BAŞEPİSKOPOS ARAM ATEŞYAN - PATRİKHANENİN SPEKÜLATİF AÇIKLAMASININ IŞIĞINDA ZORUNLU SAPTAMALAR
Paylaş :
PDF İndir :

09.01.2018


Öngörüldüğünün aksine yeni bir İstanbul Ermeni (Türkiye Ermenileri) Patriği’nin seçilmesi için tamamlanması gereken idari işlemler 2017 yılında tamamlanamamış, İstanbul Ermeni Patriği seçimi 2018 yılına kalmıştır. Patrik Genel Vekilliği görevi yapmış olan Başepiskopos Aram Ateşyan, yakın zamanda Ermenistan’a bir ziyarette bulunmuş ve ziyareti sırasında yaptığı bir konuşmada seçimin gecikmesinden dolayı Değabah [Kayyum/Patrik Kaymakamı] Başepiskopos Karekin Bekçiyan’ı sorumlu tutmuştur. Şu anda Değabah Bekçiyan’ın idaresinde olan İstanbul Ermeni Patrikhanesi ise Başepiskopos Ateşyan’a cevaben bir açıklama yapmıştır. Başepiskopos Ateşyan ise 3 Ocak 2018’de kişisel Facebook sayfasından yeni bir kapsamlı açıklamada bulunmuştur. Aşağıda sizlerle Başepiskopos Ateşyan’ın açıklamasının tam metnini paylaşıyoruz:

 

PATRİKHANENİN SPEKÜLATİF AÇIKLAMASININ IŞIĞINDA ZORUNLU SAPTAMALAR

Başepiskopos Aram ATEŞYAN (3 Ocak 2018)

 

Patrikhanenin “Açıklama” başlığı altında yayımladığı sözde açıklamaları gerçekten üzülerek okudum. Hala cemaatimizin üyelerini kandırmaya ve gerçekleri gizlemeye devam ediyorlar. Bu beyhude çabalar, şahsıma karşı son derece amatör bir karalama kampanyasıyla yürütülüyor. Yazdıklarına aşağıda tek tek değineceğiz. Ancak öncesinde bir konuyu netleştirmekte yarar var.

Çok uzun zamandan beri Ermenistan’da ve tüm Ermeni dünyasında bana karşı yürütülen maksatlı ve ahlak dışı karalama kampanyaları karşısında sessiz kalmayı yeğledim. Hakkımda bunca zamandır atıp tutan zavallılar, acizliklerinin ortaya çıkmasından olsa gerek, Erivan’da düzenlediğim basın toplantısından bayağı tedirgin oldular. Seçim tarihi açıklayarak bir yandan buradaki cemaatimizi kandırırken, diğer yandan Ermeni dünyasında beklentiler yarattılar. Şimdi takke düştü, kel göründü. Açıkladıkları tarihte seçim yapamayınca foyaları ortaya çıktı. Cemaat ne olduklarını çoktan anladı. Ermeni dünyası ise söyledikleri ve yapabildikleri arasındaki makasın açıldığını gördükçe bakışını bana yöneltiyor. Ben bu ilgiyi giderebilmek ve gerçekleri anlatmak için düzenledim o basın toplantısını. Onlar açıkladıkları tarihte yapamadıkları seçimin rezaletini aklamak için sorumluluğu devlete yüklemeye çalışıyor. Ben ise gerçekleri dobra dobra konuşuyorum. Rahatsız oluyorlar tabii, ama bunlar daha iyi günleri. Bu cemaati bile bile açmaza sürükleyenler, bu 550 yıllık Patriklik Makamımız’ı kaostan esirgemeyenler, şimdi yarattıkları açmazdan bir de nemalanmaya çalışıyor. Yok öyle yağma, hodri meydan! Şimdi gelelim şu Patrikhane adına yayımlamaya utanmadıkları, çelişkilerle dolu rezalet açıklamaya. Bakalım asıl kim saptırıyor gerçekleri, asıl kim kandırıyor bu cemaati, kimler fırıldaklık yapıyor ve asıl kim masal anlatıyor, sırayla, tek tek görelim.

 

1. İFADE: “Başpiskopos Aram Ateşyan 21 Aralık 2017’de Ermenistan’da bir basın toplantısı düzenleyerek Türkiye Ermenileri 85. Patrik seçimine ilişkin bulunduğu beyanları görsel ve yazılı basından öğrenmiş bulunmaktayız. Böylelikle Türkiye’de yaptığına sık sık tanık olduğumuz gerçekleri çarpıtma, süreci yakından izlemeyenleri aldatma girişimlerine, bu kez ülke sınırlarını da aşarak, devam ettiği görülmüştür. Başpiskopos Aram Ateşyan, hiç kimseye, hele bir kilise insanına hiç yakışmayacak bu tür davranışları konusunda tarafımızca uyarılacağı muhakkaktır. Lakin, bu beyanları basın toplantısı yoluyla yaparak kamuyunu yanıltma cihetine gittiği için, söyledikleri hakkındaki gerçekleri yine kamuyla paylaşmak zarureti doğmuştur.”

CEVAP: Beni gerçekleri çarpıtmakla, süreci yakından izlemeyenleri aldatma girişimlerinde bulunmakla ve kamu oyunu yanıltmakla suçluyorlar. Bu yazıyı yazan kişiyi çok iyi biliyorum. İsim vermeyeceğim, çünkü amacım polemiğe girmek ya da şahıslarla uğraşmak değil. Zamanında Ruhani Meclis adına yazdığı yazılardan sayısız örnekler var hafızamda. Aşağıdaki alıntılarda o örnekleri yansıtıyorum. Hepsi de kendi mantığının geçirdiği evrim(!) bakımından manidar.

 

2- İFADE: “Başepiskopos Aram Ateşyan, “T.C. nezdinde ben patriklik vekiliyim, çünkü devlet bugünkü Değabah’ı tanımamaktadır.” İddiasında bulunmaktadır. Değabah seçimi kilisemizin bir iç meselesidir. Nizamlara, kurallara ve geleneklere göre yapılır. Nitekim, 15 Mart 2017 tarihinde Patrikliğin en yetkili kurulu olan Ruhaniler Genel Meclisi oturumunda, kendisinin de aday olarak katıldığı seçimde Değabah usulüne uygun seçilmiştir. Kendisinin de birinci vazifesi, bu seçimin sonuçlarına saygı duymak, kilisemizin bir iç meselesini, hele böyle kritik önemdeki bir konuda, uluorta ve yanıltıcı beyanlarla polemik konusu yapmamaktır. Özellikle de, bizzat katıldığı bir toplantıda kararlaştırıldığı halde istifa etmeyerek Patriklik Vekilliği koltuğunu bırakmaması ve hepimizi utandıracak bu davranışı neticesinde kendisini o mevkiye seçmiş olan Ruhaniler Genel Meclisi’ni kendisini azletmek zorunda bırakması son derece üzücüdür. Kaldı ki devletimiz tarafından seçilen Değabah’ın tanınmadığına dair bir beyan mevcut değildir.”

CEVAP:

A- Kaymakamlığı kabul edilmeyen kişiye yazılı cevap beklemek saflıktan başka bir şey değildir. Bunu Sayın Vali Yardımcısı daha geçtiğimiz yaz aylarında Surp Pırgiç Hastanemizde kendilerine iletmişlerdir.

B- Sayın Valimiz kendi makamlarında Sahak Srpazan’ın, Bedros Şirinoğlu’nun, Sarkis Külegeç’in ve şahsımın mevcudiyetinde kaymakamın kabul görmediğini, Müteşebbis Heyet’in de kabul görmediğini ve şahsımın istifa etmediğini ve seçime gidebilmek için en başa dönülmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Neden Sahak Srpazan açık yüreklilikle tüm bunları cemaatimize aktarmıyor?

C- Değabah seçimi bir iç mesele olduğu kadar, devlet katıyla ilişkileri de ilgilendiren boyutları vardır. Kalıcı bir tüzüğümüz olmadığı sürece, eskisine tabiyiz. Ne yazıyor Nizamname’de?

“Patriğin ölümü ve istifası ya da çeşitli nedenlerle Patriklik Makamı’nın boşalması durumunda, Ruhani ve Cismani Meclisler birleşerek bir kaymakam (kaim-i makam) seçer ve onaylanmasını Babıali’den ister”.

Şimdi, mevcut durumda Cismani Meclis bulunmadığından kaymakam da seçilemez. Haydi diyelim ki seçtik, peki onaylanması nerde?

D- İstifa etmiyormuşum... Patrikhaneyi aylardan beri kayıtsız şartsız Değabah Srpazana teslim etmişim. Bunu kendimi övmek için belirtmiyorum. Doğal olanı, normal olanı yapmışım. Benden daha ne isteniyor acaba? Patrikhane kişisel hesaplarının ve kindarlıklarının esiri olmuş kifayetsizlerin at koşturma alanı değildir. Değabah resmen tanınmadığına göre, resmiyeti olan birisinin orda bulunması da çok doğaldır.

E- Karekin Srpazan ve ben Vehapar Der ile konuşurken, Değabahın devlet tarafından onaylandığında her şeyi teslim edeceğime söz vermiştim. Ben halen o sözümün arkasındayım.

F- Ruhaniler Genel Meclisi beni genel vekili olarak seçmiş...

Mesrob Badriark patrikhaneden uzak olduğu sürece beni patrik genel vekili yapmadı mı? Kilise hukukunda bir yanlış mı var acaba? Seçim için kilise hukukunda patriği emekliye ayırabilen bir kurum var mı? Unutmayalım ki, din adamları patriği seçen delegelerin sadece 1/7 oranındadır. Sivil delegeler veya Cismani Meclis olmadıkca patriği kimse emekliğe ayıramaz.

 

Patrikhanenin 2 Aralık 2010 tarihli basın bülteninde aynen şöyle yazılı:

“Patrik Mesrob II. Hazretleri’nin cemaat tarafından seçilmiş olduğu unutulmamalıdır. Hayatta olduğu ve istifa edemeyeceği için de patrik ünvanını halen taşımaktadır. Bu bakımdan, Patrik Mesrob II. Hazretleri’nin sağlık sorunları yaşamasına rağmen, Patriklik Makamı münhal olmayıp Nizamneme hükümleri uyarınca Makam’ı Cemaat adına münhal ilan edecek bir kurum bulunmamaktadır. Bu nedenle de seçime gitmek mümkün değildir”.

Siz burada Makamı cemaat adına münhal ilan edecek bir kurum bulunmadığını, bu nedenle seçime gitmenin mümkün olmadığını söyleyeceksiniz, ondan sonra da hem patriği emekliye ayıracaksınız hem de değabah seçeceksiniz.

Bakın 27 Ekim 2016 tarihli Ruhaniler Genel Meclisi’nin duyurusuna:

“Cumhuriyet döneminde; 1961, 1990, 1998 yıllarında yapılan son üç Patrik seçimlerinde seçim işlemlerinin seçimle iş başına gelmemiş, merhum Patrikler tarafından göreve getirilmiş, Patrik Vekilleri tarafından yürütüldüğünü hatırlatırız. Bu durum göz önünde bulundurularak, Ruhaniler Genel Meclisi tarafından yönetim değişikliği yapılması gündeme gelmemiştir.”

Şimdi kimin çıkarlarına ters düştük de, bir ay içerisinde bazı din adamları ihtilal yaptı?

 

3- İFADE: “Başepiskopos Aram Ateşyan Patriklik Genel Vekilliği süresinde elde ettiği başarıları sıralamaktadır. Ne var ki sayıp döktüğü bu işlerle ilgili olarak sivil yöneticilerden tam aksi yönde bilgi ve beyanlar mevcuttur. Yapılan işler eğer değerli ve yararlı ise, bunları elbette takdir etmek gerekir. Yapmadığı işlere sahip çıkmak, yapılan uygunsuz iş ve davranışlara hiç değinmemek makbul bir davranış mıdır? Kaldı ki, madem kendisi bu ölçüde olumlu, başarılı işler yapmış, halk niçin kendisine sahip çıkmamış? Halk niçin bu hizmetlerden bahsetmez? Ve ruhani kardeşleri Değabah seçiminde oylarını kendisinden niçin esirgemişler, çok daha az tanıdıkları bir ruhaniyi seçilmeye daha layık bulmuşlardır?”

CEVAP:

A- Utanmanız lazım, benim başarı saydığım her şey toplumumuz bakımından tartışmasız ve somut kazanımdır ve de ilk önce sizler, bu gülünç yazıyı yazanlar taktir etmiştiniz. İçerideyken ‘siviller yerlerinde otursunlar’ dersiniz, dışarıda da ‘sivil yöneticilerden tam aksi yönde bilgi ve beyanlar mevcuttur’ dersiniz. Zaten çelişkilerle bu kadar barışık olduğunuz için işleri sarpa sardırdınız. Bakalım nasıl çıkacaksınız içerisinden? Baştan beri en kolay yolu seçtiniz. Toplumun gözünde beni günah keçisi yapmaya yeltendiniz. Şimdi de foyanız ortaya çıkmaya başladı ve panik halindesiniz.

B- Görev yaptığım dönemin kazanımlarından dolayı halkın bana neden sahip çıkmadığını soruyorlar. Bu kadar senedir yaptıklarımdan hangisinin reklamını yaptım ki? Ben halkın içerisinden gelmişim. Bu halkın evladıyım ve onun aklı selimine güvenirim. Sizin gibi kapalı kapılar arkasındaki talihsiz kumpasları popülizmle aklamaya çalışmam. Ben neysem oyum, halkımın önünde olduğum gibiyim. Halkımın gözünün içine rahat bakarım. Yapabildiğim ve yapamadığım onun vicdanında muhakemesini bulur.

Bu son dönemde artık suskun kalmanın yersiz olduğunu düşündüm ve tek tek sıraladım. Ne o, rahatsız mı oldunuz? Neden gocunuyorsunuz? Sebebini de hemen söyleyeyim. O ‘topal ördek’ misali iktidarınızla en ufak bir icraat yapma ihtimaliniz yok. Dolayısıyla bana saldırmak, benimle uğraşmak, beni karalamak bu cemaatin önünde bir şeyler yapıyormuşsunuz gibi görünmenin tek yöntemi. Tepe tepe kullanın kirli yöntemlerinizi, bana bu toplumun inançlı, vakur insanlarının duası ziyadesiyle yetiyor. Gerisini siz düşünün. Bakalım sizi kim kurtaracak içine düştüğünüz girdaptan.

Haa, şunu da belirteyim. Aynı zamanda bir güvenceniz de var. Bu enayi yerine koyduğunuz Aram Srpazan’ın yanına gidersiniz yine başınız sıkışınca. Bilirsiniz ki, kin tutmaz, elinden geleni yapar. Evet, yapar, yine de yapar, ama siz elinizi vicdanınıza koymayı hiç beceremezsiniz. Bunu benim için yapmayın, bunu bu asil cemaatin eğilip elinizi öpen temiz vicdanlı, inançlı insanlarının önünde müsterih olmak için yapın.

C- Ruhani kardeşlerimin Değabah seçiminde oylarını neden benden esirgemiş olduğu soruluyor. Önce şunu bilin. Benim seçimin sonucuyla ilgili bir kompleksim yok ve orada ifadesini bulan iradeyle çatışmıyorum. Ben sadece o iradeye istinaden şekillenen yönetimin bu cemaati seçime götüremeyeceği gerçeğinden hareketle, o büyük iddialara ve fos çıkan vaatlere rağmen, bu topluma zaman kaybettirilmesine ve bu başarısızlığın benim üzerimden aklanma çabalarına karşı muhalefet ediyorum. Samimi olun bu halkın önünde!

Gelin açık konuşalım. Ruhani kardeşlerimden kim bilir kaç tanesi bugüne kadar yanıma gelip baskı altında oy verdiğini itiraf etti. Bazı vakıf yönetim kurulu başkanları bu seçimi kendi nüfuz mücadelelerine alet ettiler. Hepimizin insani zaafları olabilir. Böylesi hayati koşullarda, ruhani kardeşlerimin etkilere bu kadar açık olması beni sadece ve sadece üzer. İnsan kardeş bildiklerinin hatalarından kendisini muaf tutabilir mi? Ne diyelim, hepsinin canı sağ olsun. Bakalım zaman ne gösterecek? Ben bugün hiç birisine o seçimin sonucuna göre davranmadım ve davranmıyorum.

 

4- İFADE: “Başepiskopos Aram Ateşyan Nizamname-i Millet-i Ermeniyan'ı dayanak göstererek seçilmiş patriğin ömür boyu patrik kalması gereğinden söz etmektedir. Başepiskopos Aram Sırpazan aynı nizamnamenin 2. Paragrafını nedense görmezden gelmektedir. Orada, değişik nedenlerle patriğin iş göremez duruma geldiği sabit olursa yeni patrik seçiminin yapılabileceği açıkça belirtilmektedir. Patriğin görevden alınması veya emekliye sevkedilmesinin “ancak sivil meclis üyelerinin de katılımıyla yapılabileceği”ni öne süren Başpiskopos Aram Sırpazan, Patriğimiz II. Mesrob’un emekliye ayrılması toplantısını kabul edip onaylamakla kalmamış, kendisi bizzat o toplantıya riyaset etmiştir. Bu yönde alınan kararı bir genelge yayınlayarak ruhanilere ve kiliselere bildirmiş, okunacak dualarda emekliye sevk edilen Patrik Mesrob II Hazretleri'nin adının ne şekilde anılacağı konusu açıklığa kavuşturulmuştur.”

CEVAP: Şahsen katıldığım doğrudur, ancak konuyu doğru aktarın lütfen. Eğer engel olmak isteseydim Badriark Hayrı emekliğe ayıramazdınız. Kilise kurallarımızı bilmeyenler, beni patrik seçimini engellemekle suçluyorlardı. Sahak Srpazan bana patriğimizi emekliğe ayıralım ki seçime gidebilelim dediğinde, hiç karşı koymadım, kurallara aykırıdır da demedim ve kabul ettim. Tüm bunlar Sahak Srpazan’ın gazetelere verdiği bilgilerde de mevcuttur.

 

5- İFADE: “Başepiskopos Aram Ateşyan vekillik görevini Patrik Mutafyan’dan aldığını söylemiştir. Sormak gerekir: O zaman niçin bu görevi yürütmeye devam etmemiş, neden bir vekillik seçimi yapılmıştır? Çünkü vekillik tayinle olur, seçim gerekmez. Bir başka soru: Katıldığı Genel Vekillik seçiminde neden tek aday vardır ve aday olabilecek kendisinden başka hiçbir ruhani bu seçime davet edilmemiştir?”

CEVAP: Artık gülmeye başladım, durum bir komediye dönüşüyor. Bakın 2 Ağustos 2010 yılında Ruhani Meclis’in duyurusuna ne söylenmiş:

“….Patrik Genel Vekilliği seçimi, teamüller gereği, sadece İstanbul’da görev yapan din adamlarının katılımıyla toplanan Ruhaniler Genel Meclisi’nde aday göstermeden, Patriklik yetki sınırları dahilinde görev yapan, rütbe gözetmeksizin tüm din adamlarımızın seçilebileceği bildirilerek gizli oyla yapılmıştır.”

Kendi kalenize gol atıyorsunuz...

 

6- İFADE: “Başepiskopos Aram Ateşyan Değabah seçiminde devletin iradesini belirtmektedir. Ona göre devlet, Değabah seçiminin 16 Nisan referandumundan sonra yapılmasını istemektedir. Madem ki Başepiskopos Aram Sırpazan’ın uhdesinde, kendisinin ilgili kimseyle paylaşmadığı bir “devlet iradesi” bilgisi mevcuttu, niçin kendisi Değabah seçimini organize etmiş, Başepiskopos Karekin Sırpazan’ı seçime katılması için İstanbul’a davet etmiş, seçim toplantısına riyaset etmiş ve Değabahlık için aday olmuştur? Bunlar meşru sorular değil midir? Ayrıca, diğer katılımcıları suçlayan beyanında, eğer varsa devletin bu iradesini öteki adaylara bildirmemekle devletin iradesine karşı gelmiş ve bizzat kendisi suç işlemiş olmuyor mu? Bir diğer husus da, elbette, İstanbul Valiliği'nden gelen yazıdır. Bu yazı Değabah seçimi yapılıp tamamlandıktan sonra ortaya çıkmıştır. Vilayetin Değabah seçimiyle ilgili olup olmadığı tartışması bir yana bırakılarak faks metnine bakıldığında, orada Başepiskopos Aram Sırpazan’ın Patriklik Genel Vekilliği görevinin devam ettiği vurgulanmakla birlikte, Değabah’ın reddedildiğine dair bir ibare yer almamaktadır. Hem zaten, bu yazının yazılıp gelmiş olmasının nedeni, 26 Ekim 2016’da yapılan, Patrik Mesrob II Hazretleri'nin emekliye sevk edildiğini ve Patriklik makamının münhal olduğunu hüküm altına alan Ruhaniler Genel Meclisi kararının devlete ve ilgili mercilere bildirilmemiş olmasıdır. Bu da Başepiskopos Aram Sırpazanın bir göreviydi; yapılmamış olması onun kusuru ve kabahatidir.”

CEVAP: Vah zavallılar...

A-Refarandumdan sonra yapılmasını Bedros Şirinoğlu Beyefendi Sayın Cumhurbaşkanımız ile Ankara’da görüştükten sonra kendisi söyledi. Bunu da Bedros Bey herkesle paylaştı.

B- Burda adaylara bildirilmesi gereken bir konu yok. Eğer mutlaka bildirilmesi gereken bir şey olduğu düşünülüyorsa, neden Ruhani Meclis Divanı, yani başkan ve sekreteri bunu toplantıda konu etmediler? Bu tür konular toplantıda konuşulur ve karar alınır. Siz kendinizi masum göstermeye çalışırken, kendi mantığınızla, sorumluluktan kaçınmış olduğunuzu itiraf eder gibisiniz. Şimdi böyle bir kenara çekilmeniz, bu sürecin ağırlığının bilincinde olmadığınızın kanıtıdır.

C- Kaldı ki, gerçekten gülünç duruma düşüyorsunuz. Bir taraftan Valilik’ten gelen yazıda benim Patrik Genel Vekilliğimin devam ettiğinin vurgulandığını belirtiyorsunuz (sevindim bu gerçeği sonunda dikkate aldığınız için), diğer taraftan da bekliyorsunuz ki, Valilik kaymakamı da kabul etsin.

D- Toplumu kandırmayın. Patriğin emekliğe ayrıldığını ve seçime gitmek istediğimizi belirten mektubun taslağını Valiliğe gönderilmek üzere sizin de içinde olduğunuz 4 kişilik bir komisyon hazırladı. O mektubun altını da imzalıyacak olan ben ve Sahak Srpazandık. Bu mektubun ikimiz tarafından da imzalanmadığını neden söylemiyorsunuz? İsterseniz mektubun taslağını da yayınlarım.

 

7- İFADE: “Başepiskopos Aram Sırpazan Değabah’ın müracaatlarına devletin cevap vermediğini belirterek bu durumun devletin Değabah’ı tanımadığı anlamına geldiğini ileri sürüyor. Kilisemiz mensubu bir din adamı olarak kendi sözlerinde ifade ettiği devletin tutumunu desteklemek ve hatta bundan memnuniyet duyarak medet ummak yerine, kendi 9 yıllık deneyimlerinden yola çıkarak, bu tutumu eleştirmek ve değişmesi gerektiğini söylemek lazım gelmez mi? Nihayetinde söz konusu olan, bütünüyle usul ve kaidelere uygun yapılmış bir Değabah seçimi, tamamen meşru bir Değabah ve, dahası, Ermeni Kilisesinin, Patriklik Makamı'nın ve cemaatinin onuru ve saygınlığıdır. Kendisi de bir yazısına yanıt almak için aylarca beklememiş midir?”

CEVAP: Değabah konusunu yukarda konuştuk. Meşru bir değabah (?) ve aynı zamanda meşru bir Patrik vekili de Kilisemizin, cemaatimzin ve Patrikliğin saygınlığıdır. Benim mevcut sorunlardan memnuniyet duyduğumu var saymak, sizin açmazınızın, iflas etmiş politikanızın ve ondan kaynaklanan sağlıksız ruh halinizin tezahürüdür.

 

8- İFADE: “Başepiskopos Aram Sırpazan Değabah Başepiskopos Karekin Sırpazan’ın görevinden istifa etmesi durumunda 85. Patrik seçiminin derhal yapılabileceği bilgisini de paylaşmaktadır. Bu bilginin ve bu iddianın kaynağı nedir bilmiyoruz. Bu sözleri devletle yakın ilişki ve işbirliği içinde olduğunu ima etmek için söylüyorsa, sormak gerekir: Patrik Genel Vekilliği süresince Patrik seçimini yapmak ve sonuçlandırmak için niçin herhangi bir çaba içine girmemiştir?”

CEVAP:

A- Seçimin hemen yapılacağını söylemedim. Sahak Srpazan ve Sayın Sarkis Gülegeç Vali Bey’in ifadelerini size aktarsın. Süreçte başa dönülmesi durumunda, devletin seçim için engel çıkartmayacağını söylediler. Dolayısıyla, bunda benim söylediklerimde yanlış bir şey mi var? Devletle birlikte çalışarak yürütülmesi gereken bir süreci kim başarıyla sonuçlandırabilir? Devletin tanımadığı kaymakam mı, yoksa en azından resmen tanınan ben mi?

B- Yukarıda siz ruhanilerin de imzası olan kararı hatırlattım. Makamın münhal olmadığını ve seçime gidilemeyeceği söylenmişti. Eşpatrik seçimi yapmak için biz Ruhani Meclis olarak müracaat etmedik mi? Bu seçime de o zamanki Müteşebbis Heyeti engel olmadı mı?

 

9- İFADE: “Ne ölçüde mecburiyetten doğuyor olsa da, bu açıklamaları yapmak kilisemiz ve cemaatimiz adına ızdırap vericidir. Dileğimiz, Başepiskopos Aram Sırpazan’ın polemik arayışlarından vaz geçmesi, kısır çekişmelerden uzak durması, taşıdığı sıfata uygun bir tutum içine girmesi, cemaat nezdinde itibarını yeniden kazanma yolunu seçmesidir. Temennimiz, ruhani ve sivil tüm ilgililerin ve bir bütün olarak cemaatimizin bu polemiklere meydan vermemesi, gereksiz yere sürüklendiği zorluklardan çıkarak ve bu tür yakışıksız beyanlardan uzak durarak önümüzdeki sürecin mümkün mertebe suhuletle yaşanmasına katkıda bulunmasıdır.”

CEVAP: Bu gerginliği bu günlere getirenler, polemik yaratanlar yine bazı ruhani kardeşlerim ve bazı sivillerdir. Dikkatinizi çekerim, uzun süre sustum, dayandım, sabrettim, ancak taş bile olsa çatlar. Üzülerek söylüyorum ki, Karekin Srpazanı da kullanıyorsunuz. Zannetmeyin ki, ben bu durumdan memnunum, aksine çok rahatsızım.

Sadece ve sadece Patrikliğimiz’i devlet nezdinde muhatapsız ve başsız bırakmamak için bana düşen sorumluluğa sadık kalmaya çalışıyorum. Aldığım mükafatı cemaatimin takdirine bırakıyorum.

Unutmayın, er ya da geç bu sorunu birlikte çözeceğiz. Daha ne badireler atlatmamız gerekecek ortak bir paydada buluşmak, aynı gemide bulunduğumuzu anlayabilmek için.

 

Hepinizin Yeni Yılını ve Rab'bimizin Kutsal Doğuş Yortusunu içtenlikle kutlarım.

Dua ve takdislerimle,

BAŞEPİSKOPOS ARAM ATEŞYAN

 

https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=2008440846089306&id=100007702307608




Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten