ERİVAN TÜRKİYE’Yİ ELEŞTİRİYOR
Yorum No : 2010 / 15
17.06.2010
6 dk okuma

Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan 22 Nisan 2010 tarihinde, önkoşullar ileri sürmeden Türkiye’nin protokollere ilişkin süreci ileri götürmeye hazır olmadığının anlaşıldığını, ayrıca protokollerin onaylanması için makul zamanın geçtiğini ileri sürerek, Ermenistan’ın Protokollerin onaylanması işlemlerini askıya aldığını açıklamıştı. Ermenistan’ın bu kararı iki ülke ilişkilerinin normalleştirilmesi sürecinde geriye atılmış bir adım olduğunda şüphe bulunmamaktadır. Ancak bu tutumu nedeniyle Ermenistan Rusya, ABD ve AB ülkeleri tarafından eleştirilmemiş, Protokolleri tamamen reddetmemesi bir tür meziyet gibi algılanmıştır. Bu tarihten sonra Protokoller konusu Türkiye’nin ve Türk medyasının gündeminde geri planda yer alırken Ermenistan’da böyle bir eğilim görülmemiş aksine Başkan Sarkisyan ve Dışişleri bakanı Nalbantyan her fırsatta kendi görüşlerini ileri sürmeye ve Türkiye’yi ve Azerbaycan’ı eleştirmeye devam etmişlerdir. Mesela Başkan Sarkisyan Nisan ayı sonunda Rus Ria-Novosti Ajansına verdiği bir mülakatta Ermenistan’ın Protokollere kapıyı kapamadığını ileri sürmüş, ancak aynı zamanda soykırım iddialarınn tartışma konusu yapılamayacağını, zira bu konunun yeterince incelendiğini ve belgelere bağlanmış olduğunu, buna karşılık soykırım sonuçlarının (tehcire tabi olan Ermenilerin mirasçılarına mallarının iade edilmesi, bu kişilere tazminat ödenmesi gibi) ortadan kaldırılması konusunun ele alınabileceğini söylemiştir. Protokollerde bu konulara ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır; esasen Lozan Antlaşmasıyla bu tür sorunlar çözümlenmiştir. Hal böyle iken Ermenistan Devlet Başkanının Türkiye’nin hiçbir şekilde kabul edemeyeceği konuları ortaya atması aslında Protokolleri artık benimsemediğinin bir göstergesidir. Başkan Sarkisyan Mayıs ayı sonuna doğru Brüksel’de NATO ve Avrupa Birliği yetkililerine yaptığı konuşmalarda da Türkiye ile Protokollere de değinmiştir. Önce Türkiye’nin önkoşullar ileri sürmesinin ve üzerinde anlaşmaya varılmış hususlardan vazgeçmesinin Ermenistan’ı protokollerin tasdik sürecini askıya almaktan başka çare bırakmadığını ifade etmiştir. Ardından Türkiye’nin müzakerelerde güvenilir bir muhatap olma niteliğini kaybettiğini söylemiştir. Ayrıca, Türkiye Avrupa Birliği standartlarına kavuşursa bundan Ermenistan’ın memnun olacağını zira Ermenistan’ın, böylece kendi değerlerine yakın olan, daha güvenilir ve istikrarlı muhataba kavuşacağını belirtmiştir. Kısaca Ermenistan Devlet Başkanı Türkiye’nin istikrasız ve güvenilmeyen bir ülke olduğunu bu nedenle de Avrupa Birliği standartlarına sahip olmadığını buna karşın Ermenistan’ın bu standartlara yakın olduğunu iddia etmiştir. Ermenistan’ın standartları hakkında çok şey söylenebilir. Birine değinelim ve Başkan seçimleri dâhil yapılan tüm seçimlere hile karıştırıldığının uluslararası kuruluşların raporlarıyla sabit olduğunu belirtmekle yetinelim. Brüksel’de Ermeni topluluğunun temsilcilerine yaptığı bir konuşmada ise Başkan Sarkisyan, Ermenilerin nefret ifadelerinin hedefi haline geldiğini, komşu bir devletin liderinin, o ülkedeki Ermenilerin, sadece Ermeni oldukları için, sınır dışı edilmeleri gerektiğini söylemesinin 1915 olaylarını düşündürdüğünü, diğer yandan Rwanda’da da bu tür beyanların şiddet kullanmasına yol açtığını söylemiştir. Ermenistan Devlet Başkanının Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’deki kaçak olarak çalışan Ermeni vatandaşlarının ülkelerine gönderilebileceğine ancak insani mülahazalarla bunun yapılmadığına dair sözlerine atıfta bulunulduğu anlaşılmaktadır; ancak Türkiye’de yasal olmayan bir şekilde çalışan kişilerin ülkelerine geri gönderilmesini bir tür tehcir olarak görmek kabulü mümkün olmayan bir abartmadır. Azerbaycan’da Sarkisyan’ın hiddetli sözlerinden payına düşeni almıştır. Bu ülkenin devamlı tehditlerde bulunduğunu ileri süren Sarkisyan Osmanlı İmparatorluğunda olduğu gibi Azerbaycan’da da Ermenilerin, rahatsız eden, işe yaramaya ve katliamlar yoluyla ortadan kaldırılması gereken yabancı varlıklar olarak algılandığını söylemiştir. Sarkisyan bu konuda ayrıca Ermeni düşmanlığının bir zihniyet olduğunu ve bu zihniyetin yayılmasının da bir devlet politikası olduğunu, Ermeni düşmanlığının günümüzde insanlardan nefretin (mizantropi) en temel göstergelerinden birini oluşturduğunu iddia etmiştir. Burada da kabulü mümkün olmayan bir abartma görülmektedir. Soykırım iddialarına, Ermenistan’da ve Diasporada Türkiye ve Türkler aleyhindeki tüm söylem ve eylemlere, hatta Türk diplomatlarını hedef alan Ermeni terörüne rağmen Türkiye’de bir Ermeni düşmanlığı olduğunu söylemek mümkün değildir. Ermenistan Devlet Başkanının bu sözleri kendisinin normalin çok dışında kuşku ve güvensizlik duyguları taşıdığı görülmektedir. Serj Sarkisyan Haziran ayı başında Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ile görüşmek için gittiği Rusya’nın Rostov kentinde Ermenilerle de bir araya gelmiş ve yaptığı konuşmada Türkiye’nin protokolleri tasdik etmeye hazır olmadığını, devamlı yeni önkoşullar ileri sürdüğünü, ayrıca Karabağ sorunu gibi kendisini ilgilendirmeyen bir konuya müdahale etmeye çalıştığını, Ermenistan’ın şu anda güvenilemeyen ve yapılmış anlaşmaları bozan bir ülke ile görüşmesinde yarar olmadığını ifade etmiştir. Ermenistan Devlet Başkanın bu beyanları Türkiye’de tepkiye neden olmuştur. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin bu sert söylemlerin ne Ermenistan’a ne de iki ülke arasındaki normalleşme sürecine yararlı olmayacağını, Türkiye’nin barış dili kullandığını ve bölgesel bir vizyonu bulunduğunu, bu vizyonun içine normalleşme süreci kadar Karabağ sorunun çözümünün de girdiğini, birlikte istikrarın sağlanmasını refah içinde yaşanmasının amaçlandığını ifade etmiştir. Ancak anlaşılan Ermenistan Başkanının bölgesel bir vizyonu yoktur. Tek amacının, Diasporanın yardımıyla, hiç bir önkoşula tabi olmadan, Türk sınırını açtırmak ve Karabağ’da da mevcut durumu olabildiğince sürdürmek olduğu görülmektedir. Gelecek yazımızda bu konularda Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbantyan’ın neler söylediklerine değineceğiz.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten