ÇİN’İN PASİFİK’TE YÜKSELEN PROFİLİ
Yorum No : 2017 / 7
26.01.2017
7 dk okuma

Seçim kampanyası süresince Trans Pasifik Ortaklığı’nı (Trans-Pacific Partnership - TPP) eleştiren ve başkan olduğunda bu antlaşmayı reddedeceğini belirten ABD’nin yeni Başkanı Donald Trump, 20 Ocak’ta başkanlık koltuğuna oturduktan sonra bu sözünü tutmakta vakit kaybetmemiştir. Nitekim, 23 Ocak tarihinde Başkan Trump, ABD’yi TPP’den resmen çıkaran bir kararnameyi imzalamıştır.

Bilindiği üzere, Trans-Pasifik Ortaklığı, Pasifik Denizi’ne kıyıdaş 12 ülkenin (ABD, Avustralya, Brunei Darussalam, Kanada, Şili, Japonya, Malezya, Meksika, Yeni Zelanda, Peru, Singapur ve Vietnam) taraf olduğu bölgesel bir serbest ticaret antlaşması öngrmektedir. Şimdiye kadarki en büyük bölgesel ticaret anlaşması olarak nitelendirilen bu anlaşmaya taraf olan ülkeler topluca dünya GSYİH’sinin yaklaşık yüzde 40’ını, dünya ticaretinin üçte birini ve 800 milyonluk bir nüfusu temsil etmektedir. Anlaşma, gümrük vergileri ile diğer ticaret sınırlamalarının azaltılmasını, böylelikle bu ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin derinleştirilmesini öngörmekte, ayrıca, fikri mülkiyet hakları, ticari anlaşmazlıkların çözümü gibi farklı konular hakkında çeşitli düzenlemeler getirmektedir. Beş yıl süren müzakereler sonunda 4 Şubat 2016’da Auckland, Yeni Zelanda’da imzalanan TPP’nin yürürlüğe girmesi için taraf ülkelerce onay süreci bekleniyordu.

Önceki ABD Başkanı Obama’nın ön ayak olduğu TPP, ABD’nin Asya-Pasifik’te artan ekonomik ve siyasi nüfuzunu dengelemeyi ve bu bölgedeki ticaretin kurallarını Çin’den önce belirlemeyi hedefleyen daha geniş bir ABD stratejisinin parçası olarak değerlendirilmekteydi. Bu bağlamda, sözkonusu anlaşma Asya-Pasifik bölgesinin temel bir bileşeni ve dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin ile ABD’nin Pasifik’e komşu bir başka rakibi olan Rusya’yı içermemekteydi.

TPP’nin kaderinin esasen bu şekilde olacağı önceden belliydi. Büyük işletmeler ve diğer ülkeler lehine olduğu ve istihdam ile ücretleri azaltacağı gerekçesiyle ABD’de bir hayli eleştirilen TPP’ye Amerikan başkanlık seçimleri sırasında hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat Partili adaylar karşı çıkmaktaydı. Bu arada, Trump iptal kararnamesini imzaladığında TPP’yi henüz onaylamamış olan Kongre’nin anlaşmaya gelecekte onay vermesi de beklenmiyordu. Yürürlüğe girmesi için Şubat 2018’e kadar taraf ülkelerin toplam GSYİH’sinin yüzde 85’ini temsil eden en az 6 ülke tarafından anlaşmanın onaylanması gerekmekteydi. Kongre’nin onayı olmadan, yani ABD’siz %85 kuralının yerine getirilmesi mümkün değildi.

ABD Başkanı Trump’ın TPP’den çekilme kararı anlaşmaya taraf ülkelerce hayal kırıklığıyla karşılanmıştır. Anlaşmayı henüz 20 Ocak’ta onaylayan, böylece hâlihazırda anlaşmaya onay vermiş ilk ve tek ülke olan Japonya’da Hükümet Sözcüsü Koichi Haguida, Başbakan Shinzo Abe’nin önceki bir konuşmasına atıfta bulunarak ABD’nin dahil olmadığı bir TPP’nin ‘anlamsız’ olacağını belirtmiştir. ABD olmadan anlaşmadaki temel çıkar dengesinin bozulduğunu belirten Haguida, Japonya’nın diğer taraf ülkelerle herhangi bir girişmde bulunmayı düşünmediğini ifade etmiştir.[1]

Öte yandan, Avustralya Başbakanı Malcolm Turnbull, ABD’nin gelecekte bu siyasetini değiştirebileceğine dair ümidini koruduğunu ifade ettikten sonra, TPP’nin ABD’siz de devam edebileceğini belirtmiştir. Turnbull, ayrıca, Çin’in TPP’ye katılma olasılığına da dikkat çekmiştir. Avustralya Ticaret Bakanı Steve Ciobo da ABD’nin olmadığı, Çin veya Endonezya gibi ülkelerin dahil olabileceği yeni bir TPP hakkında taraflar arasında çeşitli görüşmelerin yapıldığını ifade etmiştir.[2]

Yeni Zelanda Başbakanı Bill English ise ABD’nin bölgede Çin karşısında nüfuzunu kaybetmeye başladığını ve bölge ülkelerinin alternatif ticaret anlaşmalarına yönelebileceğini belirtmiştir. English, ayrıca, Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (Regional Comprehensive Economic Partnership – RCEP) seçeneğine dikkat çekmiş ve TPP’de ilerleme sağlanamaması durumunda bu anlaşmaya yönelebileceklerini ifade etmiştir.[3] Malezya’nın da ABD’nin TPP’den çekilme kararından sonra RCEP’ye yöneldiği bildirilmektedir.[4]

TPP’nin alternatifi olarak değerlendirilen RCEP, ASEAN (Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği) üyesi 10 ülke ve ASEAN’la serbest ticaret anlaşmaları bulunan 6 ülkeyi içeren teklif aşamasında olan bir serbest ticaret anlaşmasıdır. RCEP, ABD’yi içermemekle birlikte, TPP’ye imza atan 7 ülkeyle beraber Çin’i de kapsamaktadır.[5] RCEP’ye taraf ülkeler dünya nüfusunun yüzde 46’sını ve dünya GSYİH’sinin yüzde 24’ünü temsil etmektedir.[6]

Sonuç olarak, Trump’ın bu son hamlesinden sonra TPP’nin mevcut haliyle yürürlüğe girmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, TPP’ye taraf diğer ülkeler ABD’yi dışarıda tutacak ve Çin veya diğer ülkeleri de içerecek şekilde anlaşmayı değiştirebilir veya benzer yeni bir anlaşma oluşturabilirler. Yukarıda da belirtildiği üzere bölgede ilginin arttığı ve Çin'i içeren RCEP de TPP’nin yerini alabilir.

Açık olan husus şudur ki Trump’ın TPP’den ayrılma kararı Asya-Pasifik’te nüfuzunu arttıran Çin’in işine yaracaktır. TPP, Obama yönetiminin Asya’ya yönelik “pivot” stratejisinin, yani Çin’i dengeleme politikasının temel taşıydı. En azından şimdilik TPP’nin rafa kaldırılmasıyla Çin bölgede daha aktif olacak, aynı şekilde Çin’e duyulan ilgi de artacaktır. Ayrıca, Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in 17 Ocak tarihinde Davos’ta düzenlen Dünya Ekonomik Forumu’nda küreselleşmeyi ve serbest ticareti destekleyen açıklamaları ışığında,[7] dünyanın en büyük ihracatçısı olan ve serbest ticarete oldukça bağımlı olan Çin, ABD’nin yokluğundan istifade ederek Asya-Pasifik’te ticaretin kurallarını belirlemeye çalışacaktır. Bu arada, Obama’nın Doğu Asya’ya yönelmesiyle Orta Doğu’da oluşan boşluğu doldurmaya başlayan Rusya da ABD’li bir TPP olasılığının ortadan kalkmasıyla Pasifik’te kazanan taraflardan biri olabilir.

*Resim: CNN


[1] “Japan Rejects Australian Proposal to Push Ahead With TPP Without US”, Sputniknews, 24.01.2017. https://sputniknews.com/politics/201701241049957133-japan-tpp-us-withdrawal/

[2] “Turnbull: Potential for China to join TPP after US exit”, Aljazeera, 24.01.2017. http://www.aljazeera.com/news/2017/01/turnbull-potential-china-join-tpp-exit-170124112444155.html

[3] “After U.S. exit, Asian nations try to save TPP trade deal”, Reuters, 24.01.2017. http://www.reuters.com/article/us-usa-trump-asia-idUSKBN15800V

[4] “Malaysia pushes for regional integration, RCEP following U.S. withdrawal from TPP”, Xinhua, 24.01.2017. http://news.xinhuanet.com/english/2017-01/24/c_136009589.htm

[5] RCEP’ye taraf ülkeler şunlardır: Brunei Darussalam, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland, Vietnam,  Avustralya, Çin, Hindistan, Japonya, Yeni Zelanda, Güney Kore.

[6] Emiko Jozuka, “TPP vs RCEP? Trade deals explained”, CNN, 25.01.2017. http://edition.cnn.com/2017/01/24/asia/tpp-rcep-nafta-explained/index.html

[7] “In Davos, Xi makes case for Chinese leadership role”, Reuters, 18.01.2017. http://www.reuters.com/article/us-davos-meeting-china-idUSKBN15118V


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten