ERMENİSTAN’IN GEREKÇELİ KARARI - 9 Şubat 2010
Paylaş :
PDF İndir :

12.04.2009


Türkiye ve Ermenistan arasında başlayan yakınlaşma sürecinin 10 Ekim 2009’da imzalanan ve 20 Ekim’de onaylanan Türkiye-Ermenistan protokolleri ile adeta hız kazandığı söylenebilir. Fakat “önkoşulsuz” imzalanan protokoller, Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin 12 Ocak 2010’da açıkladığı gerekçeli kararıyla tıkanma noktasına gelmiş ve sıfır noktasına dönülmüştür. Ermenistan bu kararı ile ne yapmaya çalışmaktadır? Neden Türkiye’ye yönelik böyle bir tutum benimsemektedir?

Öncelikle bu kararı kısaca özetlemekte fayda vardır. Ermenistan Anayasa Mahkemesi, protokollerin bazı maddelerinin Ermenistan Anayasası ve 1991 Bağımsızlık Bildirgesi’nin 11. maddesi ile ters düşemeyeceğini belirtiyor. Diğer bir ifadeyle, protokollerin yürürlüğe girmesi; soykırımın tartışılamayacağına, soykırım iddialarının kabulüne, Bildirge’de geçtiği üzere Türkiye’nin doğusunun Batı Ermenistan olarak kabulüne ve Türkiye’nin Karabağ sorununda barışçı bir çözüm bulma arzusunu yok sayarak hiçbir yükümlülük altına girmeyeceği şartlarını yaratıyor. Böylece “önkoşulsuz” imzalanan protokollere önkoşul getiriliyor. Ermenistan, Türkiye’yi “Karabağ işgali sona ermeden protokoller onaylanmayacak” önkoşulu koyduğu gerekçesiyle suçlarken, belirtilen ön şartlarla kendisi en ağır ve kabul edilemez önkoşulları koymuş oluyor. Peki neden?

İlk önce Ermenistan’ın iç sorunlarına bakmak gerekir. Protokollerin imzalanması Ermenistan’da ve özellikle Diaspora’da büyük tepkilere yol açmıştı. Parçalanmış Ermenistan-Diaspora ilişkilerini onarmak amacıyla Sarkisyan Ermenistan Anayasa Mahkemesi’ni kullanmıştır. Böylece ilişkiler düzelir, üstelik Diaspora da soykırım iddialarını kabul ettirme çabalarına son sürat devam edebilir. Ayrıca, protokollerin imzalanmasıyla tepki çeken Sarkisyan yönetimi, bu karar ile birlikte ona karşı yöneltilen suçlamalardan kurtulmuş olur ve olumsuz tepkiler ortadan kalkar. Sarkisyan, uluslararası çevrelerden ve Türkiye’den fazla tepki çekmemek için protokolleri iptal etmemiş, fakat bu karar ile bazı maddelerini fiilen değiştirerek Diaspora ile ilişkisini düzeltmeye çalışmıştır.

Diğer nedenlere değinmek gerekirse, Türkiye’nin Karabağ işgali sona ermeden protokollerin onaylanmayacağı hakkındaki tutumu gündemdeyken, Ermeni Mahkemesi’nin soykırım kararı ile Karabağ sorunu arka plana gitmiş ve Anayasa Mahkemesi’nin kararı gündeme oturmuştur. Ermenistan, Türkiye’nin mahkeme kararındaki koşulları hiçbir şekilde kabul etmeyeceğini bildiği için Türkiye’nin sınırlarını açması için baskı altına girmesine ve uluslararası çevrelerde güç duruma düşmesine çalışmıştır.

Diğer yandan, ABD’deki Ermeni lobisinin girişimleri ve ABD hükümetinin karşı çıkmamasıyla, “soykırım” tasarısının, ABD Başkanı Obama’nın yapacağı 24 Nisan konuşmasından önce, 4 Mart’ta ABD Kongresi Dış İlişkiler Komisyonu’nda oylanacağı açıklanmıştır.

Sonuç olarak, Ermenistan Mahkemesi’nin kararı, 24 Nisan’dan önce Türkiye’yi güç duruma sokmaya yönelik bir harekettir. Ancak, bu tür baskılara alışkın olan Türkiye’nin tutum değiştirmesi beklenmemektedir. 




Henüz Yorum Yapılmamış.