WATS VE YAVUZ HIRSIZIN EV SAHİBİNİ BASTIRMASI
Yorum No : 2017 / 74
20.09.2017
3 dk okuma

Geçtiğimiz hafta Kuzey Amerika Orta Doğu Çalışmaları Derneği (Middle East Studies Association (MESA) of North Amerika), Türk hükümet yetkililerine hitaben, Türk hükümetinin Türkiye’deki akademisyenlerin Ermeni-Türk Çalıştayı’nın (Workshop on Armenian-Turkish Scholarhip (WATS)) Berlin’deki 10. toplantısına katılmalarını engellediğini öne süren ve bunu eleştiren bir açık mektup yayınladı. Bundan birkaç gün sonra, WATS Düzenleme Komitesi ve çalıştayın ev sahibi kurum olan Lepsiushaus Potsdam da içeriği bu mektupla oldukça örtüşen ve bazı kısımları neredeyse aynı olan bir basın duyurusu yayınladı.

Bu metinlerde, Türkiye’deki "ultra-milliyetçi çevreleri" ve "Türk hükümeti"ni 1915 olayları gibi tartışmalı konular üzerinde çalışan akademisyenler üzerinde baskı uygulamakla suçlayan ifadeler yer aldı. Metinlerin yazarları, Türk hükümeti ve YÖK’ü Ankara’daki bir üniversitede görev yapan bir akademisyenin çalıştaya katılımını engellemekle itham ettiler ve bu tür uygulamaların akademik araştırma, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü vb. özgürlüklerin ihlali olduğunu belirttiler.

Kuşkusuz, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü ve tartışmalı konular hakkında dahi akademik araştırmalar için serbest bir ortamın var olması demokratik ve özgür toplumlar için olmazsa olmaz şartlardır. Bunlar aynı zamanda bilim ve akademik çalışmaların ilerlemesi için de gereklidir.

Ancak, konuyla ilgili olarak önemli bir başka hususun da göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Bilim insanları ve akademisyenlere yönelik baskıların müsebbibi her zaman devlet otoriteleri olmayabilir. Çok fazla dile getirilmese de, en az devlet baskısı kadar sorunlu bir mesele, bilim ve akademi çevrelerinde vuku bulan “mahalle baskısıdır.” Entelektüel sataşma ve sindirme, isim takma, yaftalama, izole etme vb. şeyler pek fazla dikkat çekmese de genel kabul kanıları benimsemeyen bilim insanı ve akademisyenlere karşı uygulanan oldukça etkili baskı ve yıldırma yöntemleridir.

Ne yazık ki, 1915 olayları ile ilgili olarak soykırım tezini benimsemeyen ve bu olayları soykırımdan çerçevesinden farklı çerçevelerde araştıran akademisyenler bu tür baskı ve yıldırma yöntemleriyle hemen her gün karşı karşıya kalmaktadırlar. Bundan da kötüsü, bu tür susturma çabalarının neredeyse her zaman devlet otoritelerinin akademi üzerindeki baskılarından yakınanlar tarafından ortaya konuyor olmasıdır.

WATS organizatörleri, özellikle Ronald Suny ve Fatma Müge Göçek, her fırsatta soykırım tezini reddeden akademisyenleri ad takarak (örn. inkarcı, Turkophile), hatta onları Türk devletinin ajanları olarak suçlayarak (örn. resmi tarihçi) yıldırmaya çalışmaktadırlar. Akademik özgürlüklerden bahseden WATS organizatörleri, bu tür akademisyenlerin WATS toplantılarına katılım başvurularını reddetmektedirler. Bundaki amacın, bu tür akademisyenleri izole etmek olduğu açıktır.

Bu gerçekler göz önünde bulundurulduğunda, WATS organizatörleri gerçekten de 1915 olayları hakkındaki akademik çalışmalara katkı sunma amacını taşıyorlarsa, tartışmaya açık bu tutumlarını gözden geçirmek durumundadırlar. Ancak, bundan sonra akademisyenler için otoritelere yaptıkları başvurular bir anlam  ifade edebilecektir.    


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



  • Atakan Mert - WATS ve Yavuz Hırsızın Ev Sahibini Bastırması
    MESA ve WATS tarafından sahtekarlıklara kısa ve öz bir cevap verilmiş yukarıdaki makalede. Tebrik ederim! Akademik Özgürlükler Ön Yargılarla savunulamaz. Ön yargıları ve tabuları olan beyinler zaten özgür değildir.
    26.09.2017

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten