AMERİKAN TEMSİLCİLER MECLİSİ DIŞ İLİŞKİLER KOMİTESİ, AVRUPA, AVRASYA VE YÜKSELEN TEHDİTLER ALT KOMİTESİ BALKANLAR İFADELERİ
Paylaş :
PDF İndir :

14.06.2017


Avrasya İncelemeleri Merkezi (14 Haziran 2017)

17 Mayıs 2017 tarihinde dört konuşmacı Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Amerikan Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’ne bağlı Avrupa, Avrasya ve Yükselen Tehditler alt komitesinde (İng. House of Foreign Affairs Committee, Subcommittee on Europe, Eurasia, and Emerging Threats) Balkanlar’ı odak noktasına alan ifadeler verdiler.

Konuşmacılar ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasyadan Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Hoyt Ye, Güneydoğu Avrupa Araştırma ve Danışma Şirketi (Southeast Europe Research and Consulting, LLC) çalışanlarından Dr. Gordon N. Bardos, Johns HopkinsÜniversitesi Gelişmiş Uluslararası Çalışmalar Okulu’undan Prof. Dr. Daniel Serwer ve Arnavut Amerikan Yurttaşlık Birliği (İng. Albanian American Civic League) Başkanı Joseph J. DioGuardi genel hatlarıyla Balkanlar bölgesinde yaşanan sorunlara, siyasi krizlere ve bu bölgeye yönelik ABD’nin benimsemesi gereken politikalara değindiler.

Balkanlar’daki en büyük tehditleri etnik gruplar arası çatışmalar, yükselen milliyetçilik, Rusya’nın artan etkisi, radikalleşme, işsizlik, göç krizinin etkileri, ekonomik sorunlar ve yolsuzluklar olarak belirleyen ifadelerde Avrupa Birliği’nin (AB) ve NATO’nun da bölgedeki faaliyetlerine değinilmiştir. Balkanlarda yaşanan ekonomik sorunların Balkan ülkelerinden özellikle AB ülkelerine doğru göçü tetiklediği de konuşmacıların değindiği konulardan birisidir.

Balkanlarda yaşanan siyasi krizler bölgedeki tansiyonu yükseltmiş ve özellikle Makedonya örneğinde görüldüğü gibi etnik gruplar arasında anlaşmazlıkları tetikler boyuta ulaşmıştır. Konuşmacılar verdikleri ifadelerde de bölgede yaşanan sorunların tarihsel boyutunu ele alarak geleceğe ışık tutmaya çalışmış, benzer durumları önlemek ya da yeni yükselen tehditlerin önünü kesmek için ABD’nin bir an önce bölgedeki faaliyetlerini gözden geçirmesi çağrısında bulunmuşlardır. Rusya’nın da etnik gruplar arasındaki anlaşmazlıklar üzerinden etkisini arttırmaya çalışması ihtimaline de değinilmiş, Balkan ülkelerinin hukukun üstünlüğünü benimsemesi ve yolsuzlukla mücadele faaliyetlerine devam etmesinin bölgedeki riskleri azaltacak önemli unsurlar olduğu söylenmiştir. Konuşmacılardan Bordos, çeşitli verilere dayanarak Balkanlarda demokratik anlamda bir gerilemenin olduğunu ifade etmiş ve bu bölgede Yeni bir Soğuk Savaş ortamından kaçınılması gerektiğinin altını çizmiştir.

Konuşmacılar aynı zamanda Balkan ülkelerinin enerji tedariki ve askeri kapasitelerin geliştirilmesi veya sağlanması konularında  Rusya’ya olan bağımlılığına dikkat çekilmiş ve bu yönde başlatılan projelere destek verilmesi gerektiğini vurgulamışlardır. AB ve NATO’nun Rusya’nın etkisini azaltacak ve Balkan ülkelerinde hukukun üstünlüğü ve yolsuzlukla mücadeleyi destekleyecek kurumlar olarak tanımlayan konuşmacılar, AB’nin ve NATO’nun genişleme politikalarının önemini vurgulamış, en son örnek olan Karadağ’ın NATO üyeliğinin önemine değinmişlerdir.

Verilmek istenen genel mesaj AB, ABD ve NATO destekleri ile Balkan ülkelerinin Batı bloğu ile entegrasyonunu engelleyecek unsurlarla mücadele edilmesi, radikalleşmenin önüne geçilmesi ve bu ülkelerdeki hem ekonomik hem de siyasi durumların iyileştirilmesi gerektiği yönündedir.

Öte yandan Balkanlar bölgesine yönelik ifade verilirken “Batı Balkanlar (Western Balkans)” teriminin kullanılması dikkatleri çekmiştir. Bu ifade Türkiye’yi Balkanlar ülkesi olarak görmeyen bir yaklaşımla kullanılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla Balkanlar bölgesinin bütünlüğüne ve istikrarına gölge düşüren bir terimdir. Batı Balkanlar ifadesinin terk edilmesi bölgesel entegrasyonu ve bütünleşmeyi destekleyecek ve istikrarın sağlanması açısından önem teşkil edecek bir adım olacaktır. Bu itibarla, Avrupa Birliği’nin güneye genişlemesi çabaları başlarken yıllar önce kullanıma soktuğu bu ibarenin, bugün hala hem de ABD Kongresi gibi önemli yasama kuruluşlarında geçer akçe muamelesi görmesi anlaşılması güç bir durum teşkil etmektedir. Her hâlükârda, Avrupa’nın güneyinde stratejik önemi yüksek Balkanlar coğrafyasına ilişkin yaklaşımlarda “Batı Balkanlar” gibi suni, anlamsız ve yararsız tanımlamalardan kaçınılması her zamandan daha fazla önem arz etmektedir.




Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten