AB DIŞ İLİŞKİLER TEMSİLCİSİ MOGHERİNİ: WASHİNGTON'LA KONUŞMAK İSTERSEK KİMİ ARAYACAĞIZ
Paylaş :
PDF İndir :

05.12.2017


EuroNews (4 Aralık 2017)

Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Avrupa Birliği’nin göçmen ve güvenlik politikalarıyla İran ve K. Kore ile diplomatik ilişkiler ve Balkanlar’a yönelik Avrupa perspektifi konularında Global Conversation programında Gardenia Trezzini’nin sorularını yanıtladı. 

Gardenia Trezzini, euronews: Burada, MED Konferansı’nda sorularımızı cevapladığınız için teşekkürler.

Konferansın bu yılki gündemi Akdeniz İçin Pozitif Ajanda. Bu yılın ana temaları göç ve güvenlik. Böylesine önemli ve büyük bir krizin ortasında iyimser kalabilmek mümkün mü?

Federica Mogherini, Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi: Evet mümkün. Bu göç olgusu tüm Avrupa’nın ve dünyanın geri kalanının bir şeyi anlamasına yardımcı oldu: “Önemli bir değişime tanıklık ediyoruz ve göç akınının önünü kesmeye çalışmayı tartışmak yersiz.” Afrika içinde yaşanan göçü de, Afrika’dan Avrupa’ya veya dünyanın başka yerine yönelen göç hareketini de… Bu imkansız.

Bu karmaşık bir konu ve bununla baş etme yöntemlerini değiştirdik. Sanki bu sadece basit bir iç güvenlik meselesiymiş gibi, sınır kontrollerine ve ulusal politikalara odaklanmaya gerek yok. 

Çözümü artık Avrupa Birliği, Afrika Birliği, göçmenlerin geldiği ve geçiş yaptığı ülkelerin ortak koordinasyonunda arıyor, aktörlerle birlikte hareket edilecek bir ortaklığı geliştirmeye çalışıyoruz. 

Bu ne demek? Öncelikle Akdeniz’de, Libya’da, çöllerde umutsuzca kaderine terk edilmiş ya da ülkelerinde kalmaktansa ölümü göze alan kadın ve çocukların hayatlarını kurtarmak demek. 

İkincisi, bu, Libya makamlarına, politik içeriği çok karmaşık görünse de destek olmak, sınır konusunda uzlaşmak, gözaltı merkezlerini kapatmak demek. Göçmen sorunları ile ilgili Libya’da çalışan Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası organizasyonlara yardım etmek anlamına geliyor. 

Üçüncü olarak, Güney Libya’yı başarılı biçimde kontrol etmek demek. Çünkü, Sahel çöl bölgesinde, Nijer, Mali ve Çad’daki trafiği kesene kadar Libya’daki durumun vehameti sürecek. 

Şimdiye kadar çoğunlukla Nijer’de, tek seçeneği insan kaçakçılarına sığınmak olan genç kuşaklara ekonomik alternatifler sunarak çalıştık. 

Avrupa Birliği ile Afrika Birliği arasında işleyen bir mekanizma kurmayı başardık. Bunun içinde, Birleşmiş Milletler ile koordine çalışan bir görev gücünü de oluşturduk.

Avrupa Birliği buradaki rolünü daha da güçlendirecek. Birleşmiş Milletler, insani yardımı ve gönüllü eve dönüşleri destekleyecek. 

Afrika Birliği insanlık dışı koşullardaki gözaltı merkezlerinin boşaltılmasına destek sunmayı kabul etti.

euronews: Libya’ya giderek bölgede dağınık halde ve tamamen kaos içindeki gözaltı merkezlerinde inceleme yapmanın gerçekçi olduğunu düşünüyor musunuz? Nasıl bir takvim işleyecek bunun için?

Federica Mogherini: Bunu zaten yapıyoruz. Uluslararası Göç Örgütü, Libya’dan, göçmenlerin geldikleri ülkelere iki charter uçuşu planladığını daha yeni duyurdu. Bu, Avrupa Birliği’ne yardım etmek için, geçtiğimiz aylardan beri yapılan seferlerin üzerine eklenen iki yeni uçuş. Şimdiye kadar 14 bin göçmenin evlerine dönmelerine, bu insanlık dışı koşullardan kurtulmalarına yardımcı olabildik. 

euronews: Burada bir ikiyüzlülük yok mu? Bu köle ticaretini dünyanın, televizyondan görmesini beklemek zorunda mıydık? Aylan bebek olayındaki gibi. Suriyeli o küçük çocuğun cesedi Türkiye’nin bir plajında kıyıya vurduğunda, fotoğraflandığında dikkat çekmişti. Eğer herkes bu durumu biliyorduysa neden daha evvel ve daha ciddi refleks gösterilmedi ki.

Federica Mogherini: Bu merkezleri ve kölelik şartlarını ilk kez duyduğumda göçmenlerin, ülkeleriyle Libya ve Akdeniz arasındaki yolculukları söz konusuydu.

Dört veya beş yıl önce Lampedusa’daydım. Korkarım bu daha önce de mevcuttu. Bazen, bir televizyon haberi farkındalık yaratabiliyor. Karar mekanizmalarına etkisi olabiliyor. Duyarsız kalmış insanların gözlerini açabiliyor. Bu iyi birşey.

Tüm söyleyebileceğim, bir yıl önce Avrupa Birliği, Uluslararası Göç Örgütü ile Libya’da işbirliğine dönük bir anlaşma imzaladı. Herkesten; Birleşmiş Milletler’den, Uluslararası Göç Örgütü’nden, Libya’ya dönmesi ve bu kampları araştırmasını istedik. 

Libyalı yetkililerden kamplara erişim konusunda yardım istedik. Biz Avrupalılar bu 14 bin kişinin kurtarılmasını tek başımıza sağladık. 

euronews: Libya ve Sahel bölgesindeki ülkeler partneriniz mi? Bazen Avrupa Birliği’ni bir tür ATM, ya da somut sonuçlar istemeyen bir yatırımcı olarak görüyorlar. 

Federica Mogherini: Afrikalı partnerlerimizin, insanların hayatlarını kurtarmak için giriştiğimiz bu büyük çabamıza katkıda bulunmak konusundaki iradelerinden memnunum. 

Bence her iki tarafta da politik ve kültürel anlamda gerçek bir bakış açısı değişikliği yaşanıyor. Göçmen konusunun kuzeyle güneyi karşı karşıya getirdiği düşüncesini sonunda bir kenara koyduk ve farklı düşünmeye alıştık. 

En önemli karar Fildişi Sahili’nde alındı. Bir görev gücü oluşturulması, birbirimize “karşı” olmak yerine “ortak”, birlikte çalışmamızı sağlayacak bir bir hamleydi.

Özel bir yatırım planıydı. 44 milyar euroluk kaynakla Avrupa Birliği’ni Afrika’nın en zayıf bölgelerinde istihdam olanakları sağlaması konusunda finansal olarak da destekleyecek bir proje tasarlandı. 

Bu, Afrika’daki göçmen ve güvenlik problemine verilecek doğru bir yanıt. 

euronews: Avrupa Birliği ve kişisel olarak siz, son zamanların en büyük diplomatik başarısının arkasındaydınız: İran’la nükleer anlaşma. Fakat, son açıklamalar, Tahran’ın anlaşmayı sorgulamaya başladığını gösteriyor. Bunun Amerikan yönetimi ile görüşerek savunulması konusunda hangi aşamadasınız?

Federica Mogherini: İran’la yaptığımız anlaşma yürürlükte. 100’den fazla sayfadan oluşan bir metin. İran çok özel taahhütler altına girdi. Bunlar, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın da sıkı incelemesi altında. 

Şu ana kadar Ajans dokuz pozitif not verdi. İşleyen bir nükleer anlaşmayı çöpe atamazsınız. Avrupa’nın ve etrafındaki bölgenin güvenliği burada öncelikli mesele .

Başkan Trump, Amerika’nın İran stratejisini şüpheler üzerine kuran bir açıklama yaptı. Biz de Amerikalı dostlarımıza anlaşmaya sadece bir devletin taraf olmadığını hatırlattık.

Fakat, bu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin çözümü ve tüm tarafların saygı duymasını bekliyoruz.

euronews: Twitter diplomasisinin öne çıktığı, bir günden diğerine sürprizlere gebe ve istikrarsız görünen mevcut Amerikan yönetimi ile diyaloğu nasıl koruyorsunuz?

Federica Mogherini: Amerikalı arkadaşlarımızla her düzeyde ve sık sık konuşuyoruz. 

Bazen Henri Kissenger’ın bir esprisi aklıma geliyor: “Avrupa’yla konuşmak istersem kimi arayayım?” Şimdi Amerika Birleşik Devletleri’nde Avrupa’nın telefonu var. Fakat, soruyu sorma sırası bizde: “Washington’la konuşmak istersek, kimi arayalım? “Ama yine de sık sık konuşuyoruz ve hala pek çok konuda birlikte çalışıyoruz. 

euronews: K. Kore meselesinde hangi pozisyondasınız? Şimdiye kadar Avrupa Birliği konuyla ilgili belirgin bir sessizlik içinde.

Federica Mogherini: Tam tersi. Birleşmiş Milletler’e yaptırım önerisi ile ilk başvuran biziz. Pyongyang yönetimine, ek olarak ekonomik baskı için de harekete geçen biz olduk. Sürekli adım attık. 

Washington, Seul, Tokyo, Pekin ve Moskova ile işbirliği kurduk. Ancak bir araya gelmiş bir uluslararası camia ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Kuzey Kore ile diyalog yoluyla bir çözüm bulabilir. 

Sadece böylesine ortak bir çaba, bugün var olmayan diplomatik kanalları açabilir. Bu sorumluluk, Çin’le birlikte hareket edilirse işe yarar. Avrupa’nın Kuzey Kore’ye ekonomik ve diplomatik baskı kurmak yoluyla hedeflediği şey, barışçıl bir çözüme ulaşmak. 

euronews: Washington’la diyalogdan bahsettik. Fakat, şu anda Moskova’yla diyaloğu zorlaştıran ne?

Federica Mogherini: Gerçekten çok karmaşık. Doğu Ukrayna’da bir çözüm olmadığı müddetçe de böyle olmaya devam edecek. Kırım’ın ilhakını tanımayacağız. Ukrayna çatışması ile başlayan ve Kırım’ın ihlali ile gelinen nokta hala sorun. Bizim önceliğimiz, krizi çözmek için Minsk’te alınan kararlara başvurmak. Bunun yanından Moskova ile ortak önceliklerimize dayalı, bir hayli yapıcı görüşmeler de yürütüyoruz. Örneğin, Suriye krizinde… 

Moskova, Suriye’de, Avrupa Birliği’nden farklı bir pozisyona sahip.Fakat bence hedefimiz aynı. “Yıllardır süren çatışmalara bir son vermek.” Ve bunun için ortak bir yol da bulabiliriz. K. Kore, İran nükleer anlaşmasının uygulanması ve de bu konuda daima yapıcı olarak birlikte hareket ettik. 

Terörizm, göç ve Filistin meselesinde iki devletli bir çözüm gibi konularda, Ortadoğu dörtlüsünün parçası olarak birlikte çalıştık.

euronews: Avrupa Birliği’nin dış politika yöneticisi olarak, Rusya’nın, Fransa veya İspanya gibi üyelerin iç işlerine müdahale ettiğine dair herhangi bir kanıtınız var mı?

Federica Mogherini: Avrupa Birliği, ortaya kontrol edebileceği bir sistem koydu. Kamuoyunu yanlış yönlendirecek sahte haberler ve iletişim kampanyaları ile ilgili konularda pek çok görüşme oldu.

Modası geçmiş propaganda yöntemlerine yüz vermememiz gerektiğini düşünüyoruz. Doğru enformasyonu yaymak gerektiğine inanıyoruz. Bu yüzden Avrupa Birliği’nin ne olduğuna ve ne olmadığına dair gerçek haberleri beslememiz lazım. Avrupa Birliği kesinlikle, “birisine karşı bir proje” haline dönüşmeyecek. Ve bence Moskova, bu mesajı epeyi açık bir şekilde aldı. 

euronews: Yani, demek kanıtınız yok.

Federica Mogherini: Dünyadaki bütün ülkelerin, bize dost ya da değil, Avrupa üye devletlerinin demokratik süreçlerine saygı göstermesini istiyoruz. Özellikle de bizdeki seçim süreçlerine. 

euronews: Son olarak Balkanlarla ilgili konuşmak istiyorum. Konuştuğumuz pek çok başlık açısından stratejik bir bölge. Göç sorununda Avrupa’nın bir kapısı, örneğin Bosna’dan, IŞİD’e katılan yabancı savaşçıların geldiğini biliyoruz. Balkanlar Avrupa’nın doğu sınırı. Geçenlerde amacınızın bölgenin sorunlarında hızlı sonuç almak olduğunu söylemiştiniz. Bugün hangi aşamadasınız?

Federica Mogherini: Balkanlardan bahsederken Avrupa perspektifi ile bahsediyoruz. Fakat Balkanların Avrupa’nın kalbinin tam ortasında olmadığını unutuyoruz. Göçmen ve güvenlik sorununun ekonomik kalkınma ve altyapı sorunlarının Avrupa Birliği’nin ilgi alanına girdiği bir bölge ve bu yüzden daima çekici bir ilgi alanı. Bazı üye devletlerin çok hoşlanmadığı birşey söyledim. İleride Avrupa Birliği 27 üye devletten değil daha fazlasından oluşacak. 

euronews: Avrupa kamuoyuna rağmen mi? Gelecekteki muhtemel genişlemeye dair pek çok şüphe var. 

Federica Mogherini: Fakat Batı Bakanlar, Avrupa ailesinin bir parçası olarak kalmalı. Özellikle de güvenlik ve ekonomik gerekçelerle. Balkan gençliğinin çoşkusu da bize lazım. Elbette, bütün reformların başarıya ulaşması ve bunun koşullarıyla ilgili. Orada toplumda ve kurumların yapısında somut bir dönüşüm gerekiyor. Liderler ve bölge halkları buna hazır. Bu enerjiyi, hala çok büyük bir proje olan Avrupa politik projesinin bir parçası olma arzularını gördüğünüzde, kapıyı kapatamazsınız. Bizim görev dönemimizin bitmesinden önce, iki yıllık bir süre içinde, Batı Balkanlardaki 6 partner ülkenin her birinden çok önemli aşama kaydettiklerini göreceğiz. Ciddiyim. Buna gerçekten inanıyorlar.




Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten