KAFKASYA’DA DONDURULAMAYAN İHTİLAF: TOVUZ ÇATIŞMALARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME - 22.07.2020
Blog No : 2020 / 18
22.07.2020
12 dk okuma

Bahar ÖZSOY*

 

Uluslararası gündemin Aralık ayında Çin’de başlayarak bütün dünyaya yayılan Covid-19 salgınına odaklandığı dönemde Ermenistan yine sınırları zorladı ve Kafkasya’dan yeni çatışma haberleri gelmeye başladı. Zaman zaman Karabağ cephe hattında vuku bulan ateşkes ihlalleri yaşanırken, Ermeni silahlı kuvvetleri bu kez Türkiye ve Gürcistan de için stratejik önemi bulunan Azerbaycan’ın Tovuz rayonuna saldırdı.

12 Temmuz’da başlayan çatışma, Kafkasya’da Nisan 2016’dan sonra bir kez daha mevcut ihtilafın sanıldığının aksine donmuş olmadığını tüm dünyaya göstermektedir. 12-16 Temmuz tarihleri arasında zaman zaman şiddeti artan çatışmalarda tarafların kayıplarına yönelik bilgiler konusunda açıklık söz konusu değilken, her iki taraf karşı tarafın kaybının kendisinden daha fazla olduğunu iddia etmektedir. Ermeni haber siteleri, ikisi subay 4 Ermenistan ordu mensubunun hayatını kaybettiğini, 11 askerin ise yaralı olduğunu bildirmiştir.[1] Azerbaycanlı yetkililerin Ermenistan ordusuna ait X-55 insansız hava uçağını düşürdükleri iddiası ise Ermeni yetkililerce reddedilmiştir.[2] Azerbaycan tarafından yapılan resmi açıklamaya göre ise 12 Temmuz’dan bu yana biri general olmak üzere 12 asker ve bir sivil şehit olmuştur. Ayrıca Azerbaycan Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Ermeni silahlı kuvvetlerinin yaklaşık yüz askerinin yaşamını yitirdiği ya da yaralandığı bildirilmiştir. 21 Temmuz’da ise Ermenistan’a ait iki insansız hava aracının imha edildiği duyurulmuştur.

Azerbaycan-Ermenistan arasındaki son çatışmalarda özellikle iki konu üzerinde durulması gerekmektedir. Bunlardan biri çatışmanın meydana geldiği bölge iken diğeri çatışmaların zamanlamasıdır. Öncelikle çatışmaları kimin başlattığı konusunda taraflarlar birbirini suçlamakla birlikte, Ermenistan’ın öne sürmüş olduğu bir UAZ aracı ile, Azerbaycan birlikleri tarafından sınırın ihlal edilme girişiminde bulunulması[3] akla yatkın gelmemektedir. Öyle ki, diplomatik yolların tıkandığı noktada askeri seçeneğin masada bulunduğu ve taraflar arasında zaman zaman ciddi çatışmaların yaşandığı bölgede, Azerbaycan’ın yalnızca bir araç ile Ermenistan sınırlarını ihlal etmeye çalışması ne siyasi ne de askeri anlamda sonuç getirmeyeceği açık olan bir adımdır. Dahası, topraklarının yüzde 20’si Ermenistan tarafından işgal edilen bir ülkenin muhtemel hedefinin söz konusu Karabağ cephe hattı olması beklenilir. Ayrıca, ortada Ermenistan’ın iddia ettiği gibi sınırlarına yönelik bir saldırının gerçekleşmiş olması, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) üyesi olan ülkeleri de çatışmaya dahil edebilir ki bu, Bakü için arzulanan bir durum değildir. Hatırlanacağı üzre Erivan, 2016 yılında Cephe hattındaki 4 Gün Savaşları’nda ciddi bir kayıp alarak işgal etmiş olduğu kimi bölgelerdeki hakimiyetini kaybetmişti. Çatışmalar sırasında tüm çağrılarına karşın KGAÖ’den beklediği desteği de alamayan Ermenistan, büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Bu noktada Azerbaycan’ın aksine Ermenistan’ın, Karabağ Cephe hattından ziyade, Azerbaycan birliklerini kendi sınırları içerisine çekecebileceği yeni bir bölgeden saldırmayı denemesi daha olasıdır. Böylece Ermenistan, herhangi bir başarısızlık durumunda KGAÖ üyesi ülkelerin devreye gireceğini düşünmüş olabileceği gibi, daha önce böylesi bir çatışmanın yaşanmadığı Tovuz bölgesinde elde edilebilecek bir galibiyet ihtimali ile 2016 ve 2018 yıllarındaki kayıplarını da telafi etmek istemiş olabilir. Ayrıca, yakın zamanda Azerbaycan’ı bu bölgeden askeri bir harekete zorlayacak gelişme olmadığı gibi bölgede Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ve Bakü-Tiflis-Kars demiryolu gibi kritik öneme sahip enerji ve bağlantı alt yapısının mevcut olması böylesi bir karışıklığın Azerbaycan açısından istenmeyen  riskler yaratacağı da açıktır.

Çatışmanın zamanlaması düşünüldüğünde ise, Ermenistan’da 2018 yılındaki sokak gösterileri sonrasında Nikol Paşinyan’ın iktidara gelmesi ile artan siyasi kriz, Rusya’nın mevcut iktidara olan mesafesini enerji fiyatlarına yansıtması ile derinleşen ekonomik sorunlar, Şubat 2020'deki Münih Güvenlik Konferansı’nda tarihte ilk kez kamuoyu önünde Ermenistan-Azerbaycan Cumhurbaşkanlarının Karabağ sorununu tartıştığı panelde İlham Aliyev’in daha etkili ve kendinden emin konuşmasının yaratmış olduğu psikolojik baskı ve son olarak Covid-19 salgının ülke içinde yayılmasının kontrol altına alınamamış olmasının yarattığı toplumsal huzursuzluk Erivan yönetimi için halkın dikkatinin dağıtılmasını sağlayacak yeni bir gündemin oluşturulmasını gerekli kılmış olabilir. Anılan tüm bu sebepler çatışmanın Ermenistan tarafından başlatılmış olması olasılığını artırmaktadır.

Ermenistan’ın Moskova’ya olan siyasi, askeri ve ekonomik bağımlılığı düşünüldüğünde çatışmanın Rusya’nın bilgisi dâhilinde başlatılmış olması ihtimali de vardır ki, bu olasılık Azerbaycan üzerinden Türkiye’ye de bir mesaj verilmesi anlamına da gelir. Buna göre, Rusya Libya sorununda farklı tarafta olduğu Ankara’nın dikkatini Kafkasya’ya çekerek Akdeniz’deki etkinliğine gölge düşürmeye çalışması bir diğer olasılıktır.

Çatışmaların bir başka boyutunu da 2016 yılındaki 4 Gün Savaşı’nda olduğu gibi Ermenistan tarafından yapılan manipülatif haberler oluşturmaktadır. Ermeni medya ve sosyal medyasında kimi zaman gerçek dışı görüntüler yayımlanmakta ve uluslararası kamuoyunda Azerbaycan’ın sivilleri hedef aldığı şeklinde bir propaganda yürütülmektedir. Bu yolla, Ermeni silahlı kuvvetlerinin bilinçli bir şekilde çocukları dahi hedef aldığı saldırıların[4] üzerinin kapatılmak istenmesi kuvvetle muhtemeldir.

Azerbaycan iç siyaseti bağlamında çatışmanın yankılarına bakacak olursak, 15 Temmuzda gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı İlham Aliyev sınırdaki çatışmalar başladığı sırada Dışişleri bakanı ile iletişim kuramadıklarını oldukça sert sözlerle dile getirmiş ve çok geçmeden Elmar Memmedyarov’u görevden alarak, Eğitim bakanı Ceyhun Bayramov'u Dışişleri bakanı olarak atamıştır. Ayrıca İlham Aliyev oldukça samimi bir özeleştiri yaparak yetkili birimlerin uluslararası alanda kullanılan pasif diplomasi dilini eleştirmiş, Karabağ ve çeşitli Azerbaycan kentlerinin Ermenistan tarafından işgali konusunun uluslararası topluma anlatılmasında kendinden emin ve saldırgan bir diplomasi dilinin kullanılması gerektiğini vurgulamıştır. Bunların yanında, pandemi nedeniyle sert tedbirlerin uygulandığı Azerbaycan’da binlerce insanın Azadlıg Meydanı'nda (Özgürlük) ve Parlamento binası önünde toplanarak orduya destek yürüyüşlerinde bulunması ve yetkililerden seferberlik talep etmesi ise birlik ve beraberlik ruhunun oldukça yüksek olduğunu göstermektedir. Öyle ki, 21 Temmuz itibari ile yaklaşık 50.500 Azerbaycanlı orduda hizmet etmek için resmi makamlara başvuruda bulunmuştur.[5]

 

Uluslararası Toplumun Tepkisi(zliği)

1994 yılından bu yana çeşitli zamanlarda bölgede taraflar arasında şiddetli çatışmalar meydana gelmiş ve genel olarak uluslararası toplum, örgüt ya da ülkeler herhangi bir somut adımdan ziyade itidal ve ateşkes çağrısında bulunmakla yetinmiştir. 12 Temmuz’da başlayan Ermenistan’ın askeri saldırısı karşısında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ve Azerbaycan ticaretinin yarıya yakınını gerçekleştirdiği Avrupa ülkeleri büyük ölçüde suskunluğunu korumaktadır.

Karabağ sorunun çözümü konusunda en yetkili merci olan AGİT Minsk Grubu eş başkanlarından da her zamanki gibi itidal çağrısından başka bir ses işitilmemiştir. AGİT Dönem Başkanı olan Arnavutluk Başbakanı Edi Rama taraflara ateşkes çağrısında bulunmuştur. Son çatışmalar ve aradan geçen yıllarda Karabağ sorunun çözümü noktasında somut bir gelişmenin yaşanmamış olması birlikte değerlendirildiğinde ABD, Rusya ve Fransa’nın eş başkanı olduğu Minsk Grubunun pasifliği, etkisizliği ve bu ülkelerin ikili ilişkilerde çoğu zaman Ermenistan yanlısı tutumları oldukça açık görülmektedir. Dahası, söz konusu ülkelerin statükonun korunmasına yönelik çıkarları söz konusu iken anlamlı bir ilerlemeden ziyade sorunun merkezinde oldukları dahi iddia edilebilir. Öyle ki, diplomasi seçeneğinin ortadan kalktığı bir ortamda, Azerbaycan’ın askeri üstünlük sağlayabilecek olması, Rusya’nın Kafkasya’daki etkinliğini olumsuz etkileyecektir ki, bu Moskova’nın en son isteyeceği şeydir. Zira Rusya, Azerbaycan’ın 1990’lı yıllardaki Azerbaycan olmadığının, bölgede önemli bir aktör, enerji piyasasında ciddi bir rakip olduğunun farkındadır. Bu noktada Rusya’nın Azerbaycan üzerindeki en büyük kozu, Dağlık Karabağ sorunun bir süre daha çözümsüz kalmasıdır. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda, zaman zaman yaşanan sıcak çatışmalarda aslında gerçek kazananın Moskova olduğu kolaylıkla ifade edilebilir.

ABD başta olmak üzere kimi ülkelerdeki lobi gücünü kullanan Ermenistan ise Azerbaycan’a yönelik yaptırımlar için çaba sarf etmektedir. Bu noktada Ermeni lobisinin en önemli kuruluşlarının başında gelen Amerika Ermeni Asamblesi (Armenian Assembly of America), ABD yönetimine, Azerbaycan’a sağlanan askeri finansmanı azaltmasını ve Ermenistan’a olan askeri yardım seviyesine indirmesini talep eden bir mektup iletmiştir. Mektupta ABD yönetiminden, Türkiye’ye net bir mesaj iletmesi de istenmiştir.[6] Ayrıca gerçekleştirdiği saldırı sonrasında Kolektif Güvenlik Teşkilatı Örgütü’nden destek bekleyen Ermenistan, bunu gerektirecek şartlar oluşmadığından 2016 yılında olduğu gibi beklediğini alamamıştır.

Ermenistan’ın saldırılarına karşı Azerbaycan’a destek ise ilk olarak Türkiye’den gelmiş, siyasi ve askeri düzeylerde en üst seviyeden açıklamalarla Azerbaycan’ın yalnız olmadığı beyan edilmiştir. Ayrıca çeşitli kentlerde Azerbaycan’a destek mitingleri gerçekleştirilmiştir. Moldova, Ukrayna, Pakistan başta olmak üzere birçok ülke uluslararası kabul görmüş sınırları içinde Azerbaycan Cumhuriyeti'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı temelinde durumun siyasi olarak çözülmesini savunarak Ermenistan'ı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 822, 853, 874 ve 884 sayılı kararlarında belirtildiği gibi Azerbaycan topraklarından çekilmeye davet etmiştir. Yine, Türk Konseyi, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği (İKÖ) ve Bağlantısızlar Hareketi Ermenistan silahlı kuvvetlerinin Azerbaycan Cumhuriyeti'ndeki Tovuz bölgesine saldırılarını ve Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki sınır bölgesinde ateşkes ihlallerini şiddetle kınamıştır.

Sonuç olarak, sorunun çözümünden sorumlu olan AGİT Minsk Grubu başta olmak üzere üçüncü ülke ve uluslararası kuruluşlar Ermenistan işgalini durduracak somut adımlar atmadıkça Kafkasya’da kanlı çatışmalar ve askeri kayıplar devam edecektir. Buna karşın Dağlık Karabağ sorununun çözüme kavuşmasının Kafkasya’daki nüfuzunu tehlikeye sokabileceğinin bilincinde olan Rusya’nın uygulamış olduğu dış politika, bölgede Azerbaycan’ın askeri yollarla aslında kolaylıkla başarı sağlayabileceği bir savaşın yakın gelecekte muhtemel görünmediğine işaret etmektedir. Bu kapsamda askeri, ekonomik ve demografik bağlamda daha güçlü, uluslararası toplumla bütünleşme potansiyeli daha yüksek olan Azerbaycan’ın pasif diplomatik yaklaşımı yerine daha aktif bir yaklaşım benimsemesi gerekmektedir.  

 

* Doktora Öğrencisi, Bakü Devlet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

** Fotoğraf: Anadolu Ajansı

 


[1] Alin Ozinian, “Çatışmanın üç günlük bilançosu: 15 ölü,” Agos, 15 Temmuz 2010, erişim tarihi: 22 Temmuz 2020, http://www.agos.com.tr/tr/yazi/24302/catismanin-uc-gunluk-bilancosu-15-olu.  

[2] “Azerbaijani Forces Resume Military Attacks on Tavush Border,” The Armenian Weekly, 16 Temmuz 2020, erişim tarihi: 22Temmuz 2020, https://armenianweekly.com/2020/07/16/azerbaijani-forces-resume-military-attacks-on-tavush-border/.

[3] “Four Armenian servicemen killed as Azerbaijan renews crossborder attacks,”  The Armenian Weekly, 15 Temmuz 2020, erişim tarihi: 22 Temmuz 2020, https://armenianweekly.com/2020/07/15/four-armenian-servicemen-killed-as-azerbaijan-renews-crossborder-attacks/.

[4] Örneğin bk. “Çocuklarımızı vuruyorlar,” Hürriyet, 15 Temmuz 2011, erişim tarihi: 22 Temmuz 2020, https://www.hurriyet.com.tr/gundem/cocuklarimizi-vuruyorlar-18331116.

[5] “Səfərbərlik və Hərbi Xidmətə Çağırış üzrə Dövlət Xidmətinin məlumatı,”  Səfərbərlik və Hərbi Xidmətə Çağırış üzrə Dövlət Xidməti, 2019, erişim tarihi: 22 Temmuz 2020, https://www.seferberlik.gov.az/az/military/news/detail/582.

[6]  “Ամերիկայի հայկական համագումարը ԱՄՆ նախագահին հորդորել է կրճատել Ադրբեջանի ռազմական ֆինանսավորումը,” Lragir, 18 Temmuz 2020, erişim tarihi: 22 Temmuz 2020, https://www.lragir.am/2020/07/18/564841/.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.