ABAD MI AİHM Mİ ? - 9 Mart 2010
Paylaş :
PDF İndir :

12.04.2009


İngilizcesi “European Court of Justice” (ECJ)olan “Avrupa Birliği Adalet Divanı” (ABAD) çeviri farklılığından dolayı “Avrupa Toplulukları Adalet Divanı” (ATAD) veya “Avrupa Adalet Divanı” (AAD) olarak da anılmaktadır. 1952 yılında Lüksemburg şehrinde kurulmuş olan Mahkemenin başkanı 2003 yılından beri görevde bulunan Yunan yargıç Vasillios Skuris’tir.
Skuris; Rum tarafından menfaat sağlayarak, madalyalar alarak ve bunun karşılığında önüne gelen ilk davada, Kıbrıs Rum Mahkemelerinin, Kıbrıs’ın kuzeyinde yani KKTC sınırları içinde yer alan her tür olay ile ilgili olarak karar alma yetkisine sahip olduğuna karar veren taraflı yargıçtır.
Yunan yargıcın verdiği karara göre KKTC’deki mahkemeler geçersizdir ve Rum Mahkemeleri, kabul edilebilecek tek mercidir. KKTC’deki her hangi bir olayla ilgili olarak Rum Mahkemeleri karar alma yetkisine sahiptir.
İngilizcesi “European Court of Human Rights” (ECHR) olan “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi” (AİHM), ABAD’dan farklı bir kuruluştur. AİHM, uluslararası bir kuruluş olan “Avrupa Konseyi”ne bağlı olarak 1949 yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleriyle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, birey gruplarının, tüzel kişiliklerin ve devletlerin, belirli usul kuralları içinde başvurabileceği bir yargı mercidir. Avrupa Konseyi’ne üye olan ve aralarında Türkiye, Rusya, Sırbistan, Gürcistan ve Azerbaycan’ın da bulunduğu 47 Avrupa devleti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini tanımaktadır.
ABAD’ın Orams davasında, AİHM’in de sekiz pilot dava olarak tanımladığı sekiz Kıbrıslı Rum’un mülkiyet davası ile ilgili aldığı kararlar birbirlerine taban tabana zıt ve çelişkilidir.
ABAD’ın Orams davası ile ilgili kararı, KKTC’yi yok sayıp Rum mahkemelerine KKTC sınırları içinde karar alma yetkisini verirken, AİHM’in son kararı bunun tam tersi yöndedir.
Bu çelişkili gelişmeden sonra Kıbrıs’da yargısal statü ve özellikle de mülkiyet konusu ilginç bir yola girmiştir.
AİHM son kararı ile “Taşınmaz Mal Komisyonu”nu Türkiye’nin İç Hukuk Organı olarak tanıdığını belirtirken, bu tanımanın KKTC’nin tanınması anlamına gelmediğine de vurgu yapmıştır. Buna karşın karardaki sürece göre KKTC’deki taşınmaz malları ile ilgili dava açmak isteyen Rumlar öncelikle Taşınmaz Mal Komisyonuna, buradan çıkan karardan hoşnut kalmazlarsa KKTC Yüksek Mahkemesi’ne ve gene hoşnutsuzlukları devam ederse, iç hukukun sonuna kadar denendiği savı ile AİHM’e başvurabileceklerdir.
Bu karar, özellikle mülkiyet konusunda ABAD yargıcı Yunanlı Vasilios Skuris’in Orams davasını bahane ederek Kıbrıs konusunda empoze etmeye çalıştığı yargı süreci yöntemine taban tabana zıttır.
AİHM sekiz pilot mülkiyet davası ile ilgili yeni bir yargı yolunu açarken, bir başka tehlikeli kapıyı da beraberinde açmıştır. Rumların Kıbrıs konusunda muhataplarının artık KKTC değil Türkiye olduğunu, dolaylı olarak bu karar ile ortaya koymuştur.
Cani papaz Makarios’dan başlamak üzere tüm Rum Cumhurbaşkanları, Türkiye’yi muhatap alıp, Kıbrıs konusunu Türkiye ile görüşmek için her yolu deneyip reddedilmişlerken, şimdi AİHM bu kararı ile bu kapıyı aralamıştır.




Henüz Yorum Yapılmamış.