TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİ SERGİSİ: “NAR NİYETİYLE”
Paylaş :
PDF İndir :

07.04.2016


6 Nisan 2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde Türk-Ermeni ilişkilerinin 800 yılını anlatan kartpostal sergisinin açılışı düzenlenmiştir.

 “Nar Niyetiyle - Türk-Ermeni İlişkilerinde Unutmanın Değil, Hatırlamanın Zamanı” başlığını taşıyan serginin açılışında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yalçın Karayağız Dışişleri Bakanlığı’nı böyle bir etkinliğin gerçekleştirilmesindeki katkıları için içtenlikle teşekkür etmiştir.

Sergide ayrıca Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru da bir açılış konuşması yapmıştır. Sayın Naci Koru’nun açılış konuşmasının tam metni aşağıda paylaşılmıştır.

Açılışta İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu, Ermeni bestekârlarının Osmanlı döneminde Türk musikisine kazandırdığı eserleri icra etmiştir. Ünlü müzisyen Ara Dinkjian da besteleriyle dinleyicilere müzik ziyafeti sunmuştur. Bahsi geçen konserler Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca organize edilmiştir.

Zengin bir Osmanlı kartpostal arşivinin sahibi Orlando Carlo Calumeno’nun koleksiyonundan oluşturulan sergi 6-29 Nisan 2016 tarihleri arasında ziyaretçilere açık olacaktır.

 

DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI BÜYÜKELÇİ NACİ KORU’NUN “TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİNDE UNUTMANIN DEĞİL, HATIRLAMANIN ZAMANI” BAŞLIKLI SERGİNİN AÇILIŞINDA YAPTIKLARI KONUŞMA

Değerli Rektör Yardımcısı, Sayın Kaymakam,

Sayın Büyükelçiler ve kordiplomatik üyeleri,

Değerli Akademisyenler,

Saygıdeğer konuklar,

Türkler ve Ermeniler arasındaki ilişkilerin 800 yılı aşan ortak tarihinin izlerini süren “Türk-Ermeni İlişkilerinde Unutmanın Değil, Hatırlamanın Zamanı” başlıklı serginin açılışı vesilesiyle bugün sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

Bu vesileyle başta serginin küratörü Güzin Erkan ve Tasarımhane ekibi ile sergiye ev sahipliği yapan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Yalçın Karayağız ve yardımcısı Prof. Alev İdrisoğlu olmak üzere bu projenin gerçekleşmesine katkıda bulunan herkese teşekkürlerimi sunuyorum.

Dışişleri Bakanlığı olarak bu projeyi hayata geçirirken Türkler ve Ermeniler arasında tarihten gelen ve yakın bir geçmişe kadar kesintisiz devam eden birlikte yaşama kültüründen ilham aldık. Bu sergiyle, birlikte yürüyeceğimiz bir yola çıkarken, ortak kültürümüze ait unsurları, bizi biz yapan tüm deneyimleri hatırlamayı amaçlıyoruz.

Bu sergiyle öncelikli arzumuz, belirli çevrelerce tek bir boyuta ve hatta bir tek yıla hapsedilmeye çalışılan Türk-Ermeni ilişkilerini insani yönleriyle ele almak, dostluk ve barış içinde ortak bir gelecek kurma çağrısına ses vermektir. Esasen iki halkın yeniden yakınlaşmasının da bu tür insani köprüler üzerinden geçeceğini düşünüyoruz.

Sergi zengin içeriğiyle, Türkiye’de yaşayan Ermenilerin Anadolu kültürü içindeki yeri ve önemini tüm boyutlarıyla ziyaretçilere sunacak. 

Ayrıca bu akşam bu kültürel birlikteliğin en güzel örnekleri olarak, Ermeni bestekârların eserlerini seslendirecek İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Topluluğu’nu ve bu topraklarda harmanlanan melodilerle evrensel bir müzik dili yakalayarak dünyaca tanınan değerli sanatçı Ara Dinkjian’ı dinleme şansı bulacağız. 

Değerli konuklar,

Biz herkesin, bu bütünün parçalarını oluşturan her ferdin, her ailenin kendi tarihini dilediği gibi hatırlama ve anma hakkı olduğunu teslim ediyoruz. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecinde ve insanlığın o güne kadar görmediği ölçekteki kayıplara sahne olan I. Dünya Savaşı koşullarında, imparatorluğun tüm halklarının yaşadığı derin acıları inkâr etmiyoruz.

Fakat tarihin akışını bir noktada dondurup, iki halkın yüzlerce yıllık tarihini tek bir ana indirgeyerek tek taraflı bir anlatının dayatılmasını, buradan hareketle barış ve diyalog yerine çatışmayı körüklemeye yönelik kampanyaları fevkalade yanlış buluyoruz.

Unutmayalım ki, tarihte yaşananları kendi siyasi amaçları için kullananlar, hem Türklere hem Ermenilere zarar vermektedir. Acıları siyaseten istismar edenler, en başta o acıları yaşayanlara ve onların torunlarının hatıralarına saygısızlık ettiklerini bilmelidir.

Yoğun karalama kampanyalarıyla genç kuşaklara nefret dilini aşılamaya yönelik tüm çabalara karşı Türkiye, samimi ve yapıcı bir yaklaşım sergilemiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın 23 Nisan 2014 tarihli taziye mesajı bu anlamda bir dönüm noktası olmuştur.  Bu mesajı takip eden süreçte, Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımızın geçtiğimiz yıl yaptığı açıklamaların yanı sıra bu insani söylemi destekleyecek adımlar atılmıştır.

Bu adımların devamını getirmeye, Türkiye’deki Ermeni kültür varlıklarına sahip çıkmaya, dostluk ve barış yolunda ilerlemeye kararlıyız.  İnanıyoruz ki, Türklerle Ermeniler arasındaki insani ilişkiler artarak normalleştikçe, gerilimden ve çatışmadan beslenen kesimler uzlaşmaz tutumlarını sürdüremeyeceklerini anlayacaklardır. 

Değerli konuklar,

Bu sergiyle, güncel siyasi gelişmeler ve bilhassa son günlerde Yukarı Karabağ bölgesinde yaşanan ve can kayıplarından büyük elem duyduğumuz çatışmalar arasında herhangi bir bağlantı kurmanın doğru olmadığını da vurgulamak isterim. Zira bu serginin Ermenistan'la bir ilgisi yoktur. Serginin odağında Türklerle Ermenilerin ortak kültürüne ait ögeler yer almaktadır.

Ülkemizin az önce özetlediğim ilkesel yaklaşımı esasen Güney Kafkasya’da başta Yukarı Karabağ olmak üzere mevcut ihtilafların çözümü için sarf ettiğimiz çabalarla da doğru orantılıdır. Bir hususun altını çizmek isterim. Türkler ve Ermeniler arasındaki insani bağlar Ermenistan’ın uluslararası hukuka aykırı ve çatışmacı siyaseti yüzünden bozulmayacak kadar güçlüdür.

Bu vesileyle, yaklaşık çeyrek asırdır Azerbaycan’ın topraklarının beşte birini işgal altında tutan Ermenistan’ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin ilgili kararlarını da göz önüne alarak işgale bir an önce son vermesi yönündeki çağrımızı yinelemek istiyorum. Yine keza Güney Kafkasya’da, bu bölgenin tüm halklarının barış, işbirliği ve dostluk ilişkilerine kavuşabilecekleri bir istikrar ortamın sağlanması yönündeki temennimizi tekrarlıyorum.

Değerli misafirler,

Bu sergiyi ziyaret edenlerin kendi içlerinde bir yolculuğa çıkmalarını ve esasen anlatılanın kendi hikâyeleri olduğunu, ortak tarihimizin izlerinin halen canlı olduğunu hissetmelerini arzu ediyoruz.

Kadim medeniyetlerin buluşma noktası olan Anadolu’nun kültürel zenginliğini bir kez daha gözler önüne sererek, “nar” sembolünde de ifade edildiği üzere “çokluk içinde birlik” mesajını vermeyi istiyoruz. Kendini bu “nar”ın bir tanesi olarak gören herkesin, bu sergide kendi duygu dünyalarından birer parça bulacağına inanıyoruz.

Çünkü insanlar arasında doğrudan ilişkiler kuruldukça bu topraklara ait hiçbir şeyin bize yabancı olmadığını, kimsenin “öteki” olmadığını yeniden hatırlayacağımızı biliyoruz.

Biliyoruz ki,

Birlikte konuşmazsak, birileri sesimizi ele geçirip dillerindeki nefret sözlerini haykıracak.

Birlikte hatırlamazsak, birileri hafızalarımıza ipotek koyup, ortak geçmişimizi silmek için uğraşacak.

Birlikte yürümezsek, birileri aramıza mesafe koyup dostluk bağlarımızı koparmaya çalışacak.

Saygıdeğer konuklar,

İşte bugün bu mesafeyi kapatmanın, tarihi bağlarımızı yeniden kurmanın zamanı.

Dostluk ve barış içinde ortak bir gelecek yolunda birleşme zamanı.

Bütün bunlar için unutmanın değil, hatırlamanın zamanı.

Türk-Ermeni ilişkilerine insani perspektiften bakan bu serginin hayırlara vesile olmasını diliyor, tüm misafirlere içten saygılarımı sunuyorum.

Teşekkürler.

 

Fotoğraflar: Hazel ÇAĞAN ELBİR, Analist

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten