3 Aralık 2025 tarihinde Brüksel’de Yunanistan Ulaşım ve Altyapı Bakan Yardımcısı Konstantinos Kyranakis, Romanya Başbakan yardımcısı ve aynı zamanda Ulaşım Bakanı Grozdon Karadzov ve Romanya Ulaştırma Bakan Yardımcısı Ionut Cristian Savoiu’nun bir araya geldiği bir zirve gerçekleştirildi. Zirveye aynı zamanda Avrupa Birliği Sürdürülebilir Ulaşım ve Turizm Komiseri Apostolos Tzitzikostas’ da katıldı. Zirvenin sonunda taraflar arasında Karadeniz-Ege Deniz’i Koridoru (BACP) kurulması üzerine Mutabakat Zaptı imzalandı.[1]
Karadeniz-Ege Koridoru; Yunanistan’ın, Bulgaristan’ın ve Romanya’nın limanlarını, otoyollar, demir yolları ve konteyner tesisleri ile birbirine bağlamayı hedeflemektedir. Bu yeni koridor üç ana güzergaha sahip olacak; batı hattı, merkez hat ve doğu hattı. Batı Hattı, Atina ve Selanik’ten başlayarak Sofya üzerinden Bükreş’e uzanacak. Merkez Hat, Selanik ve Dedeağaç limanlarını Svilengrad, Ruse ve Bükreş üzerinden Moldovya ve Ukrayna sınırlarına bağlayacak. Doğu Hattı ise Dedeağaç’ı Bulgaristan’ın liman kentleri Burgaz ve Varna üzerinden Romanya’nın Köstence limanına bağlayacak. Ayrıca bu koridor Avrupa Birliği'nin Trans-Avrupa Ulaştırma Ağı (TEN-T) ile de entegre edilerek Avrupa ulaşım ağının bir parçası haline gelecek.[2]
Avrupa Birliği Komiseri Tzitzikos, anlaşmanın bir an önce uygulanmaya konması için verilen taahhütlerin somutlaşması için uzmanlardan ve finans kuruluşlarından oluşan özel bir çalışma grubunun kurulacağını söyledi. Ayrıca, 2028-2034 AB çok yıllık mali çerçeve planına kadar projenin finansmanını güvence alınması gerektiğini ifade etti.[3]
Karadeniz-Ege Deniz’i koridoru sadece bir ulaşım koridoru olmaktan öte askeri lojistik öncelikleri de içinde barındıran bir projedir.[4] Dedeağaç Limanı ile tamamlandığında NATO’nun Avrupa’daki en büyük hava üssü olacak olan Köstence Mihail Kogălniceanu Hava Üssü arasında kesintisiz ve hızlı karayolu bağlantısı da kurulmuş olacak. Ayrıca, şu an yapımı devam etmekte olan ve ABD’nin sıvılaştırılmış doğal gaz hattını Doğu Avrupa’ya taşıyacak olan Dikey Gaz Koridoru (Vertical Gas Corridor) da Karadeniz-Ege Koridoru ile aynı rotalara sahiptir.
Daha geniş perspektiften bakıldığında ise Karadeniz-Ege Koridoru, IMEC koridorunun da bir parçası olarak görülebilir. Eylül 2023’te Yeni Delhi’de düzenlenen G20 zirvesinde duyurulan IMEC koridorunun Avrupa’ya ulaşımı Yunanistan’ın Pire limanı üzerinden sağlanması planlanmaktadır. Ancak Pire limanının hisselerinin %67’si COSCO Shipping adlı Çin devlet şirketine (State-Owned Enterprise) aittir.[5] Bu açıdan hem IMEC’ in ortaya çıkış sebebine hem de ABD’nin doktriniyle tezatlıklar barındırmaktadır. Bu noktada Selanik ve Dedeağaç limanları Karadeniz-Ege Denizi Koridoru ve Dikey Gaz koridoru projeleriyle ön plana çıkması gelecek süreçte adı geçen limanları Pire limanına cazip kılma potansiyeli taşımaktadır.
Bunlara ek olarak, yukarıda da bahsedildiği üzere Karadeniz-Ege Denizi Koridoru Trans Avrupa Ulaştırma Ağına (TEN-T) entegre şekilde planlanmıştır. Trans Avrupa Ulaştırma Ağının Yunanistan’dan geçerek en güneyde Güney Kıbrıs’a uzanması ve Yunanistan, Güney Kıbrıs, İsrail ve ABD’nin 3+1 diplomasi ve güvenlik platformunu kurmuş olması Karadeniz-Ege Koridoru (BACP) ile bu diplomatik zeminin teknik bir altyapıda buluşma ihtimalini güçlendirmektedir. Bu durum, IMEC projesinin Avrupa ayağıyla söz konusu koridorun dikey bir hat üzerinden entegre edilmesi senaryosunu beraberinde getirmektedir.
Yukarıda bahsedilen gelişmelerin ışığında, Yunanistan bu projeler aracılığıyla kendisini Avrupa’nın yeni enerji dağıtım merkezi ve vazgeçilmez transit güzergahı olarak konumlandırmayı hedeflemektedir. Dikey Gaz Koridoru ve Karadeniz-Ege Denizi koridorunun eş güdümlü ilerlemesi, Yunanistan’ın bölgesel denklemde Türkiye’nin lojistik üstünlüğüne ve Boğazlar egemenliğine stratejik bir alternatif sunma çabasının bir göstergesidir. Bu hamlelerle Yunanistan hem AB hem de NATO nezdindeki vazgeçilmezliğini pekiştirerek Doğu Akdeniz ve Balkanlar hattında Türkiye’nin etkisini çevreleyen bir nüfuz alanı kurmayı amaçlamaktadır. Zaten Greek City Times adlı Yunan gazetesi 9 Aralık tarihli haberinde bu yeni koridor projesini “yeni koridor Türk Boğazlarını bypass edecek” şeklinde okuyucularına sunmuştur.[6]
Fakat bölgesel dengeler ve coğrafi gerçekler, bu tür bir baypas girişiminin teorideki kadar kolay uygulanabilir olmadığını göstermektedir. İlk olarak, anlaşmaya taraf olan ve projenin Karadeniz ayağını oluşturan Romanya ve Bulgaristan’ın Karadeniz’de güvenliği sağlayacak büyüklükte bir donanmaları mevcut değildir. İkinci olarak Karadeniz-Ege Denizi koridoru doğal olarak Orta Koridor’un bir uzantısıdır ve bu koridor Avrupa’ya Türkiye üzerinden ulaşmaktadır. Zenzegur Koridoru’nun işlemeye başlamasıyla Orta Koridor ciddi ölçüde önemini arttıracaktır. Orta Koridor’un geçtiği ülkelere, Kazakistan ve Azerbaycan, bakıldığında Türkiye ile olan ilişkileri Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) çatısı altında stratejik bir ortaklığa dönüşmüştür. Kazakistan ve Azerbaycan gibi kilit oyuncuların Türkiye ile olan derin tarihi bağları, askeri iş birlikleri ve enerji alanındaki ortak vizyonları, Orta Koridor’un Türkiye ayağını vazgeçilmez kılmaktadır. Bu ülkelerin dış politika önceliklerinde Türkiye’nin merkezi konumu, Yunanistan’ın alternatif rota arayışlarına karşı gerçekçi bir yanıttır.
Sonuç olarak, Karadeniz-Ege Denizi Koridoru AB’nin yeni güvenlik doktrini çerçevesinde (Rusya’ya olan bağımlılığı azaltmak ve yeni tedarik güzergahları oluşturmak) değerlendirmek gerekmektedir. Meseleye bu açıdan bakıldığında ve Karadeniz’in değişmekte olan jeopolitik dengeleri göz önüne alındığında bu yeni koridorun Türkiye’yi bypass etmesi mümkün gözükmemektedir. Dolayısıyla Türkiye ile iş birliği kaçınılmaz görünmektedir.
*Resim: Tedarikzinciriportali.com