2015’İN TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ VE “SON UMUT” FİLMİ
Yorum No : 2015 / 29
09.03.2015
3 dk okuma

Dünyaca ünlü oyuncu Russell Crowe’un başrol oynadığı ve yönetmenliğini yaptığı Son Umut isimli film Aralık 2014’te ülkemizde gösterime girmiştir. Film, Anzak ordusunda savaşan üç oğlunun savaştan sonra peşine düşen Avustralyalı bir babanın hikayesini anlatmaktadır. Bir Anzak torunu olan Russell Crowe, filmi döneme ait bir mektuptan esinlenerek çektiklerini ifade etmiştir.  Son Umut, Çanakkale savaşının tarihimizde bir dönümü noktası olması ve bu sırada işgal altında olan ve bir ölüm kalım mücadelesi vermekte olan Türk halkının tarihsel bakış açısını yansıtan bir Batı yapımı (Amerika, Avustralya, Türkiye ortak yapımı) film olması dolayısıyla önem arz etmektedir.

Son Umut, Çanakkale’de yaşananları perdeye tarafsız bir şekilde yansıtan taraflarıyla ön plana çıkmaktadır. Görünen odur ki, senaristler, filmi Türkiye’yi, Türk insanını ve tarihini bilerek yazmışlardır. Öyle ki, Batılı bir film ekibi, tarihi, işgal altında ve korkunç bir mezalime maruz kalan Türk halkı tarafından yansıtabilmiştir. İstanbul’un ve Batı Anadolu’nun işgal altında olduğu o dönem tüm gerçekliğiyle filme yansıtılmıştır. Zira, filmin en akılda kalıcı sahnelerinden birinde, çocuklarını arayan babanın (Russell Crowe), Binbaşı Hasan’ı (Yılmaz Erdoğan) çocuklarını öldürmekle suçladığında Hasan’ın “Siz bizim topraklarımızı işgal ettiniz. Oğullarını sen bizim topraklarımıza yolladın.” şeklindeki cevabı dikkat çekmektedir. Crowe’un bir röportajında da belirttiği gibi, film,  Anzak güçlerinin bağımsız bir ülkeyi haksız bir şekilde işgal ettiklerinin altını çizmektedir.

Diğer taraftan, Son Umut, insani duyguları öne çıkaran ve barışçı yaklaşımıyla dikkat çekmektedir. Film, Çanakkale Savaşı’nda yaşanan dramı ve bunun Türk halkı ile Anzak halkları üstünde yarattığı travmaları insancıl bir şekilde ortaya koymaktadır. Bunu yaparken, izleyiciye savaşların sadece siyasi hesaplamalardan ibaret olmadığını, cephelerin ardında savaşan insanlar olduğunu ve onların ve ailelerinin çektiği acıları başarılı bir şekilde hatırlatmaktadır. Öyle ki, yine filmin en çok hatırlanacak sahnelerinden biri üç kardeşin can çekiştiği sahnedir. Bu sahnede, yönetmen yaralananların hep birlikte can çekiştiği alanı geniş açıdan göstererek bize adeta orada ölenlerin, milletleri ne olursa olsun, öncelikle insan olduklarını hatırlatmıştır. Buna ek olarak, film bir taraftan dünyaya Türk halkının yaşadıklarını anlatmaya vesile olurken, diğer taraftan da Türk insanına 100 yıl önce karşısında savaşanları anlama fırsatı vermiştir. Savaş karşıtı bir film olduğu düşünülebilecek Son Umut, o dönemde yaşanan ortak acıları insancıl bir şekilde yansıtmak konusunda başarılı olmuştur.

Son olarak, Ermenilerin 1915 olayları hakkındaki iddiaları göz önüne alındığında, Son Umut, bir taraftan Ermenilerin bugüne kadar Türklere karşı iddia ettikleri perişanlık ve trajedinin aslında ortak bir kader olduğu mesajını verirken; diğer taraftan da o sırada beş cephede savaşan ve adeta bir ölüm kalım mücadelesi veren Türk halkının Ermenilere karşı bir soykırım politikası güdecek durumda olmadığı fikrini de dolaylı olarak ekrana yansıtmaktadır. 


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten