ERMENİ DEVRİMCİ FEDERASYONU-TAŞNAKSUTYUN
Analiz No : 2015 / 4
10.02.2015
14 dk okuma

Ermeni Devrimci Federasyonu-Taşnaksutyun (EDF-Taşnaksutyun)[1], Ermeni Demokratik Liberal Partisi-Ramgavar ve Sosyal Demokrat Hınçak Partisi ile birlikte 19.yy sonu-20yy. başında kurulan ‘geleneksel Ermeni diaspora partileri üçlüsü’nden biridir. Ara Sanjian’ın çok doğru bir şekilde tespit ettiği gibi EDF-Taşnaksutyun 1890 sonrası yakın dönem Ermeni tarihi içinde doğrudan veya dolaylı olarak yaşanan olayların hemen hepsinde yer almıştır. Bu nedenle yakın dönem Ermeni tarihini araştıran herkesin yolu o yada bu şekilde EDF-Taşnaksutyun ile kesişmektedir. 

EDF-Taşnaksutyun kendisini sosyalist bir parti olarak tanımlamakta ve sosyal adalet, demokrasi ve ulusal kendi kaderini tayin hakkını temel prensipleri olarak ifade etmektedir. İlk olarak 1907 yılında üye olduğu ve fakat sonradan ayrıldığı Sosyalist Enternasyonal’e 1996 yılında yeniden katılmış ve 2003 yılında tam üye olmuştur. EDF-Taşnaksutyun’un kadın ve gençlik örgütlenmeleri de Enternasyonal Sosyalist Kadın ve Enternasyonal Sosyalist Geçlik Birliği üyeleridir. Ne var ki, EDF-Taşnaksutyun’un aşırı milliyetçi söylem ve eylemi  sosyalist olma iddiasını boşa çıkartmaktadır. Günümüzde, 1915 olaylarının soykırım olarak tanınması ve ‘Birleşik Ermenistan’ EDF-Taşnaksutyun’un ana siyasi hedefleridir. EDF-Taşnaksutyun dünya çapında âdemi-merkeziyetçi bir tarzda örgütlülüğünü devam ettirmektedir.   

EDF-Taşnaksutyun Christapor Mikaelian, Simon Zavarian and Stepan Zorian tarafından 1890’de Tiflis’te kurulmuştur. Osmanlı’daki Ermeni milliyetçi hareketinin önderliğini yapan ilk parti olan Sosyal Demokrat Hınçak Partisi’nin stratejik yanlışlar ve seçtiği siyasal şiddet yöntemleri nedeniyle kısa sürede etkisizleşmesi sonrasında, EDF-Taşnaksutyun kuruluşundan kısa süre sonra “Ermeni Davası”nın birincil aktörü haline gelmiştir. 1908-1912 arasında, 1908 Devrimi’nin yarattığı kısa süreli iyimser siyasal havanın etkisiyle İttihat ve Terakki Partisi’yle yakın ilişkiler kurmuş ancak bu sonraki dönemde yerini düşmanlığa bırakmıştır.  

Yönetici kadrolar arasında sürdürülen hararetli tartışmalar sonrasında Birinci Dünya Savaşı’nı bağımsız bir Ermenistan’ın kurulması için bir fırsat olarak gören kanadın baskın çıkmasıyla, Birinci Dünya Savaşı esnasında Anadolu’yu işgal eden Rus ordularıyla işbirliğine gitmiş ve Rus ordusu içindeki Ermeni taburlarını ve bunlar dışındaki Ermeni gerilla birliklerini örgütlemiştir.

Her ne kadar, parti historiografyasında bu şekilde anlatılmasa da, 1918 yılında Gürcistan ve Azerbaycan’ın bağımsızlıklarını ilan etmesi EDF-Taşnaksutyun’u tam anlamıyla hazırlıksız yakalamış ve EDF-Taşnaksutyun zorunda kaldığı için “Taşnak Cumhuriyeti” diye de anılan birinci Ermenistan Cumhuriyet’ini ilan etmiştir. Bunu takiben, EDF-Taşnaksutyun çok olumsuz ekonomik ve sosyal şartların da zorlamasıyla ülkeyi yaklaşık iki sene boyunca otoriter bir şekilde yönetmiştir. 

Birinci Ermenistan Cumhuriyeti’nin Aralık 1920’de sovyet ordularının işgaline uğraması sonrasında ülkedeki EDF-Taşnaksutyun kadrolarının bir kısmı “Şubat Ayaklanması” diye anılan bir direniş hareketi başlatmış ve ülkenin güneyindeki dağlık Zangezur bölgesinde Temmuz 1921 ortalarına kadar "Dağlık Ermenistan Cumhuriyeti" (Lernahayastani Hanrapetutyun) diye anılan de-facto bir siyasal yapı oluşturmuştur. Bu süre içerisinde Zangezur’daki Müslüman halka karşı bir etnik temizlik hareketi de yürütüldüğü bilinmekte ancak hakkında konuşulmamaktadır. Sovyet ordularının bu bölgeye ilerlemesiyle isyanı yürüten EDF-Taşnaksutyun kadroları başta İran olmak üzere çeşitli ülkelere kaçmışlardır.

Birinci Dünya Savaşı sonunda, büyük ölçüde yürüttüğü yanlış politikaların sonucu olarak bir felaket yaşanmasının da etkisiyle EDF-Taşnaksutyun 1920-1922 yıllarında Nemesis Operasyonu diye anılan, ve hatta mitolojikleştirilen, bir suikast kampanyası başlatmıştır. Shahan Natali kod adını kullanan Hagop Der Hagopian adlı bir Amerikan Ermenisinin önderlik yaptığı Nemesis grubunun hedefi ‘Ermenilerin düşmanlarını’ ölümle cezalandırarak ‘adaleti’ sağlamaktı. Bu hedefle Nemsis grubu toplam sayıları 10’u bulan Azeri, Ermeni ve Türk’e suikastler düzenleyerek öldürmüştür. Nemesis tarafından öldürülenler Talat Paşa, Cemal Paşa, Said Halim Pasha, Bahattin Şakir Bey, Cemal Azmi Bey, Fatali Khan Khoyski (birinci Azerbaycan Cumhuriyeti başbakanı), Bihbud Khan Jivanshir (birinci Azerbaycan Cumhuriyeti içişleri bakanı) ve hain oldukları iddia edilmiş olan üç Ermenidir. Enver Paşa’nın 1922’de Türkmenistan’da bir çatışmada Sovyet güçleri tarafından öldürülmesi de Ermeni historiografyasında Enver Paşa’yı öldüren Sovyet askerinin bir Ermeni olduğu iddiası üzerinden Nemesis Operasyonu ile bağlantırılsa da bu çok da gerçekle uyumlu gözükmemektedir. Nemesis Operasyonu’nun Ermeni siyasal folklorüne en büyük katkısı Talat Paşa suikastı ve suikastı gerçekleştiren Soghomon Tehlirian’dır. Tehlirian’ın Alman mahkemesinde yaptığı savunma ve yalnızca iki gün süren bir yargılamanın ardından serbest bırakılması yaklaşık 55 yıl sonra yeniden canlanan bir terör dalgası ve bu dalga içinde yer alan militanlar için bir noktaya kadar esin kaynağı olmuştur.

1920’ler ve sonrasında, EDF-Taşnaksutyun başta ABD, Fransa, Suriye, Lübnan, İran ve Arjantin olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde örgütlenmeye ve “Ermeni Davası”nı yürütmeye devam etmiştir. Bunu, Lübnan dışında, alışılagelmiş siyasi parti örgütlenmesinden ziyade oluşturduğu, gençlik, kadın, yardımlaşma, spor vb. örgütlenmeler aracılığıyla yapmıştır. Nitekim EDF-Taşnaksutyun’un resmi parti üye sayısı hiçbir zaman çok olmamıştır. Ancak, bununla kıyaslanamayacak bir hegemonik güce sahip olmuştur. Bilinçli ideolojik/siyasi tercihlerden çok bireylerin belli bir kültürel bağlamdaki sosyalizasyonları EDF-Taşnaksutyun’u sosyal alanda etkili bir aktör haline getirmiştir.

EDF-Taşnaksutyun’un diasporada Ermeni kimliğinin asimilasyon nedeniyle yok olmaması ve güçlü diaspora topluluklarının tesis edilmesi yönünde önemli katkıları olmuş olsa da, radikal ve uzlaşmaz tutumu diaspora toplulukları arasında başgösteren bölünme, iki farklı kilise hierarşisinin belirmesi ve Lübnan’da karşılıklı suikastlere kadar varan bir çatışmanın gelişmesinde önemli bir faktör olmuştur. Bu bölünmenin temel nedenlerinden bir tanesi, 1970’lere gelindiğinde daha uzlaşmacı bir hal alan, EDF-Taşnaksutyun’un radikal Sovyet karşıtlığıdır.

Kanıtlanmış olmasa da, 1960’larda EDF-Taşnaksutyun içinde Zavarian adlı bir militan grubun, 1968 yılında ise “İntikam için Gençlik” adlı bir başka grubun ortaya çıktığından bahsedilmektedir. 1970’lerin ortalarına gelindiğinde, 20 Ocak 1975’de Lübnan’da Ermenistan’ın Kurtuluşu için Gizli Ermeni Ordusu (ASALA)’nun ilk eylemini gerçekleştirmesinden yaklaşık dokuz ay sonra, 22 Ekim 1975’de, Türkiye’nin Viyana büyükelçisi Danış Tunalıgil daha sonra Ermeni Gizli Ordusu adını alacak olan Ermeni Soykırımı için Adalet Komandoları (JCAG-ARA; ESAK-EGO) adlı terörist örgüt tarafından öldürülmüştür. Her ne kadar kesin kanıtlar elde olmasa da hemen hemen tüm araştırmacılar ESAK-EGO’nun EDF-Taşnaksutyun’un gizli paramiliter kolu olduğu konusunda görüş birliği içindedir. Sonuç olarak, ESAK-EGO’nun gerçekleştirdiği 36 saldırının 30’u Türk hedeflere yönelmiş ve ASALA’nın hemen hemen iki katı sayıda insan bu saldırılar sonucu hayatını kaybetmiştir.

1980’lerin ortalarında başlayan Sovyetler Birliği’nin dağılma ve bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti’nin ortaya çıkma süreci, her ne kadar kendini ‘Ermeni Davası”nın yılmaz savunucusu’ olarak konumlandırmış olsa da, EDF-Taşnaksutyun’u ideolojik ve örgütsel anlamda hazırlıksız yakalamıştır.  Bu durum kendini ilk olarak ‘diasporadaki düşman kardeşler’ olan Ermeni Devrimci Federasyonu-Taşnaksutyun, Ermeni Demokratik Liberal Partisi-Ramgavar ve Sosyal Demokrat Hınçak Partisi’nin Ekim 1988’de ortaklaşa yayınladıkları bir bildiride kendini göstermiştir. Özetle, bu bildiri Karabağ konusunda Ermenistan halkıyla dayanışma duygularını ifade etmekle birlikte Ermenistan ve Karabağ’daki Ermenilere itidal telkin etmekte ve Sovyet otoritelerini provoke edecek söylem ve eylemlerden kaçınılmasını tavsiye etmekteydi. Aynı bildiri, Ermenistan’daki halk hareketini gayimeşru ve yıkıcı olarak nitelendiriyordu. Bu bildiri Ermenistan’daki belli çevrelerde bir şok etkisi yaratmış ve Ulusal Kendi Kaderini Tayin Grubu lideri Paruyr Hayrikyan’ın karşı bir bildiride “sessizliğiniz aşağılayıcıydı, ama sözleriniz daha da aşağılayıcı…yaşadığımız acı yetmezmiş gibi, şimdi de siz bir acı haline geldiniz” şeklinde ifadeler kullanmasına neden olmuştur. Bu bildiride en çok “Ermeni Davası”nın en kararlı savunucusu olan EDF-Taşnaksutyun’a sitem ediliyordu.

Eylül 1991’de tamamlanan bağımsızlık süreci de ‘Sovyet kalkanı’ olmaksızın Ermenistan’ın ‘Türk tehdidi’nin hedefi haline geleceği gerekçesiyle EDF-Taşnaksutyun tarafından coşkuyla karşılanmamıştır. Bunun gibi siyasal akıl yürütmelerin yanında, EDF-Taşnaksutyun bir yandan da bağımsızlığı ilan etme hakkına sahip olanın Levon Ter Petrosyan liderliğindeki Ermeni Ulusal Hareketi değil ‘Ermeni milletinin öncüsü’ olan kendisi olduğunu öne sürerek EDF-Taşnaksutyun’un Ermenistan ile olan ilişkilerinin şekillenmesindeki irrasyonel duygusal faktörleri de ifade etmiştir. Öyle ki, birinci Ermenistan Cumhuriyeti’nin bayrağının ulusal bayrak olarak kabul edilmesi dahi EDF-Taşnaksutyun tarafından gasp olarak nitelendirilmiştir. 

1991’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılan EDF-Taşnaksutyun liderlik iddialarının aksine %4,3 oranında oy almış ve bu da EDF-Taşnaksutyun’un Ter Petrosyan liderliğine karşı öfkesini bilemiştir. Haziran 1992’de Ter Petrosyan, EDF-Taşnaksutyun’un karizmatik lideri Hrair Marukhian’ı KGB ile bağlantılı olmak ve Ermenistan’da terörist faaliyetler örgütlemekle itham etmiş, bunu takiben EDF-Taşnaksutyun’un 25. Dünya Kongresi öncesinde sınır dışı etmiştir. Devam eden süreçte, EDF-Taşnaksutyun’un Dro adlı terörist bir örgüt kurduğu ve bununla süikastler gerçekleştirdiği, uyuşturucu kaçakçılığı gibi faaliyetler yürüttüğü ve ülkeyi istikrarsızlaştırmaya çalıştığı gerekçeleriyle 12 EDF-Taşnaksutyun üyesi yargılanmış ve bunların 10’u mahkum olmuştur. Aralık 1994’de siyasi partiler yasasına muhalefet gerekçesiyle EDF-Taşnaksutyun’un ülkedeki faaliyetleri yasaklanmış, 1995 yazında partinin liderleri de dahil 31 üyesi darbe girişimi suçlamasıyla hapse atılmıştır. Bu arada, Ter Petrosyan’ın Nisan 1995’de EDF-Taşnaksutyun kontrolündeki Kilikya Katalikosu Karekin I’in Ecmiadzin Katalikosu olarak seçilmesini yönlendirmesi de EDF-Taşnaksutyun tarafından siyasi bir manevra olarak algılanmıştır.

Rober Koçaryan’ın 1998 yılında Ter Petrosyan’ın yerine cumhurbaşkanı seçilmesi ile birlikte Ermenistan ile EDF-Taşnaksutyun arasındaki ilişkiler aksi bir yöne doğru evrilmiş, Ter Petrosyan zamanındaki çatışma yerini işbirliğine bırakmıştır. Bunda Koçaryan’ın ideolojik, politik ve pratik yönelim ve tercihleri en önemli unsurlar olmuştur. İlk olarak, EDF-Taşnaksutyun ve Koçaryan’ın başında olduğu Ermenistan Cumhuriyetçi Partisi hemen hemen aynı ideolojik zemin üzerinden durmaktadırlar. Bu zemin radikal Ermeni milliyetçiliğidir. Öyle ki, Ermenistan Cumhuriyetçi Partisi’nin programında EDF-Taşnaksutyun’un ABD’deki gençlik örgütlenmesini kuran Karekin Nzdeh ve onun oluşturduğu tseghagron (ırka tapınma) ideolojisine atıf vardır. Her iki parti de romantik ve irrasyonel etnik-milliyetçi bir siyasal çizgidedir. Bunların yanında, Kocharyan’ın diasporanın ekonomik ve siyasi desteğini sağlama stratejisi de iki parti ve dolayısıyla EDF-Taşnaksutyun ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin gelişmesi sonucunu doğurmuştur. Öyle ki, cumhurbaşkanı seçildikten sonra Koçaryan’ın ilk icraatlarından bazıları EDF-Taşnaksutyun’un Ermenistan’da yasaklı durumunu sona erdirmek, birkaçı hariç hapisteki EDF-Taşnaksutyun üyelerini serbest bırakmak ve bunlar arasında partinin önemli isimlerinden olan Vahan Hovannisian’ı kıdemli danışmanı olarak atamak ve yine EDF-Taşnaksutyun’un önemli simalarından olan Levon Mkrtchyan’a yeni kabinede görev vermek olmuştur.

Bu süreçte, 27 Ekim 1999’da 9 parlamenterin öldürüldüğü ve yarım düziniye yakınının yaralandığı, sonucunda Koçaryan’ın siyasal rakiplerinin elimine olduğu Ermeni tarihinin en önemli olaylarından olan parlamento baskını yaşanmış ve bu saldırının sorumlusu olan beş saldırganın EDF-Taşnaksutyun bağlantılı oldukları iddia edilmiştir. Ne var ki, bu iddialar doğrulanamamıştır. 

EDF-Taşnaksutyun Teşkilatı

EDF-Taşnaksutyun kurulduğu günden bu yana dünyanın çeşitli ülkelerinde okullar, toplum merkezleri, dernekler, izci grupları ve gençlik, kadın ve yardım örgütleri kurarak çok geniş bir örgütsel ağ tesis etmeyi başarmıştır. ABD’deki güçlü lobi örgütlerinden olan Amerika Ermeni Ulusal Komitesi ve Adalet ve Demokrasi için Avrupa Ermeni Federasyonu, EDF-Taşnaksutyun’un kuruluşlarıdır. Bunların dışında EDF-Taşnaksutyun’e bağlı kuruşlardan bazıları aşağıdaki gibidir:  

Rus-Ermeni Dostluk Vakfı 

Ermeni Çalışmaları Merkezi  

Orta Doğu Ermeni Ulusal Komitesi 

Ermeni Yardım Derneği

Ermeni Spor ve İzici Birliği

Hamazkayin Ermeni Kültür ve Eğitim Derneği

Homenetmen Ermeni Atletism Birliği

Ermeni Gençlik Federasyonu

EDF Shant Öğrenci Derneği

EDF Armen Garo Öğrenci Derneği

Bunlara ek olarak, EDF-Taşnaksutyun bağlantılı medya kuruluşlarından bazıları da aşağıdakilerdir:

Aparaj Weekly

Droshak Monthly

Yerkir Daily

Alik Daily

Aztag Daily

Housaper Daily

Artsakank Monthly

Azat Or Daily

Horizon Weekly

Armenian Weekly

Asbarez Daily

Diario Armenia  

 


[1] Burada anlatılanlar Armenian Diaspora: Diaspora, State and the Imagination of the Republic of Armenia (Turgut Kerem Tuncel, 2014, Ankara, Terazi Publishing) başlıklı kitaptan özet halinde alınmıştır. Bu kitabı edinmek için AVİM ile temasa geçilebilir.


 

 


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten