ERMENİSTAN’IN CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ BÖLGEDE GERGİNLİĞİN SÜRDÜRÜLECEĞİNE İŞARET ETMEKTEDİR
Yorum No : 2012 / 89
18.12.2012
3 dk okuma

18 Şubat 2013’de Ermenistan’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için başlayan kampanya Ermenistan’daki iç siyasi akımlar, kısıtlamalar, sıkıntılar, geleceğe yönelik izdüşümü ve demokrasinin düzeyi hakkında aydınlatıcı olmaktadır. Son dönemde daha da su üstüne çıktığı üzere, cumhurbaşkanlığı seçiminin, geleceklerini ABD ve AB safında görenler ve bu doğrultuda açık biçimde teşvik edilenlerle Rusya ile mevcut güçlü bağların bilincinde olan ve bunun yararına inananlar arasında kıyasıya bir mücadeleye sahne olması , böyle bir gelişmenin siyasi bir kaos ortamı yaratması ve her iki tarafla ilişkilerde ulaşılan düzeye zarar vermesi ortamını yaratabileceği görülmüştür.

Yapıldığı anlaşılan hesaplar ve pazarlıklar sonunda, ana muhalefet rakip bir aday göstermeme kararı almış ve halihazır cumhurbaşkanının yeniden seçilmesi bir seçim formalitesi haline gelmiştir. Bu aşamaya varılırken, ana muhalefet lider ve temsilcileri Brüksel’de AB yetkilileri ile görüşmüş ve muhtemelen icazetlerini almıştır. Hükümet kanadından ise, başbakan ABD de temaslarda bulunmuş, ABD başkan yardımcısı ile görüşmüş ve herhalde tatmin edici vaadlerde bulunmuştur. ABD’nin ikna olduğunun bir işareti, Ermenistan’a 2006 yılında ‘ Millenium Challenges Corporation’ adlı kuruluş aracılığıyla verdiği, 2008 seçim sonuçları üzerine kestiği, 235 milyon dolar tutarındaki hibeyi tekrar başlatacak olmasında görülebilir. Bu durumda Ermenistan’ın önümüzdeki dört yıl boyunca da müşteri kızıştırmaya devam edebileceğini söylemek mümkündür.

Lideri olduğu partinin 15 Aralık’ta kendisini resmen aday gösterdiği kongrede konuşan cumhurbaşkanı, nitekim, dış politika öncelikleri arasında sırasıyla, Rusya Federasyonu ile ortaklığı geliştireceklerini, stratejik işbirliğini kuvvetlendirecek programlar uygulayacaklarını; ABD ile dostça ortaklığı geliştireceklerini ve genişleteceklerini; Avrupa’ya yakınlaşma politikasına devam edeceklerini ve Avrupa ülkeleri ile ilişkilerini daha da kuvvetlendireceklerini vurgulamıştır.
Cumhurbaşkanının konuşmasında bölgeyle ilgili ifadeleri ise barış, istikrar ve komşuluk ilişkileri bakımından hayal kırıcı, endişe verici olmuştur. Konuşmasındaki önceliği Türkiye aleyhindeki bilinen ermeni iddialarının Ermenistan’da, dağlık karabağ’da ve diyasporada bir dönüm noktası olan 2015 yılında tanınmasına ve kınanmasına; bu girişimlerini yeni dramatik bir düzeye taşımaya, uluslararası kuruluşlar, devletler, türk toplumu da dahil olmak üzere uluslararası topluma kabul ettirilmesine vermiştir. İkinci önceliği, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün bir parçası olan Dağlık Karabağ konusunun münhasıran, Azerbaycan halkı sürüldükten sonra, yörede kalanlar tarafından tayin edilmesi teşkil etmiştir.
Bir yandan komşuları ile tüm köprüleri atan cumhurbaşkanı, diğer yandan Ermenistan’ın bölgede tecrit edilmesinden şikayet hatta tehdit etmekten de geri kalmamış, “Ermenistan’ı tecrit edecek şekilde uygulanan bölgesel programlar yaşayamaz ve bölgesel istikrarı engeller” demiştir. Ermenistan yetkililerinin gözündeki bu mil nasıl açılacaktır bilinmez ancak, artık anlaşılması gerekir ki, Ermenistan bölgede kendi kendisini tecrit etmektedir, bölgesel projeler onsuz da pekala yürümektedir, yeni projeler hayat bulmaktadır, zarar gören ise Ermenistan ve yoğun biçimde dışarıya göçetmek zorunda kalan Ermenistan halkı olmaktadır. 


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten