TÜRKİYE’NİN DAEŞ’LE İMTİHANI
Paylaş :
PDF İndir :

07.06.2016


Yeniakit, 6 Haziran 2016

 

Paris saldırısına kadar IŞİD diye isimlendirilen DAEŞ, bu saldırıdan sonra lügatimize DAİŞ veya DAEŞ olarak girdi. Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) için kullanılan DEAŞ-DAİŞ-DAESH terimi, uzun süredir Kürt medyası ANF (Fırat Haber Ajansı-Fırat News) tarafından da kullanıyor oluşu, bu terör örgütünün hangi mihrakların değirmenine su taşıdığını gayet net bir şekilde ortaya koyuyor.

Kendisi bir barış ve adalet dini olan İslam’ın, bu terör örgütüyle uzaktan ve yakından alakası olamaz. CHP ve bir kısım HDP milletvekilinin Kahramanmaraş’ta kurulan 25 bin konteyner kent için, “iktidar burada IŞİD elemanı yetiştirecek!” argümanı hangi emellere hizmet ediyor?

Türkiye, DAEŞ’e karşı, güvenlik operasyonları, yabancı terörist savaşçılarla mücadele, uluslararası koalisyona destek ve örgütün mali kaynaklarının kurutulmasından oluşan dört katmanlı bir mücadele stratejisi izliyor. Sonuç alacağından kuşkumuz yok. Çok boyutlu politikasının iyi niyetinden de şüphe edilemez.

DAEŞ’in Musul’u ele geçirmesi sonrasında Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’nda bulunan 49 kişiyi rehin almasıyla başlayan Türkiye’ye yönelik DAEŞ tehdidi ilerleyen yıllarda dışardan içeriye taşındı. Nitekim Güneydoğu’da sürmekte olan iç savaşın yansıması, DAEŞ’in içeriye kadar sızdığına işaret etmektedir.

Türkiye DAEŞ’e karşı askeri ve siyasi olmak üzere iki boyutlu mücadele stratejisi izlemektedir. Askeri bağlamda DAEŞ, Kilis’te yaklaşık 90 km’lik sınır hattı boyunca füze saldırılarında bulundu. Tabii saldırılar sadece sınır karakollarını değil, sivil alanları da vurdu. Metropol kentlerde yapılan bombalı saldırıları da eklediğimizde DAEŞ’in Türkiye›yi hedef tahtasına oturttuğunu söyleyebiliriz.

Konstantiniyye dergisine dikkat! Bugüne kadar 6 sayı ile okuyucu karşısına çıkan örgütün dergisi, Türkiye’yi somut bir düşman olarak göstermektedir. Buna göre; iktidar, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri dahil devletin tüm kurumlarına karşı savaş söylemi geliştiren dergi, mercek altına alınıp incelenmelidir. Hükümetin DAEŞ’e karşı yürüttüğü çok-boyutlu mücadele stratejisi dört ana

damardan meydana geliyor. Ulusal bazda DAEŞ ile bağlantılı olduğu düşünülen gruplara yönelik güvenlik operasyonları bu bloklardan ilkini oluştururken, YTS ile mücadele ikinci, DAEŞ karşıtı uluslararası koalisyona verilen destek üçüncü ve son olarak terörün finansmanının önlenmesine yönelik ulusal ve uluslararası mücadele dördüncü ayağını oluşturmaktadır. Bu çok boyutlu mücadele, Türkiye’nin DAEŞ’i terör örgütü olarak tanıdığı 2013 yılından bu yana bir devlet politikası olarak şekillenmiştir. Buna rağmen bir kısım çevrelerin hâlâ iktidarı IŞİD yanlısıymış gibi gösterip, onun üzerinden İslam›a saldırmaya çalışmalarını anlamak mümkün değil.

Gaziantep ve Kilis illerimizde DAEŞ’in ne işi var? DAEŞ’in Halep’in kuzeyinde elinde tuttuğu alana olan coğrafi yakınlıktan dolayı terör örgütü bu illerde yuvalanma imkanı bulmuştur. Ancak devlet, örgütün hücre evlerine yaptığı operasyonla olaya hakimdir. Acı gerçektir ki DAEŞ  şu ana kadar katyuşa füzeleriyle 50’nin üzerinde saldırı gerçekleştirmiş ve 21 kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştur.

Türkiye YTS (paralı ve yabancı terörist) konusunu masada çözebilir mi? Uluslararası koalisyon YTS konusunda cıvık davranıyor. Yabancı teröristlerin kendi ülkelerinden ayrılmadan engellenmeleri Türkiye’ye girdikten sonra yakalanmalarından daha kolaydır. Irak ve Suriye’de terör örgütü DAEŞ saflarında 24 bin yabancı savaşçı bulunurken, örgütün mevcudunun Iraklı ve Suriyeli militanlarla 40 ile 70 bin arasında olduğu tahmin ediliyor. Gözü dönmüş 70 bin cani ne yapmaz? Hele de yaptıklarını “din” adına yaptığını zannediyorsa neler yapmaz ki! Hem devlet ve hem de TSK sınırları çok iyi bir şekilde korumalı ve asla YTS girişine müsaade etmemelidir.

Türkiye’nin Suriye sınırında ek fiziki güvenlik sistemi kuruldu mu? Sınırdan yasadışı geçişlerin ve kaçak turist görünümlü sızmaların önüne geçilmelidir. TSK, sınırdaki personel sayısını artırırken, hudutlarda görevli askerlerin yarısı Suriye sınırına kaydırıldı. Sınırda 145 kilometrelik yeni tel engel inşa edilirken, devriye faaliyetlerine yönelik sınırın 270 kilometrelik bölümü aydınlatılmış durumdadır. Yine bu bağlamda 365 kilometre hendek kazıldı, 70 kilometre toprak set, 7 kilometre beton duvar ve 22 kilometre akordeon engel inşa edileceği söyleniyor.

Allah’ın izniyle zahiri tedbirlerin iyi alındığı görülüyor. Tabii sırf bu iş için devletin 250 milyon lira harcadığı iddia ediliyor.




Henüz Yorum Yapılmamış.