BULGARİSTAN HÜKÜMETİ’NDEN DEMOKRATİK OLMAYAN AÇILIMLAR - 11 Kasım 2009
Paylaş :
PDF İndir :

12.04.2009


11 Kasım 2009

Erhan Türbedar, TEPAV Dış Politika Analisti

5 Temmuz 2009’da gerçekleşen meclis seçiminin ardından Bulgaristan’da iş başına gelen Boyko Borisov’un azınlık hükümetinin Bulgaristan’da yaşayan Türklere yönelik siyaseti endişe vermeye başladı. Türkiye’den gelen oylarla Bulgaristan meclisine giren Türk milletvekillerinin önünü kesmek için, Bulgaristan hükümeti yurtdışında oy kullanmaları yasaklamaya hazırlanıyor. Başbakan Borisov’un yaptığı bir açıklama ise, Bulgaristan devlet televizyonunda haftaiçi her gün 10 dakika yayımlanan Türkçe haber programının yayından kaldırılmasının da gündeme gelebileceğine işaret ediyor. Ankara Bulgaristan hükümetinin bu yöndeki icraatlarını yakından izliyor.

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 28 Temmuz 2009’da Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov’la gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Borisov’un hükümetini kutlamış ve Türkiye ile Bulgaristan arasındaki işbirliğinin yoğunlaştırılmasına imkânının bulunduğunu belirtmişti. Borisov da Başbakan Erdoğan’a, Türkiye ile Bulgaristan arasındaki ilişkilerin daha fazla geliştirilmesine çalışacaklarını ifade etmişti. Buna rağmen, Türkiye-Bulgaristan ilişkilerine zarar verebilecek olan bazı sinyaller Sofya’dan gelmeye başladı.

Bulgaristan’da yaşayan Türklerin durumu, baştan beri Türkiye ile Bulgaristan arasındaki ilişkileri etkilemiştir. Oysa Borisov’un lideri olduğu, GERB kısa adıyla bilinen “Bulgaristan’ın Avrupai Gelişimi İçin Vatandaşlar” partisi, Türk karşıtı üslupla ve etnik nefreti kışkırtmak suretiyle oylarını yükseltebilişti. Bulgaristan’da Türk karşıtı söylemlerin prim yapıyor olması ise, Bulgaristan toplumunun bir kısmında Türklere karşı önyargıların devam ettiğine işaret ediyor. Bulgaristan’lı Türkler Bulgaristan devletini benimsiyor, ülkenin toplumsal ve siyasi hayatına iyice bütünleşmiş olmalarına rağmen, bazı Bulgarlar Türklere ve diğer azınlıklara karşı olumsuz duygular besliyor. Kosova’nın bağımsızlık ilanından sonra, bazı aşırı milliyetçi Bulgarlar, Türklerin bir gün Kosova senaryosunu Bulgaristan’da gerçekleştirebilip gerçekşeltiremeyeceğini bile sorgulamaya başlamıştı. Dahası, Türkiye’nin sözde “yayılmacı politikası” için Bulgaristanlı Türkleri bir Truva Atı olarak kullandığına bile inanlar var. Oysa bu tür söylem ve önyargıları gerektiren herhangi bir eylem ne Ankara’dan, ne de Bulgaristanlı Türklerden geliyor.

Ağrılıklı olarak Bulgaristanlı Türkleri etrafında toplayan Hak ve Özgürlükler Hareketi son yıllarda çok fazla sorgulandı ve kötülendi. Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin oylarının bölünmesine yönelik ciddi çalışmalar da yürütüldü. Buna rağmen, Hak ve Özgürlükler Hareketi sahip olduğu milltevekili sayısını her seçimde daha yükseklere çıkarmayı başardı. Örneğin, bir zamanlar Bulgaristan meclisinde 21 milletvekiline sahip olan Hak ve Özgürlükler Hareketi, günümüzde 38 milltevekili ile mecliste temsil ediliyor.

Türklerin siyasi gücündeki en ufak yükselmelerden bile rahatsızlığını gizlemeyen Bulgar milliyetçilerini, bu günlerde Bulgaristan hükümetinin Türk azınlığını hedef alan bazı eylemlerinin sevindirdiği anlaşıyor. Aşırı milliyetçi Ataka ittifakından gelen talep üzerine, Bulgaristan Başbakanı Borisov Bulgaristan devlet televizyonundaki sembolik Türkçe yayının kaldırılıp kaldırılmaması gerektiği konusunda bir kamuoyu araştırması yaptırmaya hazırlanıyor. Diğer taraftan, Bulgaristan Dışişleri Bakanı Rumyana Yeleva, yurtdışındaki Bulgaristan vatandaşlarının bulundukları ülkelerde oy kullanmalarını yasaklayacak bir yasa tasarısı hazırlamayı düşündüklerini açıkladı. Buna gerekçe olarak Yeleva, yurtdışındaki oy kullanımları sırasında her seferinde hata ve usulsüzlüklerin yaşandığını ve buna bir son vermek istediklerini söyledi. Söz konusu yasa tasarısıyla Türkiye’den gelen oylarla Bulgar meclisine giren Türk milletvekilerinin önünün kesilmesine çalışıldığının aşikar belli olmaması için, Borisov hümüketi Bulgaristan’ın Ankara Büyükelçisi Branimir Mladenov ile Washington Büyükelçisi Laçezar Petkov’u kurban etmekte kararlı gözüküyor. 5 Temmuz 2009’daki seçimler sırasında Türkiye ve ABD’de büyük usulsüzlüklerin yaşandığını ileri süren Bulgar yetkililer, büyükelçi Mladenov ve Petkov’u görevden alıyor.

Bulgaristan Dışileri Bakanı Yeleva’nın 4 Kasım 2009’da Trakya Dernekleri Birliği’nin düzenlediği toplantıda yaptığı bir konuşma da Türkiye açısından rahatsızlık veriyor. Söz konusu toplantıda Yeleva, 1912-1920 yılları arasında Trakya bölgesinin Türkiye’de kalan kısmından göç etmek zorunda kalan Bulgarlar için Türkiye’den tazminat talep etmeyi düşündüklerini dile getirdi. İşte bu noktada Ankara’nın şu soruyu sorma hakkı doğuyor: Tarihte Bulgaristan Türklerinin uğradığı mezalimin hesabını kim ödeyecek?




Henüz Yorum Yapılmamış.