TAYVAN (ÇİN CUMHURİYETİ) TÜRKİYE’NİN ASYA’YA AÇILIMDA ÖNEM TAŞIYABİLİR
Yorum No : 2013 / 78
07.11.2013
5 dk okuma

Küresel ekonomik ve siyasi çekim merkezinin doğuya, Asya-Pasifik’e kaymaya başladığı içinde yaşadığımız dönemde, Asya’nın yükselen gücü Çin Halk Cumhuriyeti, istikrarlı ve hızlı biçimde, dünyanın en güçlü ülkesi olma adımları atmaktadır. Ülke bugünkü konumuna iki bin yılı aşkın bir dizi imparatorluk hanedanlığı, sömürgecilik, dış saldırı ve istilalarla mücadele, 1911 yılında son imparatorun devrilip cumhuriyet rejiminin kurulması, birinci ve ikinci dünya savaşlarının da yaşandığı çalkantılı bir geçiş süreci, milliyetçiler ile komünistler arasında bir iç savaş, milliyetçilerin Formoza adasına çekilişi ve 1949 yılında orada Tayvan Çin Cumhuriyeti hükümetini kurmaları, Komünist Partisinin ise kıta Çininde egemen olması, ” tek Çin” politikasını dünyaya kabul ettirmeleri sonunda ulaşmıştır. Kıta Çin’in toprak bütünlüğüne dahil olup İngiltere ve Portekiz sömürgesi olarak varlıklarını sürdüren Hong Kong ve Macau 1997 ve 1999 yıllarında özerk nitelikte, özel idari bölge statülerini elli yıl korumak kaydıyla , “tek devlet-iki sistem” anlayışı ile Çin Halk Cumhuriyeti’ne (ÇHC) bağlanmıştır.

Bu gelişmeler Tayvan ve mücavir birkaç küçük adadan oluşan Çin Cumhuriyeti’nin durumunu daha da dikkat çekici hale getirmiştir. Her iki yönetim de “tek Çin” politikasını benimsediği, Çin Halk Cumhuriyeti ayrıca bağımsızlık ilanı halinde askeri müdahalede bulunacağı uyarısı yaptığı cihetle, Tayvan hükümeti uluslararası alanda kendisini Çin’in temsilcisi olarak tanıyan yaklaşık 23 ülkenin varlığı ile yetinmekte, son dönemde başlattığı esnek politika anlayışı ile bir yandan uluslararası kuruluşlar ile temaslarını artırırken, diğer taraftan benimsediği “birleşme yok, bağımsızlık yok, kuvvet kullanımı yok” ilkeleri doğrultusunda kıta Çin’i ile yakınlaşma politikasını uygulamaya geçirmiş bulunmaktadır. İki ülke 2008 yılından bu yana hükümet dışı karşılıklı iki kuruluş aracılığıyla kurumsal temaslar başlatmış, devam edegelmekte olan görüşmeler sonucu bugüne değin onaltı resmi anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmalar uygulamada önemli açılımlar sağlamıştır. “Karşılıklı Kıyılar Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması” sayesinde bugün iki ülke ticaret hacmi 170 milyar dolara ulaşmış, 1,5 milyon tayvanlı ana kıtada çalışmaya başlamış, Tayvan ekonomisinin ihracatının %40’ı, yatırımların %65’i kıta Çin’ine yönlenmiştir. İki ülke arasında doğrudan uçak seferleri haftada 600’ün üstüne çıkmış, turistik büyük yolcu gemisi seferleri başlatılmıştır. Anlaşmaların imzalanmasından bu yana üç milyondan fazla kıta çinli Tayvan’ı ziyaret etmiştir. Halen 2000’den fazla ÇHC’den öğrenci Tayvan üniversitelerinde okumaktadır.

Türkiye Cumhuriyetinin Çin ile ilişkileri Dr. Sun Yat Sen’in kurduğu cumhuriyet rejimi ile 1929 yılında Nanking’de ilk Büyükelçiliğin açılması ile başlamış ve Çin’in yegane meşru temsilcisi olarak ÇHC’ni tanıdığı 1971 yılına kadar Taipei’de milliyetçi yönetim ile devam etmiştir. O tarihte Tayvan ile tüm ilişkiler kesilmiştir. Zaman içinde Tayvan doğu ve güneydoğu asya’da yeni teknolojiler geliştiren ekonomik bir güç, dört asya kaplanından biri olarak yeniden adından söz ettirmeyi başarmıştır. Ekonomik ve kültürel ilişkileri geliştirmek amacıyla 1993 yılında imzalanan bir anlaşma ile Ankara’da Taipei Ekonomi ve Kültür Ofisi, Taipei’de de Türk Ticaret Ofisi açılmıştır. Bu şekilde son on yıl içinde karşılıklı ekonomik ve ticari ilişkilerde ve temaslarda hızlı bir gelişme kaydedilmiştir.
Türkiye’nin Avrasya açılımında, orta asya türk cumhuriyetleri ve ÇHC ile ekonomik ve yatırım girişimlerinde Tayvan’ın işbirliği potansiyelinden yararlanılabilmesi mümkündür. Tayvan halen özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ) alanında ÇHC içinde önemli deneyim ve bilgi birikimine sahip olmuştur. ÇHC’ni nisbeten az tanıyan ve koşullara aşina olmayan türk KOBİ girişimciler için Çini en iyi tanıdıklarında kuşku bulunmayan tayvanlı ortaklarla işbirliği cazip olanaklar sağlayabilir. Keza orta asya cumhuriyetlerine yapılabilecek yatırımlarda da benzer işbirliği roller değişerek gerçekleştirilebilir. Tayvan’ın Türkiye bakımından ilginç bir özelliği de, uzakdoğuda üniversitelerinde Türkoloji bölümünü 1958 yılında en erken açan ve her yıl yaklaşık 40 türkçe mezunu veren, Türkçenin bilindiği bir ülke olmasıdır. İngilizcenin yaygın olarak bilinmesi ve konuşulması da ilişkilerde önemli bir kolaylık unsuru olmaktadır. Keza demokrasi ve özgürlüklerin yerleşmiş olması da rahat tartışma, görüş alış-verişinde bulunmayı kolaylaştırmaktadır. Tayvan’ın ilgi duyduğu konulardan biri de, kara ve demiryolu ulaşımı ile Avrupa’ya bağlanabilmektir. Bu itibarla İpekyolu projesi ve Türkiye’nin Avrasya ulaşım koridorları projeleri ilgi uyandırmakta ve Türkiye ile işbirliğinde bir ortak nokta oluşturmaktadır. İstanbul boğazının altından geçerek iki kıtayı birbirine bağlayan tünel de bu nedenle büyük ilgi uyandırmış, hatta bu hattın asya ucunun ana kıtaya tünel ve köprülerle bağlanmak suretiyle Tayvan olabileceği projelerine ilham olmuştur.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten