Yeni Zelanda saldırısının yankıları devam ederken Türk basınında ve yabancı basında pek yer verilmeyen önemli bazı ayrıntılar aslında saldırının kendisi ile ilgili çarpıcı bilgiler veriyor. Teröristin silahında ve kullandığı şarjörlerde bulunan yazılarda özellikle Türk ve Müslüman karşıtlığını gösteren onlarca atıf bulunuyor. Ancak birkaç istisnai kaynak dışında bu yazılar arasında Ermenice atıfların da bulunduğuna neredeyse hiç değinilmemiştir.

Bu durum tespitinden sonra Yeni Zelanda saldırıları sonrasında hiç değinilmeyen Ermenice atıfların sebeplerini konuşmak yerinde olacaktır. Batı basınında yer alan birçok haberde, teröristin silahında ve şarjörlerinde yer alan tüm yazılar ve çözümlemelerine yer verilmiştir. Dikkat çekici bir şekilde,  örneğin İngiltere merkezli Dailymail sitesindeki haberde tüm yazıların çözümlemelerine yer verilirken yalnız Ermenice metin göz ardı edilmiştir.[1] Benzer şekilde çok sayıda haber kaynağında Ermenice metnin ne çözümlemesine, ne de böyle bir yazı da bulunduğuna dair herhangi bir ifadeye yer verilmiştir. Aynı sessizlik, teröristin hem de Ermenice harflerle “Sarıkamış muharebesi” olarak çevrilebilecek yazı karşısında Ermeni örgütler arasında da görülmektedir.

Diaspora Ermeni örgütleri, basın yayın kuruluşları ve toplumu, Ermeni terör örgütlerini her daim desteklemiş, teröristleri kahraman ilan etmiş ve tek taraflı bir söylemi egemen kılmak için ırkçılık, nefret suçu, İslam ve Türk düşmanlığı ve her türlü baskı yöntemini kullanmıştır ve hala da kullanmaktadır. Yeni Zelanda ANC’nin sayfasında Hocalı olayları için “fabricated” yani “uydurma” ifadesi kullanılmaktadır. Hocalı’daki katliamı görmezden gelen, küçümseyen ve aşağılayan, failleri için anıtlar açan ve kahramanlaştıran bu anlayış, Yeni Zelanda’daki terör olayı ve benzerlerini mümkün kılan anlayışın ta kendisidir.

Batılı ülkelerin sorumluluğu, Ermeni söylemleri gibi teröre destek veren, İslam ve Türk düşmanlığını körükleyen ve bundan beslenen söylemleri koşulsuz bir şekilde ve Hristiyan dayanışması gibi gerekçelerle desteklemesinde yatmaktadır. Bu desteğin temelinde tarihsel hakikat arayışı veya adaletin tesis edilmesi değil, dini nedenlerle ve Türk karşıtlığı ekseninde bir kimlik inşası, şiddetin ve terörün övülmesi ve bunun bir milli ideoloji olarak benimsenmesi yatmaktadır.

Bu terör saldırısının failleri yalnız tutuklananlar değil, her gün, her fırsatta terörü, yabancı düşmanlığını, Türk ve İslam karşıtlığını, ırkçılığı ve nefret suçunu teşvik eden ve destekleyenlerdir; asıl bu failler ortaya çıkarılmalıdır.