ERMENİSTAN CUMHURBAŞKANI SARKİSYAN’IN ÇANAKKALE SAVAŞI’NIN 100. YILDÖNÜMÜ ANMA MERASİMLERİNE DAİR DAVETE YANITI
Yorum No : 2015 / 8
22.01.2015
6 dk okuma

AVIM

23.01.2015

 

Ermenistan Cumhurbaşkanı Serzh Sarkisyan, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine yapmış olduğu Çanakkale Savaşı’nın 100. yıldönümü anma merasimlerine dair davete Ermenistan Cumhurbaşkanlı’ğının resmi websitesinde yayınladığı bir mektupla yanıt vermiştir. Bu mektupta Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetini geri çevirmektedir. Bu mektup Ermeni, Türk ve uluslararası basında geniş yer bulmuştur.

 

Cumhurbaşkanı Sarkisyan mektubunda yaygın Ermeni siyasal söyleminin basmakalıp sözlerini tekrar etmekte ve “gelecek kuşaklara özgün/sahih ve gerçek tarihin aktarılması”nı talep etmektedir. Ne var ki, mektubundaki iddialar ile kendi öz talebi çelişmektedir.  

 

Cumhurbaşkanı Sarkisyan “Çanakkale Savaşı’nda Osmanlı kuvvetlerine katılan Ermeni kökenli topçu subayı Yüzbaşı Sargis Torosyan”dan bahsetmektedir. Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Yüzbaşı Torosyan’ın “imparatorluğun savunma ve güvenliğine adanmış, sadakat ve cesareti dolayısıyla Osmanlı askeri ödülleriyle bezenmiş bir subay” olduğunu ifade etmektedir.

 

Cumhurbaşkanı Sarkisyan, bu ‘hikayeyi’ Torosyan’ın ilk olarak 1947 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde Çanakkale’den Filistine: Türkiye’nin Beş Cephesi ve Müttefikleri Hakkında Gerçek Bir Hikaye ve Bir Harem Romansı başlığıyla yayınlanan hatıratından almıştır. Açıktır ki, Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın bu hatırata atıfta bulunmasının nedenlerinden biri de onun Türkiye’de 2012 yılında yayınlanmış olması ve bu nedenle böyle bir atfın mektubunu daha etkileyici kılacağı düşüncesidir.   

 

Açık olan bir başka şey ise, Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın bu hatıratın başlattığı akademik tartışmaları göz ardı ederek, başlığındaki “gerçek bir hikaye” ifadesine gereğinden fazla ve yersiz bir itibar göstermiş olmasıdır. Büyük olasılıkla, Yüzbaşı Torosyan’ın ‘hikayesi’ amacına hizmet ettiği için Cumhurbaşkanı Sarkisyan doğruluğunu araştırmaya ihtiyaç duymamıştır.

 

Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ı, atıfta bulunduğu “gerçek hikaye”nin sahteliğinin halihazırda bir olgu olarak kabul edildiğini hatırlatmak yerinde olacaktır. Torosyan’ın ‘gerçekler’indeki çelişkileri daha ilk bakışta sezen tarihçiler, bu hatıratın güvenilirliği hakkında araştırmalar yapmış ve bu araştırmaların sonucunda hayal ürünü anılar olduğu fikrinde uzlaşarak geçersizliğini ilan etmişlerdir. Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın uydurulmuş bir anlatıya bel bağlaması kendisinin “özgün/sahih ve gerçek tarih”ten ne anladığı göstermektedir. Torosyan hakkındaki tanımlamaları ise yurtseverlik ve sadakat kavramları hakkında fikir vermektedir.

 

Cumhurbaşkanı Sarkisyan mektubunda,

Sizin için Çanakkale Savaşı Türkiye ve Dünya için savaş ve savaş alanlarından doğan dostluğun misali, savaşın acı mirasını hatırlatan, edebi bir barış ve kardeşlik anıtı olan emsalsiz bir örnektir.  

 

şeklindeki sözlerine “Çanakkale Savaşının iyi bilinen anlamı” ifadeleriyle devam etmektedir. Her ne kadar, kendisinin bu şekilde ne demek istediğinin anlaşılması zor olsa da, Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye halkının Çanakkale Savaşına nasıl bir anlam atfettiğini anlamamış olma ihtimaline karşı Mustafa Kemal Atatürk’ün savaşta hayatını kaybetmiş Anzak askerleri ve ailelerine mesajını burada yinelemek isteriz.   

 

Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar; burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçikle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar; gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.

 

Cumhurbaşkanı Sarkisyan ne kastettiğini açıklamadan “Türkiye’nin Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı’ndaki şaibeli rolü”nden bahsetmektedir. Türkiye’nin (doğrusu, Osmanlı Devleti’nin) Birinci Dünya Savaşı’ndaki rolü savaşa katılan diğer devletlerin rolü ne idiyse o olmuştur. Birinci Dünya Savaşı ile ilgili asıl şaibeli olan ise Ermeni fedayilerinin (çetecilerinin) ve Rus ordusunda Osmanlı ordusuna karşı savaşan Ermeni askerlerinin rolüdür.

 

Türkiye İkinci Dünya Savaşı’na katılmamış ve herhangi bir çatışma içine girmemiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin rolü vatandaşlarını savaşın kötülüklerinden koruyan harika bir diplomasiden başka bir şey değildir. Ermenistan’ın Türk tarihinin bu döneminden dersler çıkartması kendi açısından çok faydalı olacaktır.

 

Cumhurbaşkanı Sarkisyan Türkiye’den “geçmişle ve seçici olmadan dört başı mamur evrensel hafızayla ve tarihsel adaletle yüzleşme”ye cesareti olmasını beklediğini ifade etmektedir.  Cumhurbaşkanı Sarkisyan için bizim dileğimiz de aynıdır. Biz de Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın tarihçi postundaki propagandacıların Birinci Dünya Savaşı esnasındaki Ermeni kayıplarıyla ilgili olarak öne sürdükleri hayali “1.5 milyon” rakamını reddedecek cesarete sahip olmasını dilerdik. Bununla birlikte arzu edilirdi ki, Cumhurbaşkanı Sarkisyan tarihsel araştırma yöntemleri, tarih ve bellek, ve güvenilir, geçerli tarihsel dokümanlar ve hatıratlar arasındaki fark hakkında bilgi sahibi olsun. İsterdik ki, Cumhurbaşkanı Sarkisyan kolektif bellek üzerine çalışan akademisyenlerin ortaklaşa kabulü olan ‘kolektif bellek evrensel değil özneldir ve güncel bağlam tarafından şekillendirilmiştir’ görüşünden haberdar olsun.    


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten