AVRUPA PARLAMENTOSU’NUN 2014 TÜRKİYE İLERLEME RAPORU’NA İLİŞKİN KARARI
Analiz No : 2015 / 14
17.06.2015
9 dk okuma

Avrupa Parlamentosu’nun (AP), Avrupa Komisyonu’nun 2014 Türkiye İlerleme Raporu’na ilişkin kararı 10 Haziran 2015 tarihinde Strazburg’da AP Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir.[1] Bu karar, AP’nin 1915 olayları hakkındaki 15 Nisan 2015 tarihli kararına atıfta bulunması sebebiyle Türkiye’nin tepkisini çekmiştir.

Öncelikle İlerleme raporu, Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan, AB’ye aday ülkenin katılım sürecinde kaydettiği gelişmelerin ve gözlenen eksikliklerin belirtildiği yıllık bir rapordur. AP ise her yıl, Avrupa Komisyonu’nun ilerleme raporu hakkındaki görüşlerini bir kararla açıklamaktadır. AP’nin 10 Haziran 2015 tarihli kararı da esas olarak 8 Ekim 2014 tarihinde Avrupa Komisyonu’nun yayımladığı Türkiye İlerleme Raporu’na ilişkin görüşlerini açıkladığı bir karar metnidir. AP’nin Türkiye İlerleme Raporu’na ilişkin kararı, diğer tüm AP kararları gibi hukuki bağlayıcılığı olmayan ve siyasi beyan niteliğinde bir karardır.

İlk taslağı AP’nin Türkiye Raportörü Hollandalı Sosyal Demokrat Milletvekili Kati Piri tarafından hazırlanan AP karar taslağı, önce AP Dış İlişkiler Komitesi’nde, daha sonra AP Genel Kurulu’nda verilen çok sayıda değişiklik önergesiyle son halini almış ve AP’de onaylanmıştır.

Türkiye daha önce, özellikle değişiklik önergelerinde yer alan üç hususa itiraz etmiş ve kararda yer alması durumunda bu kararın kabul edilmeyerek Avrupa Parlamentosu’na iade edileceğini AP makamlarına bildirmiştir. Bu üç husus:[2]

1.AP’nin 1915 olayları hakkındaki 15 Nisan 2015 tarihli kararına atıfta bulunulması,

2.PKK’nın AB terör örgütleri listesinden çıkarılması çağrısının yapılması,

3.Türkiye’nin katılım müzakerelerini engelleyici nitelikte müzakere fasıllarının açılmasını engelleyici ifadelerin yer alması ve katılım öncesi mali yardımların askıya alınması çağrısının yapılmasıdır.

AP tarafından kabul edilen nihai karar metninde bu üç husustan ikisi yer almamış, 1915 olaylarına ilişkin 15 Nisan 2015 tarihli kararına atıf ise karara girmiştir. Bunun üzerine Türkiye karara tepki göstermiş, kararı kabul etmemiş ve iade etmiştir.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Büyükelçi Volkan Bozkır, AP’de kararın kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada[3] AP’nin “1915 olayları konusunda 15 Nisan tarihli kararı” gibi 2014 Türkiye İlerleme Raporu’na ilişkin kararın da tarihi ve hukuki gerçeklerle bağdaşmadığı için kabul edilemez olduğunu ve kararın AP’ye iade edileceğini belirtmiştir. Avrupa Birliği ve Avrupa Parlamentosu ile ilişkilerin geleceğine ışık tutabilecek olan bu kararın, Türkiye’nin görüşlerine rağmen 1915 olaylarına yapılan atıf nedeniyle kabul edilemez hale geldiğini belirtmiştir.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada[4] Türkiye’ye birçok alanda yöneltilen mesnetsiz iddialar içermesi nedeniyle söz konusu kararın kabul edilmediği ve iade edileceği belirtilmiştir. İlk taslağı itibariyle dengeli ve yapıcı eleştirel bir ton içeren AP Karar taslağının, AP Dış İlişkiler Komisyonu ve AP Genel Kurulu’nda kabul edilme sürecinde, tek yanlı ve objektiflikten uzak bir metin haline geldiği ve AP ile ilişkileri zedeleyen bir kararın alındığı ifade edilmiştir. Mayıs 2014’te yapılan seçimlerle göreve başlayan AP’nin bugüne kadar, Türkiye aleyhine önyargılı ifadeler ve eleştiri içeren birçok karar aldığına dikkat çekilmiş ve bu kararın AP’nin Türkiye’yi AB projesine dahil etmek istemediğine ilişkin endişeleri güçlendirdiği belirtilmiştir.

Aslında AP’nin aldığı bu kararın daha önce aldığı kararlar ile tutarlı olduğunu söylemek mümkündür. Geçmişte, AP’nin 18 Haziran 1987 tarihli ‘Ermeni Sorununa Siyasal Çözüm’ başlıklı kararında 1915 olayları ‘soykırım’ olarak tanınmış ve Türkiye’ye ‘Ermeni Soykırımı’nı tanıması çağrısı yapılmıştır. AP’nin 10 Haziran 2015 tarihli kararında da atıfta bulunulan 15 Nisan "2015 tarihli “Ermeni soykırımının 100'üncü yılı” başlıklı AP kararında da Türkiye’ye ‘Ermeni Soykırımı’nı tanıması çağrısı tekrarlanmıştır.

