BALKANLAR VE AVRUPA BİRLİĞİ
Yorum No : 2013 / 8
14.01.2013
3 dk okuma

Sovyetler Birliğinin çökmesini takiben Balkanlarda yaşanan rejim ve düzen değişikliği çalkantıları henüz durulmamıştır. Romanya, Bulgaristan ve Arnavutluk ulusal birlikleri ve sınırları zorlanmadan, rejim ve yönetim değişikliği ile komünizm sonrası istikrarı sağlayabilmiştir. Yugoslavya sosyalist federal devleti ise sancıları günümüze uzayan bir parçalanma süreci yaşamıştır. Slovenya, Hırvatistan, Bosna Hersek, Karadağ, Sırbistan, Makedonya ve Kosova’nın bağımsızlıklarını kazandığı bu süreçte askeri alanda ABD, siyasi yönlendirmede ise AB düzenleyici bir rol üstlenmiştir. Şubat 2008’de bağımsızlığını en son kazanan Kosova’nın bugün içinde bulunduğu durum ve hala çözüm bekleyen sorunları Balkan’larda geride bırakılmaya çalışılan tarihi birikimin ve iddiaların her an yeniden ihtilaf kaynağı olarak nüksedebileceği vakıasını da ortaya koymaktadır. Kosova’nın sırp nufusun çoğunluk oluşturduğu kuzey kesimi Kosova yetkililerinin giremediği, fiilen Sırbistan tarafından finanse edilen ve yönetilen bir bölge olmaya devam etmektedir. Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları en son 11 Aralık toplantısında aldıkları kararla, tarihi olarak avrupa’nın yumuşak karnı Balkan’larda istikrarın öneminin bilinci ile, Kosova’nın Kosova hükümetinin yönetiminde tek bir idari ve kurumsal yapıda olması gereğini teyid etmiştir. Kosova’nın bağımsızlığını tanımayan Sırbistan’a da aynı toplantıda Sırbistan’ın Kosova ile ilişkileri normalleştirme adımları atması halinde AB-Sırbistan ortaklık müzakerelerinin ilkbahar aylarında başlayabileceğini vaat etmiştir. AB’nin beş üyesinin henüz Kosova’nın bağımsızlığını tanımadıkları garipliği AB dışişleri bakanlarının kararının tutarlılığının sorgulanmasına yol açarken, Sırbistan Başbakanı 11 Ocak’ta hükümetinin kuzey Kosova ile ilgili bir karar aldığını resmen açıklamıştır. AB’nin aracılık yapacak şekilde, taraflar arasında Brüksel’de 17 Ocak’ta öngördüğü görüşmeler öncesi alınan bu karar, kuzeyin askerden arındırılmış, kendi polisi, mahkemeleri, eğitim, sağlık, enerji, Telekom, ticaret, maliye alanlarında kontrolü içeren bir özyönetim modeli öngörmektedir. Kosova tarafı bu kararı, Sırbistan’ın hala bölünmeden vazgeçmediğinin işareti olarak algılamıştır. Sırbistan’ın Kosova’nın bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne ilişkin bu yaklaşımı Balkan’larda diğer benzer veya etkilenebilecek durumlara çağrışım yapılmasını geciktirmemiş , bir cadı kazanını gözler önüne sermiştir. Öncelikle Bosna Hersek ve buradaki Sırpların durumu için de bir emsal mi yaratılıyor sorusu gündeme gelmiştir. Bunun yanısıra, Sırbistan’daki Arnavutların, Boşnakların (Sancak), Macarların (Voyvodina), Karadağ’daki Arnavutların ve Boşnakların, Bulgaristan’daki Türklerin, Yunanistan’daki Türklerin, Makedonların ve arnavutların üzerindeki olası etkisi de tartışmaya açık konular haline gelmiştir. Balkan mozaiği ve azınlık haklarının bir hak talebi emsali oluşturarak sonu gelmeyecek bir tırmanmaya ve sarmala dönüşme vakıasının AB yöneticilerini azınlık hakları kavramından vazgeçerek, nufusun tamamı için tek düze evrensel hak tanınması kavramına ve seçeneğine yöneltmekte olduğu avrupa basınında yer almaktadır. Azınlık haklarının bugüne değin tartışmasız savunuculuğunu ve uygulatıcılığını yapan Avrupa ülkelerinin, konu kendi bölgelerinde istikrarsızlığa neden olunca, geri adım atıp atamayacaklarını izlemek ilginç olacaktır.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten