir, “AB’nin İlk Orta Asya Girişimi,” AVİM, avim.org.tr, 27 Mart 2025, https://avim.org.tr/tr/Analiz/AB-NIN-ILK-CIDDI-ORTA-ASYA-GIRISIMI.

[5] Çağan Elbir, “AB’nin İlk Orta Asya Girişimi.”

[6] Çağan Elbir, “AB’nin İlk Orta Asya Girişimi,”

[7] Çağan Elbir, “AB’nin İlk Orta Asya Girişimi.”

[8] Hazel Çağan Elbir,  “ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Beş Orta Asya Ülkesine Ziyareti,” AVİM, avim.org.tr, 10 Kasım 2015, https://www.avim.org.tr/public/index.php/tr/Yorum/ABD-DISISLERI-BAKANI-JOHN-KERRY-NIN-BES-ORTA-ASYA-ULKESINE-ZIYARETI.

[9] Bekir Caner Şafak, “ABD’nin Orta Asya Stratejisi Bağlamında Vaşington C5+1 Zirvesi,” AVİM, avim.org.tr, 18 Kasım 2025, https://avimbulten.org/tr/Analiz/ABD-NIN-ORTA-ASYA-STRATEJISI-BAGLAMINDA-VASINGTON-C5-1-ZIRVESI.

[10] Şafak, “ABD’nin Orta Asya Stratejisi Bağlamında Vaşington C5+1 Zirvesi.”


© 2009-2025 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.