Yaklaşık on yıl önce Hırvatistan tarafından Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) Sırbistan’a karşı açılan soykırım davasına Belgrad bir karşı soykırım davasıyla cevap verdi. 4 Ocak Pazartesi günü Sırp yetkililer, Hırvatistan’da yaşayan Sırplara karşı 1991-1995 yılları arasında işlenen suçlar yüzünden, UAD nezdinde Hırvatistan’a karşı soykırım davası açtıklarını duyurdu. Bu yöndeki gelişmeler Sırbistan ile Hırvatistan arasındaki ilişkilerin yeniden gerilmesine neden oluyor.
2 Temmuz 1999’da Hırvatistan, Birleşmiş Milletlerin “Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi”nin ihlal edildiği gerekçesiyle, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ne (YFC) karşı dava açmıştı. Söz konusu davaya ilişkin iddianamede, 1991-1995 yılları arasında Hırvatistan’da Sırplar tarafından soykırımın gerçekleştirildiği ve bu suçu işleyenlerin Belgrad’ın kontrolü altında oldukları belirtiliyor. Sırbistan artık var olmayan YFC’nin hukuki varisi olmayı kabul ettiği için, bu dava günümüzde doğrudan doğruya Sırbistan’ı ilgilendiriyor. Dolayısıyla dava kapsamında Hırvatistan, Sırbistan’ın soykırımdan suçlu bulunmasını ve tazminat ödemeye mahkûm edilmesini talep ediyor. UAD Kasım 2008’de Hırvatistan’ın açmış olduğu soykırım davasına bakmaya yetkili olduğuna dair kararını açıkladı. Sırbistan’a ise, Hırvatistan’ın soykırım suçlamalarına karşı cevabını vermesi için 22 Mart 2010 tarihine kadar süre tanındı. Bunun üzerine dönemin Sırbistan hükümeti söz konusu cevabı bir karşı soykırım davası şeklinde vermeyi kararlaştırdı.
O tarihte, Sırbistan ile Hırvatistan’ın siyasi bir anlaşmaya gidebilecekleri ve davalarından karşılıklı vazgeçebilecekleri yönünde bir beklenti oluşmuştu. Nedenine gelince, Bosna-Hersek’in YFC’ye karşı açmış olduğu soykırım davasına istinaden UAD’nin 26 Şubat 2007’de aldığı karar, Hırvatistan’ı kendi soykırım davasından oldukça soğutmuştu. Söz konu kararda, Srebrenitsa belediyesiyle sınırlı olsa dahi, Bosna-Hersek’te soykırımın işlendiği teyit edilmiş, ancak Sırbistan’ın bu soykırımda rol aldığına ilişkin yeterince delilin bulunmadığı belirtilmişti. Bosna-Hersek’in soykırım davasından önemli dersler çıkarılmış olmasına rağmen, Hırvatistan kendi soykırım davasından vazgeçmedi. Bunun üzerine Sırbistan, 2009’un Aralık ayının ortalarında Hırvatistan’a karşı soykırım davasının açılması için gerekli hazırlıkları ve oldukça hacimli bir iddianameyi tamamladıklarını duyurdu.
İddianamede 1991-1995 döneminde yaşananlar dışında, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Hırvat Ustaşaların Sırpları katletmiş olduğuna dair bilgiler de yer alıyor. Yaklaşık iki hafta önce Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç Hırvatistan’a karşı soykırım davası açma konusunda aceleci davranmayacaklarını söyledi. 2009’un son gününde ise, tam tersine, açılacak olan davanın müjdesini verdi. Soykırım hukukunda önemli yer alan “özel kasıt”ın kanıtlanması gereği yüzünden, devleti değil, bir bireyi bile soykırımdan suçlu bulmak oldukça zordur. Dahası, Bosna-Hersek örneğinin aksine, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesinde görülen davalarda hiç kimse Hırvatistan’da soykırım işlemekten suçlu bulunmamıştır. Gerçi, Hırvatistanlı Sırpların eski liderlerinden Milan Babiç’e ve Milan Martiç’e karşı yürütülmüş olan davalarda, Sırbistan’ın Hırvatistan’da yaşanan olaylara karıştığı tespit edilmiştir. Yine de, ne Hırvatistan’ın, ne de Sırbistan’ın UAD nezdinde açtıkları soykırım davalarını kazanamayacağı söylenebilir. Bir başka ifadeyle söz konusu soykırım davaları enerji ve para kaybından başka bir şey değildir.
Bosna-Hersek’in soykırım davasından, tarafların milyonlarca avroluk harcama yapmak zorunda kalabilecekleri anlaşılmıştır. Muhtemelen Zagreb ile Belgrad da davalarını kazanamayacaklarının farkındadır. Ancak her iki ülkede bu konu önemli bir iç politika malzemesi haline geldiği için, soykırım suçlamalarından kolayca vazgeçilemiyor. Sırbistan hükümeti Hırvatistan’a karşı soykırım davasını açmasaydı, muhalefete karşı zor durumda kalabilirdi. Bu yüzden açılan karşı soykırım davasıyla Sırbistan hükümeti her şeyden önce siyasi gücünü korumayı hedefliyor. Diğer taraftan ise Sırbistan Hırvatistan’ı davasından vazgeçtirip, her iki tarafı memnun edecek olan pratik bir çözümün bulunmasına zorlamaya çalışıyor. Hırvatistan’a karşı hazırlanan kapsamlı soykırım iddianamesiyle ise Belgrad, Tito Yugoslavyası’nın dağılmasından sonra bölgede yaşanan olayların tek sorumlusunun Sırplar olmadığını, bütün tarafların suçlu olduğu iddiasını bir kez daha dünyaya yaymaya çalışıyor.
© 2009-2025 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır
Henüz Yorum Yapılmamış.
-
SLOVENYA’DAN HIRVATİSTAN'IN AB ÜYELİĞİNE YENİ ENGEL
Erhan TÜRBEDAR 24.07.2012 -
SIRBİSTAN’DAN MAHKEME KARARINA FIRTINALI TEPKİLER
Erhan TÜRBEDAR 20.11.2012 -
KARADAĞ SEÇİMLERİ AZINLIKLARIN ÖNEMİNE İŞARET ETTİ
Erhan TÜRBEDAR 21.10.2012 -
BULGARİSTAN, YUNANİSTAN VE ROMANYA ARASINDA ÜÇLÜ ZİRVE
Erhan TÜRBEDAR 14.11.2012 -
SIRBİSTAN EN ZENGİN İŞADAMINI TUTUKLADI
Erhan TÜRBEDAR 25.12.2012
-
AB’NİN BALKANLARDA TÜRKİYE ENDİŞESİ - YENİ ADANA - 15.11.2022
Hasan Sevilir AŞAN 17.11.2022 -
120 BRANTFORD TURKS
Özay MEHMET 31.07.2014 -
DOLARSIZLAŞTIRMA GİRİŞİMLERİ - 13.02.2023
Deniz ÜNVER 13.02.2023 -
ORTA ASYA’DA AB: YENİ STRATEJİ, ESKİ FİKİRLER - AVRASYA ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ - 20.06.2019
Albina MURATBEKOVA 20.06.2019 -
ON THE CENTENARY OF THE ASSASSINATION OF BEHBUD KHAN JAVANSHIR - DRPATWALSH.COM - 26.07.2021
Pat WALSH 30.07.2021