Deutsche Welle (22 Mayıs 2018)
İtalya’daki popülist koalisyon gökten düşmedi, seçimle iktidara geldi. Hükümet programı Avrupa Birliği için tehlikeli başlıklarla dolu. Bernd Riegert’in yorumu.
İtalyanlar prensip olarak politikacılara güvenmez ve siyasi zümreyi küçümseyici ifadeyle ‘kast' olarak adlandırırlar. İtalyan politikacı genellikle seçim vaatlerine yerine getirmez. İktidara geldikten sonra sadece kendi çıkarlarını kollar. İtalya'nın siyaset kurallarını böyle özetlemek mümkündür. Şimdi de milliyetçi popülistlerle yelpazenin solunda yer alan bir parti iktidarı paylaşıyor.
Tarihi değişim, hatta devrim sözü veriyor ve İtalyanların dertlerine sahip çıkacaklarını söylüyorlar. Böylece sert kurallar rafa kalkmış mı oluyor? Yoksa yeni, tecrübesiz ama kendine güveni tam olan koalisyon protokoldeki iddialı ve kısmen de tehlikeli hedeflerini unutup iktidarı korumaya mı çalışacak? Kulağa tuhaf gelse de, eski mekanizmaların yeniden devreye girmesi ve milliyetçi devrimin başarısızlığa uğraması İtalya ve Avrupa'nın çıkarına olacaktır.
Başbakanı kullanabilirler
Tanınmamış hukukçu yeni başbakan umarız popülistlerin en radikal planlarını bozar. Profesör Guiseppe Conte radikal uçlar arasındaki dar uzlaşma çizgisini tutturamazsa, muhtemelen yakında başbakanlık koltuğunu boşaltır.
Protesto hareketi Beş Yıldız ve milliyetçi Lig Partisi taraftarlarına inanılmaz vaatlerde bulundular. Vergileri indirip sosyal yardımları arttırma, emeklilik yaşını düşürme, Avrupa Birliği kurallarının yumuşatılması, ekonomik büyüme, daha az bürokrasi ve bütün bunları başarabilmek için de borçlanma sözü verdiler. Liderleri Di Maio ve Salvini başbakanı kuklalaştırmaya ve popülist iktidar oyunlarına alet etmeye çalışacaklardır.
Boş sözler program yerine geçmez
Roma'nın yeni iktidar sahipleri "Önce İtalya" sloganına sığınıyorlar. Avrupa'da uyum ve anlaşma arayan herkesi ürperten bir slogan. Herkes "önce biz" derse, halklar arasındaki dayanışmadan eser kalmaz. Aşırı sağcı parti başkanı Matteo Salvini "kimse bizden korkmasın" diyor ama korkmak için yeterli neden var. Popülistlerin sorumsuz mali politikalarıyla Euro Bölgesi'ni sarsmaya kalkışması Avrupa Birliği'nin geleceğinden endişe duyulmasına yol açar.
Koalisyon ortakları "İtalya Yunanistan değildir" diyor. Bu doğrudur. Avrupa Birliği'nin kurucu üyelerinden İtalya Yunanistan'dan çok daha büyüktür ama gırtlağına kadar da borçludur. Yunanların aksine İtalyanları istikrar mekanizmasıyla kurtarmaya çalışmak neredeyse imkânsızdır.
Seçim kampanyası sırasında para birimi Euro ve Alman "tasarruf komiserleri" popülistleri bütün kötülüklerin kaynağı ilan etmişlerdi. Euro'dan kurtulmak için kasıtlı olarak mali kriz çıkarabilecekleri söyleniyordu. İtalya derhal paralel para birimini tedavüle sokarak Euro Bölgesi'ni fiilen terk edebilirdi. Finans piyasaları popülistleri ciddiye almaya niyetli değil. Avrupa Merkez Bankası piyasayı paraya boğarak İtalya ve sıkıntı içindeki diğer ülkelere rahat nefes aldırmaya devam ediyor. Önemli olan para politikasının daha ne kadar sürdürülebileceği. En geç Merkez Bankası faizleri yükselttiğinde İtalya'nın başı derde girebilir.
Paniğe kapılmak gereksiz
Lig partisi Avrupa Birliği'nin göç ve ilticayla ilgili bütün kararlarını önlemeye kalkışabilir. Göçmenlerin adil dağılımı tehlikeye girebilir. Lig partisinin aklına "sınırlar kapansın, yabancılar gitsin" demekten başka bir şey gelmiyor. Bu sloganlar karşısında korkuya kapılmamak mümkün mü? Matteo Salvini boş vaatlerde bulunuyor. İtalya değişecek ve Avrupa'yı da değiştirmeyi deneyecek. Yeni radikal akımlara ne kadar anlayış gösterilebilir ve gösterilmelidir?
Avrupa Birliği paniğe kapılmamalıdır. Fransa Maliye Bakanı'nı gibi sert eleştirilerde bulunmak ters teper. Dışardan açıkça eleştirilmek sadece popülistleri değil, bütün İtalyanları öfkelendirir. Bu da İtalyan siyasetinin değişmez kurallarından biridir.
© Deutsche Welle Türkçe
Henüz Yorum Yapılmamış.
- TÜRKİYE'DEN MAKEDONYA ORDUSUNA 1.5 MİLYON DOLARLIK YARDIM Balkanlar 22.05.2018
- İSVEÇ HÜKÜMETİNDEN VATANDAŞLARA SAVAŞ VE KRİZ BROŞÜRÜ Avrupa - AB 22.05.2018
- ABHAZLAR KAFKAS SÜRGÜNÜ’NÜ ANDI NART ATEŞİ YAKAN GENÇLER, ATALARI İÇİN SABAHA KADAR NÖBET TUTTULAR Kafkasya ve Türk-Ermeni İlişkileri 22.05.2018
- ESKİ ZAĞRA İLİNDE TÜRKÇE YER ADLARI DEĞİŞTİRİLİYOR Balkanlar 22.05.2018
- PUTİN, ÖZBEKİSTAN CUMHURBAŞKANI İLE TELEFONDA GÖRÜŞTÜ Asya - Pasifik 22.05.2018
-
THE ARMENIAN QUESTION - BASIC KNOWLEDGE AND DOCUMENTATION -
THE TRUTH WILL OUT -
RADİKAL ERMENİ UNSURLARCA GERÇEKLEŞTİRİLEN MEZALİMLER VE VANDALİZM -
PATRIOTISM PERVERTED -
MEN ARE LIKE THAT -
BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN BORU HATTININ YAŞANAN TARİHİ -
INTERNATIONAL SCHOLARS ON THE EVENTS OF 1915 -
FAKE PHOTOS AND THE ARMENIAN PROPAGANDA -
ERMENİ PROPAGANDASI VE SAHTE RESİMLER -
A Letter From Japan - Strategically Mum: The Silence of the Armenians -
Japonya'dan Bir Mektup - Stratejik Suskunluk: Ermenilerin Sessizliği -
Anastas Mikoyan: Confessions of an Armenian Bolshevik -
Sovyet Sonrası Ukrayna’da Devlet, Toplum ve Siyaset - Değişen Dinamikler, Dönüşen Kimlikler -
Ermeni Sorunuyla İlgili İngiliz Belgeleri (1912-1923) - British Documents on Armenian Question (1912-1923) -
Turkish-Russian Academics: A Historical Study on the Caucasus -
Gürcistan'daki Müslüman Topluluklar: Azınlık Hakları, Kimlik, Siyaset -
Armenian Diaspora: Diaspora, State and the Imagination of the Republic of Armenia -
ERMENİ SORUNU - TEMEL BİLGİ VE BELGELER (2. BASKI)
-
"TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİNİN DÜNÜ BUGÜNÜ YARINI" BAŞLIKLI KONFERANS