SANCAK BÖLGESİNDEKİ MÜFTÜLÜK KAVGASI SİYASİ GERGİNLİĞE DÖNÜŞÜYOR - 29 Eylül 2010
Paylaş :
PDF İndir :

12.04.2009


Erhan Türbedar, TEPAV Dış Politika Analisti
TEPAV, 28 Eylül 2010
Sırbistan’ın insan hakları ve azınlıklardan sorumlu bakanı Svetozar Çipliç, 18 Eylül Cumartesi günü, Sırbistan İslam Topluluğu Meşihat’ı Başmüftüsü Muamer Zukorliç’i Sancak bölgesini radikalleştiriyor olmakla suçladı. Çipliç, Başmüftü Zukorliç’in siyasi kazanımlar elde etmek uğruna Sancak bölgesindeki durumu gerginleştirmeye çalıştığını, ancak hükümet olarak buna müsaade etmeyeceklerini söyledi. Zukorliç ise, taleplerinin hükümet tarafından dikkate alınmaması durumunda, Sancak bölgesinin istikrarsızlaşabileceği yönündeki uyarılarını tekrarlayıp duruyor.

Boşnakların yoğunlukta yaşadığı ve Osmanlı döneminde Bosna vilayetine bağlı bir bölge olan Sancak, 1878 yılındaki Berlin Kongresi’nin kararları ile Bosna sınırlarının dışında kalmıştır. 1912 yılından sonra ise bölge, Sırbistan ve Karadağ orduları tarafından işgal edilmiştir. Böylece 523 yıllık bir aradan sonra Sancak tekrar Sırp ve Karadağlıların kontrolüne geçmiştir. Günümüzde Sancak’ın altı belediyesi Sırbistan’ın, beş belediyesi ise Karadağ’ın sınırları içinde bulunmaktadır.

Eski Sırp lider Slobodan Miloşeviç’in döneminde insan haklarının ihlal edildiği bölgelerden biri olan Sancak, 1990’lı yıllar boyunca sistematik bir devlet baskısı altında kalmıştır. Kendi haklarını güvence altına alabilmek için Sancaklı Boşnaklar özerklik talebinde bulununca, Belgrad, Sancak’ın kalbi Yeni Pazar kentine “bölücülüğün yuvası” gözüyle bakmasına neden olmuştur. Miloşeviç’in 2000 yılında iktidarını yitirmesinin ardından Sancaklı Boşnaklar daha rahat nefes almaya başlamıştır. Zamanla, Sancaklı Boşnakların Sırbistan siyasi hayatına olan katılımı iyice yaygınlaşmıştır. Örneğin, günümüzde Sırbistan hükümetinde iki Boşnak asıllı bakan bulunmaktadır. Dahası, daha önce Sancak için özerklik mücadelesi veren bazı Boşnak siyasiler, günümüzde Sırbistan toprak bütünlüğünün sıkı savunucularına dönüşmüştür. Bu yüzden birçok analistçi için “Sancak sorunu” olarak nitelenebilecek bir durum artık ortada kalmamıştı. Ayrıca 2006 yılında Karadağ’ın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından ortaya çıkan yeni uluslararası sınır, tarihi Sancak bölgesini ikiye bölmüştü.

Son zamanlarda Sancak bölgesinde yaşanan gelişmeler, Sancak sorunun varlığını yeniden gündeme taşımıştır. Sancaklı Boşnakları Sırbistan’ın siyasi hayatına bütünleştirmede Belgrad’ın başarısı ortadadır. Ancak Boşnak siyasilerin Sancak’taki dini işlere karışmasına izin vermekle, Belgrad dolaylı yoldan Sancak bölgesindeki istikrarın yeniden kontrolden çıkmaya başlamasına alet olmuştur.

Kültür, eğitim, haberleşme, dilin ve alfabenin kullanımına ilişkin özyönetimden istifade edebilmek için, Sırbistan’daki azınlıklar yasal olarak kendi “milli konseylerini” oluşturabilmektedir. Nitekim Sancaklı Boşnakları çatısı altında toplayan en önemli platform “Sırbistan’daki Boşnak Milli Konseyi”dir. Şu anda Sırbistan hükümetinde devlet bakanı olan Suleyman Uglanin’in kontrolü altındaki Boşnak Milli Konseyi ile merkezi Yeni Pazar’da olan Sırbistan İslam Topluluğu Meşihatı arasında uzun süre bir husumet bulunmaktadır. Sırbistan İslam Topluluğu Meşihatı Başmüftüsü Muamer Zukorliç Boşnak Milli Konseyi ile işbirliğine yanaşmayınca, önce Zukorliç’in görevden alınmasına çalışılmıştır. Böyle bir girişim başarılı olamayınca ise, Sırbistan hükümetinden alınan destekle, Boşnak Milli Konseyi ayrı bir İslam Topluluğu’nun ilan edilmesini ve Adem Zilkiç’in Reis ul-Ulema olarak seçilmesini sağlamıştır. İki ayrı İslam Topluluğu’nun varlığı ise Sancaklı Boşnakların kendi aralarında ciddi bir gerginlik faktörü oluşturmaya başlamıştır. Söz konusu gerginlik, zaman zaman şiddet eylemlerine de dönüşebilmektedir.

Siyasetin dine karşımasıyla başlayan sorun, Başmüftü Zukorliç’in bu sefer siyasete karışmaya başlamasıyla daha da fazla büyümüştür. Zukorliç sık sık Sırbistan hükümetinde ve meclisinde yer alan Boşnak temsilcileri, Boşnakların milli çıkarlarını göz ardı etmekle suçlamaktadır. Son dört yıl içinde ise Zukorliç, Sırbistan İslam Toplumu Meşihatı tarafından, Sancak bölgesinin ve Boşnakların statüsüne ilişkin değişik talepleri içeren üç adet bildirgenin kabul edilmesini sağlamıştır. Bunun dışında, 35 sandalyeli Boşnak Milli Konseyi için 6 Haziran 2010’da gerçekleşen seçimde, Zukorliç’in liderliğindeki Boşnak Kültür Topluluğu 17 yer kazanmakla birinci olmuştur. Ancak, Sırbistan’ın insan hakları ve azınlıklardan sorumlu bakanlığının desteğiyle, üçte iki çoğunluk kuralı son anda Boşnak Milli Konseyi’nin tüzüğüne yerleştirilerek, Zukorliç’in söz konusu Konseyi yasal olarak ele geçirmesi önlenmiştir. Zukorliç’e başka bir darbe 29 Temmuz 2010’da, hükümete bağlı çalışan Dini Eğitim Komisyonu bünyesinde de vurulmuştur. Şöyle ki Zukorliç yanlısı Komisyon üyesi Mevlud Dudiç görevden alınarak, yerine Adem Zilkiç yerleştirilmiştir.

Bu yöndeki gelişmeler, Başmüftü Zukorliç’in gittikçe radikalleştirici bir siyaset izlemesine neden olmuştur. 4 Eylül 2010’da Yeni Pazar’da bir protesto gösterisi çerçevesinde toplanan Zukorliç yanlıları az kaslın Sancak’ta çatışmaların başlamasına sebebiyet veriyordu. Yeni Pazar’da tansiyonun bu şekilde yükselmiş olması ise, Sırbistan’da Sancaklı Boşnaklara yönelik yeni bir karalama kampanyasının zemin bulmasına vesile olmuştur.

Sancaklı Boşnakların bir kısmının şiddet eylemlerine yatkınlığı, bölgedeki ekonomik durumdan kaynaklandığı söylenebilir. Sırbistan’ın gerçekçi demokrasiye geçişinin onuncu yılında bile, Sancak ülkenin en az kalkındırılmış bölgesi olarak bırakılmaya devam etmektedir. Bu yüzden, Sancak bölgesinde kendisi için bir gelecek göremeyen gençler, yurtdışına göç etmenin yollarını aramaktadır. AB tarafından Sırbistan vatandaşlarına vize kolaylığının sağlanmaya başlamasıyla birlikte, yurtdışına gitmek üzere, bu yıl içinde sadece Yeni Pazar kentinden yaklaşık 10 bin kişinin ayrıldığı belirtilmektedir. Boşnaklar sık sık devlet kurumlarında yeterince istihdam edilmedikleri sorununu da dile getirmektedir.

Sancaklı Boşnakların dargın siyasi liderlerinin diyaloga zorlanması konusunda geçtiğimiz yıl içinde Ankara’nın önemli katkıları olmuştur. Türkiye Sancak bölgesinin kalkınmasına ilişkin karayolu yapımı gibi bazı altyapı projelerini de üstlenmiş bulunmaktadır. Şimdi bu projelerin hayata geçirilmeye başlanmasına ihtiyaç vardır. Ayrıca, Sancak bölgesinde var olan başmüftülük kavgasında her iki taraf Türkiye’yi önemsediği için, Ankara söz konusu kavganın en azından yatıştırılmasında katkılar sağlayabilmeyi bir kez daha denemelidir.




Henüz Yorum Yapılmamış.