AP’nin verdiği kararların hukuki bağlayıcılığının olmadığı ve tamamen siyasi beyan niteliğinde olduğunu vurgulamakta yarar vardır. Türkiye’nin 1999 yılında AB’ye adaylık statüsü kazanmasının ardından bir Ermeni Diaspora örgütü (Euro-Arménie ASBL) ve iki Fransız vatandaşı (Grégoire Krikorian ve Suzanne Krikorian) 2003 yılında Avrupa Toplulukları İlk Derece Mahkemesi başvurarak, Türkiye’ye AB adaylık statüsü vermesinin 18 Haziran 1987 tarihli AP kararına aykırı olduğunu ifade etmişlerdir. 18 Haziran 1987 tarihli kararda ‘Ermeni Soykırımı’nın açıkça tanındığını ve Türkiye’nin bunu ‘inkar’ etmesinin AB’ye tam üyeliğine engel teşkil edeceğini ileri sürmüşlerdir. Dahası, Türkiye’ye adaylık statüsü verilmesinden rencide olduklarını ifade ederek manevi ve sembolik tazminat ile mahkeme masraflarının ödenmesi talebinde bulunmuşlardır. Mahkeme başvuruyu inceleyerek davayı düşürmüş ve mahkeme masraflarının başvuru sahipleri tarafından ödenmesine karar vermiştir.[5] Burada önemli olan Mahkeme’nin AP kararlarının hukuki bir sonuç doğuramayacağını karar metninde yer alan şu ifadelerle açıkça belirtmesidir (para.19):

Şu kadarını ifade etmek yeterlidir ki, 1987 kararı tamamen siyasi açıklamalar içeren bir belgedir. Bu karar Parlamento tarafından herhangi bir zamanda değiştirilebilir. Bu nedenle ne kendisini yazanlar için, ne de daha güçlü bir sebeple, diğer davalı kurumlar için bağlayıcı bir hukuki sonucu olamaz.

Demokrasi, insan hakları, ekonomi ve çağdaş yaşam standartlarının her alanda geliştirilmesi hedefine uygun olarak Türkiye stratejik hedefi olan AB’ye tam üyelik sürecine girmiştir. Bölgesinde ve Dünya’da çok önemli bir konuma sahip olan Türkiye’nin AB’ye üyeliği hem Türkiye’nin hem de AB’nin yararına olacaktır. Bu çerçevede, AP’nin kararları Türkiye ve AB arasında işbirliğini, ilişkileri ve diyalogu geliştirme amaçlı olmalıdır. Ayrıca, tam üyelik sürecindeki Türkiye hakkında AP tarafından alınan kararların,  adil ve objektif olması, eleştiri ve beklentilerin yapıcı ve dengeli ifadelerle dile getirilmesi gerekmektedir.

Ancak ne yazık ki AP’nin 1915 olayları ile ilgili tarihin çarpıtılarak Türkiye’yi karalama girişimlerinin sürdürüldüğü 10 Haziran 2015 ve 15 Nisan 2015 tarihli kararları Türkiye-AB ilişkilerine zarar vermek ve husumet yaratmak dışında başka bir amaca hizmet etmemektedir. Özellikle Türkiye ile AB’nin ekonomik, siyasi, askeri ve birçok diğer alanda işbirliği içinde olmaları gereken bu dönemde AP’nin Türkiye’yi dışlayıcı, önyargılı ve tek taraflı kararlar alması ne Türkiye’nin ne de AB’nin çıkarınadır.

AP’de Türkiye aleyhine bir süredir alınan kararların son dönemde daha da arttığı gözlenmektedir. Bu kararların alınmasında, Avrupa’da son zamanlarda artan İslamofobi ve Türk karşıtlığının, bununla bağlantılı olarak Mayıs 2014’te AP’ye giren ve geçtiğimiz günlerde parlamentoda da grup kuran aşırı sağcı partilerin etkili olduğu görülmektedir.

Sonuç olarak, AP’nin bu tutumu Türkiye-AB ilişkilerine zarar vermekte ve tüm tarafların yararına olacak olan Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecinin engellendiği izlemini yaratmaktadır. Ekonomi, enerji güvenliği ve dış politika gibi birçok konuda AB’nin stratejik ortağı olan Türkiye’nin bu tür kararlarla AB’den uzaklaştırılmaya çalışılması, AB’nin Türkiye’nin tam üyeliğine neden bu kadar ısrarla karşı çıktığı konusunda AB açısından hiç de hoş olmayan yorumları beraberinde getirmektedir. AP EPP grubu üyesi Alman milletvekili Renate Sommers’in 2015’in Türkiye bakımından AB’ye veda jübilesi yılı olduğunu söyleme pervasızlığını gösterebilmesi de kayıtlara geçebilecek bir gelişme olmaktadır.[6] Dolayısıyla Türkiye’nin AB’den beklentisi, bu önyargılı ve tek taraflı tutumundan ve 1915 olayları ile ilgili olarak tarihi çarpıtmaktan vazgeçmesi ve tam üyelik sürecinde Türkiye-AB ilişkilerine katkı sağlamasıdır.

 


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten