Fransa’da 2012 yılında cumhurbaşkanlığı seçimleri gerçekleştirilecek. Yarı-başkanlık sisteminin uygulandığı ülkede cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor. Bu durumda, cumhurbaşkanının halkın gönlünü kazanması gerekiyor. Bunun en kolay yolu popülist politika söylemleri kullanmak. Göçmenler, Müslüman nüfus, Türkiye’nin AB üyeliği gibi konular içi boş kalan, ancak halkın duygularını harekete geçirmek için genellikle seçim dönemlerinde tercih edilen başlıca konu başlıkları.
Ayrıca, Fransa’da nicelik olarak çok önemli olmamakla birlikte, nitelik ve dolayısıyla etkinlik açısından önemli bir nüfusa ve nüfuza sahip Ermeni diasporası var. Ermenilerin bilinen iddia ve istekleri de, seçimlerde özellikle sol partiler tarafından kullanılan konular arasında. 2012 seçimlerinin adaylarından François Hollande’ın Ermeni konusunu bir kez daha – ve yine seçim propagandası çerçevesinde – gündeme getirmiş olması Türk hükümetinin tepki göstermesine sebep oldu.
Hollande, cumhurbaşkanı seçildiğinde, 1915 olaylarını inkâr etmenin suç sayılmasını öngören yasa teklifinin yeniden Senato’da görüşülmesini sağlayacağı sözünü verdi. Söz konusu teklif, daha önce Meclis’ten geçmiş, ancak Senato’da reddedilmişti. Bu süreç içinde Fransız akademisyenler, tarihin siyasi kurumlar tarafından yazılmaması yönünde bildiriler yayınlamış ve baskı yapmışlardı. Bu bildiriler sadece Ermeni iddialarını değil, benzer başka konuları da içeriyordu.
Beşinci Cumhuriyet tarihinde ilk defa sosyalistlerin Senato’da çoğunluğu ele geçirmiş olduğu ve Hollande’ın kamuoyu anketlerinde güçlü çıktığı düşünüldüğünde, söz konusu yasa teklifinin onaylanma olasılığının var olduğunu söylemek mümkün. Böyle bir sonuç, Türkiye’nin Fransa’dan daha da uzaklaşması dışında büyük bir etki yaratmaz gibi görünüyor. İlginç olan, Hollande’ın Fransız Ermenilerine verdiği seçim sözlerinin Türkiye’den çok Fransa’nın iktidar partisinin tepkisine yol açmış olması.
Sosyalist Hollande’a en çok kızanlar Sarkozy’nin liberal-muhafazakâr partisi UMP’liler oldu. Sosyalistleri iki yüzlülükle suçlayan UMP’li milletvekilleri, daha geçtiğimiz aylarda Senato’da gündeme getirilen 1915 olaylarını inkâr etmenin suç sayılması yasa teklifini reddedenler arasında Sosyalistlerin de bulunduğunu, yayınladıkları bir bildiride açıkladılar. Daha da ilginci, bildiriyi imzalayanların Sosyalistleri “soykırım”ı tanıma cesaretine sahip olmamakla ve “soykırım” inkârının cezalandırılmasını gerçekten istememekle eleştirmesi. UMP’lilerin Sosyalistlere yönelttiği en “ağır” suçlama ise, Sosyalistlerin derdinin Türkiye’nin AB üye olmasını sağlamak olduğunu ileri sürmeleri.
Sarkozy de geçtiğimiz cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Fransa’daki Ermeni diasporasına bazı sözler vermişti. Ancak Fransız iş dünyasının Türkiye’nin Fransa’dan uzaklaşması nedeniyle gördüğü zarar, iş adamlarının Sarkozy üzerinde sürekli bir baskı yapmasına neden olmuştu. Sadece Ermeni konusu değil, Türkiye’nin AB üyeliğinin tamamen engellenmesi, teröre destek verilmesi gibi politikalarda Sarkozy değişiklik yapmak, en azından AB örneğinde olduğu gibi süreci dondurmak durumunda kalmıştı. Bir taraftan da Ermeni oylarını Sosyalistlere kaptırmaktan endişelenen Sarkozy’nin önümüzdeki günlerde hem Ermenistan’a hem de Azerbaycan’a gideceği Kafkasya turu önemli. Her ne kadar Batı tarafından Azerbaycan yerine her zaman Ermenistan tercih edildiyse de, enerji sıkıntısının Azerbaycan’ın konumunu önceki dönemlere göre güçlendirmesini bekleyebiliriz. Fransa’nın enerji ihtiyacı, Azerbaycan’ın Ermeni işgali altındaki toprakları sorununu başarılı bir şekilde pazarlık etmesi için iyi bir fırsat.
Taşnakların Avrupa kanadının Hollande’ı destekleyeceklerini açıklaması UMP’lileri de Türkiye’yi de üzmüş olabilir. Ancak, Sosyalistlere yönelik Ermeni desteğinin Hollande’ın birkaç gün önceki açıklaması ile bağlantılı olmadığını belirtmek gerekiyor. Ermeni meselesi, başta Sosyalistler olmak üzere, uzun zamandır Fransız iç politikasında kullanılan bir konu.
Hollande dışında, Harlem Désir, Martine Aubry, Ségolène Royal gibi Sosyalist Parti’nin ileri gelenleri sözde soykırımın tanınması konusunu gündeme getiriyorlar. Sosyalistlerin önemli isimlerinden Michel Rocard, bundan 10 sene önce bile “müzakereler Türk toplumunun ilerlemesine hizmet edecektir. Bu bakımdan soykırımın tanınması da doğal olarak bu süreç içinde Türkiye’nin önüne gelecektir” diyordu. Sadece Fransız Parlamentosunda değil, Avrupa Parlamentosu’nda da Fransız sosyalistleri Ermeni diasporasının sözcülüğünü yapıyor.
Fransız Parlamentosu’nun 2001 yılında sözde Ermeni soykırımını kabul etmesini sağlayan da büyük ölçüde Fransız Sosyalistleri oldu. Fransa’nın “soykırım”ı tanıması ile yetinmeyen Ermeni diasporası ile Sosyalistler, Türkiye’nin AB üyelik sürecini de meselenin içine dahil etmeyi başardılar. AB’nin Türkiye ile müzakereleri başlatması için “soykırım”ın Türkiye tarafından kabul edilmesini şart koşabilmek için büyük çaba göstermişlerdi. Müzakereler başladığından beri de “soykırım”ın kabul edilmesini üyelik için koşul haline getirmeye çalışıyorlar. Sosyalist milletvekillerinin kendi sözleri ile, sözde soykırımın Türkiye tarafından “tanınmaması durumunda AB’nin kapıları Türkiye’nin suratına kapanır”.
Fransız Sosyalistleri, bir yandan Ermeni diasporasının iddialarını gündeme getiriyor, diğer taraftan da Türkiye’nin AB üyeliğine belirli şartlar altında ve “şimdilik” itiraz etmiyorlar. Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkmak ve süreci durdurmaya çalışmak Sosyalist Parti’nin elinden Ermeni, PKK, insan hakları adını verdikleri terörist hakları gibi birçok kartı alacaktır. Bu nedenle Sosyalist Parti çıkarları için en iyisi, bir yandan Türkiye’nin üyeliğini savunur gibi görünerek Türkiye’yi müzakere süreci içinde, ya da daha açık bir ifadeyle baskıya müsait ortamda tutmak; diğer taraftan da temsilciliğini ve sözcülüğünü yaptıkları grupların isteklerini yaptırmaya çalışmaktır. Uzunca bir süredir AB’nin, Türkiye’nin öncelikleri arasında yer almaması ise, Fransız Sosyalistleri gibi “stratejik” düşünerek politikalar üreten grupların planlarını gözden geçirmesini gerektiriyor.
© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır
Henüz Yorum Yapılmamış.
-
LİBYA VE “DEĞERLER AVRUPASI”
Deniz ALTINBAŞ 02.03.2011 -
AVRUPA VE “FEDERALİZM”
Deniz ALTINBAŞ 13.09.2012 -
FRANSA VE ERMENİ İDDİALARI
Deniz ALTINBAŞ 03.10.2011 -
FRANSA VE ERMENİ İDDİALARI
Deniz ALTINBAŞ 04.10.2011
-
TURKIC WORLD ON RISE: THE SUMMIT OF THE ORGANIZATION OF TURKIC STATES - 06.12.2021
Deniz ÜNVER 06.12.2021 -
CALL TO ACTION: URGE CONGRESS TO OPPOSE ARMENIAN HOUSE RESOLUTION 296 - TASC - 24.10.2019
TASC 25.10.2019 -
RUSSIA AND UKRAINE’S NEW RELATIONS: EVOLUTION THROUGH CONFRONTATION - 25.06.2024
Jakub KOREJBA 25.06.2024 -
KIBRIS SORUNU İÇİN DOĞAL ÇÖZÜM - 18.02.2021
Tugay ULUÇEVİK 19.02.2021 -
THE TENTH SUMMIT OF THE ORGANIZATION OF TURKIC STATES (OTS) - 08.12.2023
Deniz ÜNVER 08.12.2023